| Şey, Eminim sana karşı zalim ve aldatıcı olmak istememiştir. | Open Subtitles | حسنا.. بالتأكيد هي لم تقصد حتى لا تكون قاسية عليكِ |
| Sivil görevdeyken sana yalan söylediğim için senden özür dilerim. | Open Subtitles | أردتُ أن أعتذرَ لكِ لأني كذبتُ عليكِ عندما كُنتُ مُتخفياً |
| Merhaba! - seni yakaladığıma çok sevindim. - Evet, çıkmak üzereydim. | Open Subtitles | ـ سررت لأنني تحصلت عليكِ ـ أجل، لقد كنتُ خارج المنزل |
| Ruhani yaşamını tazelemek için sessiz birkaç ay geçirmen gerek. | Open Subtitles | يجب عليكِ أن تحصلي على بضعة أشهر لتُجدّدي حياتكِ الروحيّة. |
| İşte bu yüzden senin doldurman gerekiyor. Ayrıca bir aynayı böyle tutamazsın, tatlım. | Open Subtitles | لكن لهذا السبب يجب عليكِ ملؤها، إضافة لهذا لا يمكنك الإحتفاظ بالمرآة عزيزتي |
| Ama sen de daha fazla ip çalıp buradaki kelimeyi tamamlamalısın. | Open Subtitles | حسنًا لكن عليكِ أن تسرقي خيوط أكثر و أن تنهي الكلمة |
| Ama senin de güçlü olman ve ilgilenmen gereken bazı şeyler var. | Open Subtitles | لكن هناك بعض الأشياء التي يجب عليكِ الاعتناء بها و التمسك بها |
| Tıpta hayatta kalmayı istiyorsan Carla, Kural kuraldırı kabul etmek zorundasın. | Open Subtitles | لو أردتِ البقاء في الطب، عليكِ تقبل أن القواعد هي القواعد. |
| sana konuk odasını hazırladı, yani kalıp geceyi burda geçirebilirsin. | Open Subtitles | لقد جهزت غرفة الضيوف، لذا عليكِ أن تبقي وتقضي الليلة. |
| sana karşı sert olmam gerektiğini düşündüm böylece sonun annen gibi olmayacaktı. | Open Subtitles | خلت أنه يجدر بي القسوة عليكِ لكي لاينتهي بكِ المطاف مثل والدتكِ |
| Ben böyle iyiyim sağ ol. Peki, sana yardımcı olabilir miyim? | Open Subtitles | لا عليكِ , شكراً إذاً , هل يمكنني أن أساعدكما بشئ؟ |
| Belki de, gerçek kız kardeşi gibi, seni de çıldırtacak, sakatlayacak, ağzını alıp götürecek... ve böylece artık bir daha ona bağıramayacaksın. | Open Subtitles | ربما سيصب بجنونه عليكِ مثلما فعل مع شقيقته الحقيقية ويقوم بشل حركتك ويخرسك حتى لا تصبحين قادرة على الصراخ عليه بعد ذلك |
| - Evet? Doğru adamı bulduğunda seni gütmesine izin verme. | Open Subtitles | عندما تعثرين على الشاب المناسب، لا تجعلينه يكون رئيساً عليكِ. |
| Güle güle. seni mutlaka arayacağım. Beni bekleyeceksin, değil mi? | Open Subtitles | مع السلامة, بالتأكيد سأتصل بكِ يجب عليكِ أن تنتظريني, حسناً؟ |
| - Hızlıca düzeltirim. - Oh, hayır, hayır, bunu yapmana gerek yok. | Open Subtitles | ـ سوف أرتبها بسرعة ـ لا، لا، ليس عليكِ أن تفعلي ذلك |
| Üzgünüm, bir gün gecikti. Şaşırmış gibi yapmana gerek yok. | Open Subtitles | أنا آسف إنه يوم متأخر ليس عليكِ التصرف وكأنكِ متفاجأة |
| sen de inkâr etmelisin. Bunun bizimle bir ilgisi yok. | Open Subtitles | يجب عليكِ هذا أيضاً لا يتعلق هذا الأمر بنا بتاتاً |
| Ama senin de güçlü olman ve ilgilenmen gereken bazı şeyler var. | Open Subtitles | لكن هناك بعض الأشياء التي يجب عليكِ الاعتناء بها و التمسك بها |
| Ama tarafsız olmak zorundasın ve tokat iddiasının şerefini her şeyin önünde tutmalısın. | Open Subtitles | لكن عليكِ أن تكونِ محايدة و وضع أمانة رهان الصفع فوق كل شئ |
| Sorun değil. Eve git. Ailenin dediği gibi, git buradan. | Open Subtitles | لا عليكِ,إذهبى إلى منزلك و غادرى كما قال لكِ أهلك |
| Üzerini değiştirip, duş alman lazım. Bana da yemek için 10 dolar ver. | Open Subtitles | عليكِ أن تبدّلي ملابسكِ وتستحمي ويجب أن تعطيني 10 دولارات من أجل الغداء |
| İnsanlara çok iyi davranıyorsunuz ve böylece sizden yararlanmak istiyorlar. | Open Subtitles | إنّكِ تتصرفين بحسن مع الأشخاص وبعد ذلك يفرضون إنفسهم عليكِ. |
| Doğrusu, bu o kadar da Önemli değil. Boş ver. | Open Subtitles | أنا أقول لكي الحقيقة , لست مهتماً , لا عليكِ |
| size zorla eşlik ettiğime göre, benim ödemem daha adil olur. | Open Subtitles | لقد فرضت عليكِ صحبتي و من العدل أن أدفع ثمن ذلك |