| Hayır, hayır. Müdürün odasında beklemen lazım. iş görüşmem bitene kadar. | Open Subtitles | لا, عليك الانتظار في مكتب المديرة لحين أن انتهي من المقابلة |
| Lig ofisindeki, bok herife söylemiştim... Planlamadan... Kim sorumlu ha? | Open Subtitles | لقد أخبرت ذلك الأحمق في مكتب الإدارة، المسؤول عن التنظيم |
| Yani, olay olduğunda o tam burada komiserin bürosunda bulunuyordu. | Open Subtitles | أعني كان هنا في مكتب المفوض حينما حدث هذا |
| Ama dün onunla öğlen yemeği yediğimde Dışişleri Bakanlığı'nın protokol tutkusu hakkında, o da yaklaşık sizin gibi konuştu. | Open Subtitles | لكن عندما تناولت الغداء معه البارحة كان يقول مثل ما تقول تقريباً عن البروتوكول المتبع في مكتب العلاقات الخارجية |
| bir ofiste oturmak ve kitaplar okumak. Bunlar beni mutlu ediyor, anliyormusun? | Open Subtitles | قد يبدو لك غريباً حياتي في نيويورك أجلس في مكتب أقرأ الكتب |
| Belki de İlçe avukatlık ofisinden kızı sevmeyenlerden biri oraya sürükledi? | Open Subtitles | ربما أحد المختلين في مكتب النائب العام قدم دعوى فضائية ؟ |
| Ajansımın ofisinde bir karışıklık olmuş ama hâlâ televizyondayım ve bu iyi bir teşhir oldu. | Open Subtitles | كان هناك التباس في مكتب وكيلي لكني مازلت على التلفاز وهذا ظهور جيد |
| Kat ve Marie yıllarca West Virginia'daki Mercer County Mahkemesi'nin bodrum katında penceresiz bir ofiste çalışıyorlar. | TED | عملاَ معًا لسنوات في مكتب بلا نوافذ. في سرداب في محكمة بمقاطعة ميرسر غرب فرجينيا. |
| Ama korucunun ofisine bir mesaj bırakabildim ve 911'le konuştum. | Open Subtitles | لكني تمكنتُ من ترك رسالة في مكتب الحارس، وأتصلتُ بالطوارئ، |
| Dedektif Lee, şu anda Tak'ın ofisindeyim. | Open Subtitles | المخبر لي تعال هنا ونظف أنا في مكتب الرئيسي لتاك |
| Dr. Wallace'in ofisinde yaşadığım şey daha önce başıma gelmemişti. | Open Subtitles | ماحدث في مكتب الدكتور والاس لم يحصل لي من قبل |
| Hayır, hayır. Müdürün odasında beklemen lazım. iş görüşmem bitene kadar. | Open Subtitles | لا, عليك الانتظار في مكتب المديرة لحين أن انتهي من المقابلة |
| Peki, o bir posta odasında, bir resepsiyon alanı, bir çağrı merkezinde sıradışı saatlerde çalışmaya istekli olabilir. | TED | قد تكون مستعدة للعمل خلال ساعات غريبة في مركز الاتصال، في فضاء الاستقبال، في مكتب البريد. |
| Ama sağduyunun savcının odasında oldukça az etkisi vardır. | Open Subtitles | ولكن الحسّ السليم يحمل القليل جداً من الوزن في مكتب المدّعي العام |
| Ve tam olarak 11 yıl önce dün, penguen ofisindeki telefonum çaldı. | TED | وقبل 11 عام بالضبط رن جرس الهاتف في مكتب رعاية البطاريق |
| Benim ücretimi General'in ofisindeki kasadan öderlerdi. | Open Subtitles | اعتادوا ان يدفعوا لي اجري من صندوق قوي في مكتب الجنرال. |
| Röportajın onun evinde yapıldığı konuşu değil, Yeniden Seçtirme Komitesi bürosunda imha işleminin yapıldığı konuşu asıl hikaye. | Open Subtitles | القصة تكمن في حقيقة أن المقابلة لم تحدث في منزلها و لكن في مكتب لجنة إعادة الإنتخاب |
| Evlilik bürosunda Seema Chopra adına hiçbir kayıt yoktu. | Open Subtitles | ليس هناك حجز بإسم سيما شوبرا في مكتب الزواج |
| Eyalet Savcılığındaki arkadaşlarımı da, daha fazla şeyler bulması için kullanabilirim. | Open Subtitles | ويمكنني استعمال أصدقائي في مكتب المدعي العام للولاية كي أعرف المزيد |
| Boston yeni kentsel mekanikler ofisinden çok zeki insanların bir çalışması. | TED | هذا عمل أشخاص الأذكياء جدا في مكتب نيو أوربان ميكانيكس في بوسطن. |
| Ayrıca bir basiliski öldürdü. Dumbledore'un ofisinde bir kılıçla. | Open Subtitles | وقد قتل ثعبانا خرافيا، بالسيف الموجود في مكتب دمبلدور |
| Şu FBI'daki dostunla konuşmam lazım. Evet. | Open Subtitles | أنا تحدثت مع مساعدك في مكتب التحقيقات الفدرالي |
| Affedersiniz, bakanın ofisine çağırıldım. | Open Subtitles | آسف. أنا مطلوب في مكتب الوزير أقترح ان نقوم بتحديد ميعاد جديد |
| Şu anda Duncan'ın ofisindeyim! | Open Subtitles | أين أنت أنا في مكتب دنكان الآن |
| Topçu çavuş Alvarez'in ofisinde buna uyan bir tane daha bulun. | Open Subtitles | جيبز : ابحثو ان كان لدينا شبيه بها في مكتب الفاريس توني : |
| Turuncu saçların intikamını alıyordu ve onu House'un odasına koymuştu. | Open Subtitles | كان ينتقم بسبب الشعر البرتقالي و فخخها في مكتب هاوس |
| dedi. Şu anda, Güney Afrika Astronomik Rasathanesi, Gelişim için Astronomi ofisi'nde çalışıyorum. | TED | الآن، أنا أعمل في المرصد الفلكي لجنوب أفريقيا، في مكتب علم الفلك للتنمية. |
| Eğer onu beraat ettirmeseydiniz, Eyalet Savcılığı Ofisinde oturuyor olamazdı. | Open Subtitles | لو لم تبرئيه لما كان موجوداًً في مكتب المدعي العام |
| Jimmy Cusack ölüdürüldüğü gece, başkan onun ofisindeydi. | Open Subtitles | قصّة السَنَةِ! رئيس البلدية كَانَ في مكتب جيمي Cusack الليل الذي هو قُتِلَ. |