Yarın sevgililer günü. Hangi aziz, sırf salağın biri 8 dolarlık bir ayı hediye etti diye kadının onun ateşini söndüreceğini düşünmüş ki? | Open Subtitles | ما الذي قرّره القدّيس ليجعل النساء يُقمن علاقاتٍ فقط لأنّ أحمقاً اشترى دبدوباً بـ 8 دولارات؟ |
Yani sırf birkaç kamera, orada olmadığım halde olduğumu söyledi diye. | Open Subtitles | أعني، فقط لأنّ بعض الكاميرات تقول أنني كنتُ بمكان ما عندما قتلت. |
Bir kişi söyle. - sırf işler karmaşık diye pes etmek kaçmak ve hepimizi geride bırakmak zorunda değilsin. | Open Subtitles | فقط لأنّ الأمور أصبحت معقدة، لا يعني أن تستسلم أو |
Laneti kırmamız tek sebebi bunu Gold'un istemesiydi. | Open Subtitles | أبطلْتُ اللعنة فقط لأنّ هذا ما أرادني (غولد) أنْ أفعله بالضبط. |
Son karşılaşmamızdan sağ çıkmamızın tek sebebi Pan'ın izin vermiş olması. | Open Subtitles | نجونا مِن المواجهة الأخيرة فقط لأنّ (بان) تركنا |
Teklif vermemin tek sebebi Lorenzo'nun koleksiyonumda iyi görüneceğini düşünmesi. | Open Subtitles | زايدتُ عليها فقط لأنّ (لورينزو) ظنّ أنّها ستبدو رائعة وهي مُعلقة في غرفتي. |
sırf teni benimkinden birazcık koyu diye zenci birine beyaz dememeli. | Open Subtitles | فقط لأنّ بشرته ذات لون أغمق من لون بشرتي فذلك ليس سببا أن تسمي شخصاً أبيض بالأسود |
Çünkü sahip olduğum her şeyi, sırf acımasız bir peri, kahrolası bir lanet yaptı diye kaybetmeyeceğim. | Open Subtitles | لأنّي لن أخسر كلّ ما لديّ فقط لأنّ حوريّة بغيضة ألقت لعنة لعينة أخرى |
sırf aile kör uterus var mı diye merak ettiği için MR'a olur dedi. | Open Subtitles | في الواقعِ لا أحد لقد وافق على إجراءِ رنين فقط لأنّ الوالدينِ... |
sırf dışarıdan yemek aldığımız için mi? | Open Subtitles | فقط لأنّ عشاءنا من المطعم؟ |
Görünüşe göre Foreman sırf FDA onaylamaz diye benim emirlerimi çiğneyecek otoritesi olduğunu düşünüyor | Open Subtitles | من الواضح أنّ (فورمان) يظنّ أنّ لديه السلطة لمعارضة أوامري فقط لأنّ منظمة الدواء والأغذية لم تصدق عليه |
sırf Katherine direnç sağlamış diye... | Open Subtitles | فقط لأنّ (كاثرين) - قدّمت بعض التسامح ... |