| Sahip olduğum herşeyden vazgeçtim, Sırf Aang'e toprakbükmeyi öğretebilmek için. | Open Subtitles | لقد تخليت عن كل شيء لكي أُعلم آنـج تسخير الأرض |
| Bugün, 10 yıl önce bağımsızlığımdan vazgeçtim. | Open Subtitles | تخليت عن إستقلالى منذ عشر سنوات في هذا اليوم بالذات |
| Yeni bir yıla girerken yeni kararlar alıp, diyet yapmayı bıraktım ve kilomu dert etmekten vazgeçip daha dikkatli yemeyi öğrendim. | TED | كقراري للسنة الجديدة, تخليت عن اتباع نظام غذائي، توقفت عن القلق بشأن وزني، وتعلمت أن أكل بانتباه. |
| tembihlendiğini söyledim. Ben gazozu, McDonald's'ı, bıraktım; Fransız öpücüğünü ve aradaki her şeyi bıraktım. | TED | تخليت عن المشروبات الغازية ومكدونلدز والبطاطس المقلية والقبل الفرنسية وكل شيء بينهم. |
| Baba, benim hayalimin gerçek olması için tüm hayatından vazgeçtin. | Open Subtitles | أبي ، تخليت عن حياتك لا يمكنني أن أخذ حلمك |
| Sen bu çocuklara bakmak için kendi çalışmalarını bıraktın | Open Subtitles | تخليت عن دراستك من أجل أن ترعى هذين الطفلين |
| Bir buçuk saat sonra, cüzdanını çalmaktan tamamen vazgeçtim. | Open Subtitles | بعد نصف ساعة، تخليت عن فكرة إنتزاع محفظتها بالكامل |
| Para göndermesi için anneme yazıyorum. Artık size sormaktan vazgeçtim. | Open Subtitles | أنا أكتب لوالدتي من أجل المال لقد تخليت عن الطلب منك |
| Bunu yaparak kasabadaki konumumdan vazgeçtim. | Open Subtitles | بفعلتى هذه أكون تخليت عن المكانة الاجتماعية التى كنت أحظى بها فى البلدة. |
| Ama Tomas beni seçse iyi eder. O düzenbaz "chico" için her şeyden vazgeçtim. | Open Subtitles | ولكن من الأفضل أن يختارنى توماس فلقد تخليت عن كل شيئ من أجله |
| Sağ ol. Evet. Sevdiğim bütün yemeklerden vazgeçtim. | Open Subtitles | شكرا ، حقاَ ، لقد تخليت عن كل الواجبات التي كنت أستمتع بها |
| İstesem de seni bırakamazdım. Senin için hayatımdan vazgeçtim. | Open Subtitles | لا أستطيع تركك حتى لو حاولت لقد تخليت عن حياتي من أجلك |
| ama korkarım, 12 yaşındayken cebiri bıraktım. | Open Subtitles | وقد تخليت عن الجبر في الثانية عشر من عمري |
| Güreşi bıraktım ama kavgayı hiç bırakmadım. | Open Subtitles | لقد تخليت عن الملاكمة لكني لم أتخلي أبدا عن القتال |
| Haydi! Bu 8 yıl önceydi Sana söylemiştim, herşeyi bıraktım | Open Subtitles | كان ذلك منذ ثمانية سنوات، تخليت عن هذه الأمور، أنا لا أفهم طبيعة الموضوع |
| Onun için özgürlüğünden vazgeçtin. Şimdi de onun için öleceksin. | Open Subtitles | لقد تخليت عن حريك من أجلها والآن ستموت من أجلها |
| -Benim için işini bıraktın. | Open Subtitles | لقد تخليت عن عملك من أجلي وهكذا أرد لكِ الجميل |
| Seninle olmak için partimi bırakıp gelmişken, beni nasıl bırakıp gidersin? | Open Subtitles | كيف استطعت التخلي عني هكذا عندما تخليت عن حفلتي لأكون معك؟ |
| Etrafıma baktığımda, bu tutkundan vazgeçtiğini görüyorum. | Open Subtitles | عندما أنظر حولي يتبين لي أنك تخليت عن ذلك الولع |
| Biliyorum. Annem, bana hamile kaldığı için senin her şeyi bıraktığını söyledi. | Open Subtitles | لا بأس أمي أخبرتني انك تخليت عن كل شئ لأنها حملت بي |
| Grozni'de ölüme terk edilmenin en kötü tarafı ne biliyor musun Arvin? | Open Subtitles | أتعرف ما هو الجزء الأسوأ؟ كونك تخليت عن الموت فى جروزنى, أرفن؟ |
| Senin hayallerinden vazgeçmiş olman, benim de geçmemi gerektirmiyor. | Open Subtitles | ليس لانك تخليت عن احلامك على ان اتخلى عن احلامى ايضا |
| Seni şehrin dışına sürdüğümüzde bu hakkından vazgeçmiştin. | Open Subtitles | لقد تخليت عن هذا الشرط عندما التقينا بك في المدينة |
| Başbakan olmak için Jeju'nun üçüncü dönem valilik adaylığından vaz mı geçtiniz? | Open Subtitles | هل تخليت عن و لاية 3 كحاكم لجزيرة جوجو لتصبح رئيس وزراء؟ |
| Bugün benim serbest bırakılmam gerekiyor. Her şeyimi geri verdim bile. | Open Subtitles | من المفترض إطلاق صراحي اليوم تخليت عن كل تراهاتي وكل شيء |
| Beraber olalım diye işten ayrıldım. | Open Subtitles | لهذا السبب تخليت عن عملي كي يتسنى لنا البقاء معا |
| Arazi işinden vazgeçtiğimi duymayı isteyeceğini düşünüyordum. | Open Subtitles | أظن أنه ربما تودين أن تعرفي أنني تخليت عن مشروع العقارات |