| Ve aslında, şekildeki beyin kurdelasının dışında kalan bu kırmızı bölgeler tamamen kapanana dek giderek daha da mavileşiyor. | TED | و بالفعل، ما نراه هو أن هذه المناطق باللون الأحمر حول الشريط الخارجي للدماغ تزرق تدريجياً حتى تنطفئ تماماً |
| Akbabaların neslinin tükendiği bölgelerde cesetlerin yok olması üç kat zaman alıyor. | TED | في المناطق المُهدد فيها النسور بالإنقراض. تستغرق الجُثَّث ثلاث مرات أطول لتتحلّل. |
| İncil'de Kutsal Sandığın geniş bölgeleri yakıp yıkmasından söz edilir. | Open Subtitles | التوراةُ تتكلم عن السفينة التي تُسوّي الجبال وتُخرّبُ كامل المناطق |
| Kendilerini şehirler ve kırsal alanlar arasında sıkışmış olarak görüyorlar. | TED | وجدوا أنفسهم نوعا ما محاصرين بين المناطق الحضرية والمناطق الريفية. |
| Wong, bu bölge yabancıların kontrolünde, milislerin olay çıkarmaları hiç uygun değil! | Open Subtitles | ونج هذه المناطق يسيطر عليها الاجانب المقاومة المحلية الشعبية تعمل مشاكل هنا |
| Ancak, buna benzeyen bazı bölgelere baktığınız zaman, yıldızlardan daha fazla sayıda galaksi göreceksiniz ki bu bir tür muamma. | TED | ولكن عندما تنظرون الى بعض هذه المناطق مثل هذا، سترون مجرات أكثر من نجوم، وهذا أمر محير الى حد ما. |
| Bu bölgeler, Dünya gibi gezegenler bulmak için en isabetli yerler. | TED | فتلك هي المناطق ذات الفرصة الأفضل للعثور على كواكب تشبه الأرض. |
| Sınırların tarihsel açıdan en keyfi olduğu ve lider nesillerin birbirleriyle düşmanca ilişkiler içinde olduğu tüm bu bölgeler. | TED | كل تلك المناطق حيث الحدود تاريخياً أكثر تعسفية وحيث أجيال من القادة كانوا على علاقات عدائية مع بعضهم البعض. |
| Bu bölgeler, büyük bir iklim sistemi içerisinde soğutucu görevini görür. | Open Subtitles | تأتي المناطق الجليدية العظمى إلى القطبين الشمالي والجنوبي من الكرة الأرضية |
| Ilıman bölgelerde nüfus yoğunluğu hızlı değiştiğinden oradaki kartallar fazla üreyerek riski dağıtırlar. | Open Subtitles | فى المناطق المعتدله تزيد الأعداد بسرعة لذا توجد عقبان تنشر الخطر بتربية المزيد |
| Dünya üzerindeki volkanik bölgelerde bu gibi kaynar su havuzları, milyarlarca yııdır var. | Open Subtitles | برك من المياه المغلية كالتي وجدت في المناطق البركانية على الأرض لمليارات السنين |
| Ancak, ortak kararimiz uyarinca... bu bölgeleri... ve bu bölgeyi kapatacagiz. | Open Subtitles | على أية حال, اتفقنا على أن نغطي المناطق هنا والمناطق هنا |
| Eğer kapakların erimelerini yavaşlatabilirsem havalandırmayı kullanarak, gazın bulaştığı bölgeleri temizleyebileceğimi düşünüyorum. | Open Subtitles | أعتقد أنه يمكنني إبطاء تاكل العوازل ويمكنني شفط الغاز من المناطق الملوثة |
| Bu alanlar gerçek biriyle etkileşim kurduğumuzda daha meşgul bir hale geliyorlar. | TED | وتصبح هذه المناطق أكثر نشاطاً عندما تتفاعل بشكل مباشر مع شخصٍ ما. |
| bölge polisleri evsizlerle birlikte çalışan ajanslarla yakın çalışma içerisinde. | Open Subtitles | ضباط المناطق على إتصال مع الوكالات التي تعمل مع المشرّدين |
| Önümüzdeki bir kaç dakika içinde kapatabilirsek, gazın güvenli bölgelere girmesine engel olabiliriz. | Open Subtitles | من إطفائه خلال الدقائق القادمة، فسيمكننا إيقاف الغاز من التسرب إلى المناطق الامنة |
| Çok fazla yüzey alanları var, derimizin yaklaşık 40 katı kadar. | TED | هناك العديد من المناطق السطحية حوالي 40 مرة من منطقة بشرتنا. |
| Yani Japonlar yüzde 56’lık bir kesimin kırsal bölgede yaşadığını düşünüyordu. | TED | اعتقدوا أن 56 من كل 100 شخص يعيش في المناطق الريفية. |
| Ve San Diego'nın çevresindeki bütün bölgelerden, askeriyeden emekli olmuşları birbirine bağlarız. | Open Subtitles | وبذلك سوف نكسب كل المناطق حول سان دييغو وهي مليئة بالعسكريين المتقاعدين |
| Bu değişik yerlerde neler olduğunu kayıt altına alın. | TED | وثّق الأنشطة التي تراها تحدث في مختلف هذه المناطق. |
| Kentsel alanlarda yaşayan mültecilerin çoğunluğu ile paradigma kayması ve yeni düşüncelere güçlü bir ihtiyaç var. | TED | وبمعيشة معظم اللاجئين في المناطق الحضارية، فهناك حاجة لنقلة نوعية و تفكير جديد. |
| Bu tabiatın bilinmeyen son Bölgesi de kaçınılmaz şekilde açığa çıktı. | Open Subtitles | كشف المناطق في هذه الأرض أمر لا رجعة فيه بخلاف الماضي |
| Görülüyor ki, bu püskürmelerin altındaki kısım aktif bölgelerin bulunduğu ve materyalin uzaya doğru buharlaştığı yer. | TED | كانت المناطق النشطة،على ما يبدو في أسفل تلك الحفر، حيث تتبخر المواد وتنطلق في الفضاء. |
| Bu örnek mikroskop altındaki insan dokusunun kanserli bölgelerini tanımlamak üzerine. | TED | هذا مثال للتعرف على المناطق السرطانية من أنسجة إنسان تحت الميكرسكوب |