Bu grafiği gördüğümde, bu durumu eşitlemenin bir yolu olduğunu biliyordum. | TED | عندما رأيت ذلك الرسم البياني، علمت ان هناك وسيلة لتطوير التنافس. |
Daha önce orada bulunmuştum o yüzden her tarafta parmak izlerim olduğunu biliyordum. | Open Subtitles | كنت هناك في وقت سابق لذا علمت ان بصماتي ستنتشر في كل مكان |
Kolyenin özel olduğunu biliyordum! Anladın mı? | Open Subtitles | لقد علمت ان هناك شيء مميز بعقدك هل رأيت ما اعنيه؟ |
Terk edilmiş ve atılmış eşyalarla dolu bir dünyada Violet her zaman bir şeyler bulabileceğini biliyordu. | Open Subtitles | فى عالم مهمل للأشياء والخامات فيوليت علمت ان هناك شئ ما |
Ayrıca grubun vokalistinin çok yakışıklı olduğunu duydum. | Open Subtitles | بجانب، انني علمت ان مغني الفرقة سيموت لإحيائها |
Ve durduğumda, bir şeyler olduğunu biliyordum. | Open Subtitles | وحين توقفت علمت ان شيئا حدث لم اعرف ما هو |
O anda Tanrı'nın o odada, senin yanında olduğunu biliyordum. | Open Subtitles | ثم علمت ان الله موجود في هذه الغرفه معكِ |
Baban Ella Mae'yi getirmek istedi, ama birşeylerin yanlış olduğunu biliyordum. | Open Subtitles | اباك اراد جلب ايلا ماي لفحصي لكنني علمت ان هناك خطا ما |
Gerçek olmayacak kadar güzel olduğunu biliyordum. | Open Subtitles | علمت ان الامر جيد زيادة عن اللزوم لتكون حقيقةً |
Gerçek olamayacak kadar iyi olduğunu biliyordum. | Open Subtitles | فقد علمت ان هذا شيء جيد جدا من ان يكون حقيقي |
Yine kamera başına geçmenin kötü bir fikir olduğunu biliyordum. | Open Subtitles | علمت ان حملك لهذه الكاميرا مجددا كان فكرة سيئة |
Görüş derinliğinin 45 santimetreden az olduğunu biliyordum. | TED | علمت ان عمق الميدان كان ١٨ بوصة او اقل |
Yapabileceğim tek şeyin bu olduğunu biliyordum. | Open Subtitles | كان الشيء الوحيد الذي علمت ان علي فعله |
Finans firması geyiğinin masaldan ibaret olduğunu biliyordum. | Open Subtitles | علمت ان قصة شركة التمويل هي قصة خيالية |
Geriye Albay Ives Bay MacCready'nin eşi ve ben kaldım ve o grupta kalan günlerimin sayılı olduğunu biliyordum. | Open Subtitles | ( بهذا بقى العقيد ( ايفز (وانا وزوجة (ماكغريدى وقد علمت ان ايامى اصبحت معدودة |
İçimde bir yerlerde olduğunu biliyordum. | Open Subtitles | علمت ان هذا كان بي بمكان ما |
Oyunun hileli olduğunu biliyordum. | Open Subtitles | لقد علمت ان اللعبة ثبتت |
Gerçeği yalnızca CIA biliyordu, ama Hassan diplomatik görevle Washington'a gelince gerçeği öğrendi. | Open Subtitles | فقط السي آي ايه علمت ان الامر مدبر حتى وصل حسان الى واشنطن الاسبوع الماضي تحت غطاء دبلوماسي |
O dosyalara bakması gerektiğini o yüzden biliyordu. Onun hatasıydı! | Open Subtitles | هكذا علمت ان تبحث عن تلك الملفات, انه خطؤها |
Chavez Juliette'in Hexenbiest olduğunu biliyordu ve onu kullanmak istedi. | Open Subtitles | يا الهي لا تشافيز علمت ان جوليت هيكسنبيست |
Askerlerinizin zor hava koşullarına alışık olduğunu duydum Albay. | Open Subtitles | علمت ان وحدتك تعمل في اي طقس , يا كولونيل |