| Biliyor musun bu sefer gerçekten işler daha kötü olamaz diyeceğim. | Open Subtitles | ، أتعلم . سأقول لايمكن أن تسوء الأمور أكثر من ذلك |
| Demek istediğim, beter ol, Zoe Hart. Tamam, bu tekrar olamaz. | Open Subtitles | اقصد الى الجحيم زوي هارت حسنا هذا لايمكن ان يحدث مجدداً |
| Neden yaptınız, ben asla böyle bir şey yapmam, bunu biliyorsunuz. | Open Subtitles | أنا لايمكن أن أقوم بشيء مثل هذا أبداً، أنت تعلم ذلك. |
| Reklamcılar bunu asla yapmaz demiştin ve bunu bir meydan okuma olarak gördüm. | Open Subtitles | حسنا، لقد قلت ان المعلنين لايمكن ان يفعلوها.. وقد رأيت ذلك كـ تحدي |
| Ama şirketinin onca parayı bu goril için harcadığını hiç sanmam. | Open Subtitles | ولكن المال الذي تنفقه شركتها لايمكن أن يكون من أجل غوريللا |
| Eğer ayaklanma gerçek değilse bu yaşananlar hiçbir anlam ifade etmez. | Open Subtitles | ان لم تكن الثوره حقيقيه اذا لايمكن تفسير ايا مما حدث |
| Ama cevap bu olamaz, çünkü bu ilaçlar aslında o kadar da iyi çalışmıyor. | TED | لكن هذا لايمكن أن يكون الجواب لأن هذه الأدوية في الواقع لاتعمل بشكل مثالي |
| Ürettiğim ondalıklı sayı sizin listede olamaz. | TED | العدد العشري الذي قمت بتوليده لايمكن أن يتواجد في قائمتك |
| "İmkansız, bu olamaz," diyorlar. | TED | ولكنهم قالو هذا مستحيل لايمكن أن يحصل ذلك |
| O zaman kadehi yıkayan Bayan Paradine olamaz. | Open Subtitles | اذن, لايمكن ان تكون السيدة بارادين هى التى غسلت الكأس |
| Efendim 16 ölü var. Ayrıca bazıları kötü yaralı bir faydaları olamaz. | Open Subtitles | سيدي, لقد مات 16 رجل, وهناك رجلين آخرين إصابتهما سيئة لدرجة لايمكن الإستفادة منهما |
| O beş dakika içinde hareket etmiş olamaz. | Open Subtitles | خمس دقائق بعد أن تم اطلاق النار عليه ما أقوله أنه لايمكن أن ينتقل خلال خمس دقائق |
| Hitler'e söyle yazar; "Benim düsünceme göre Rusya asla yenilmez. | Open Subtitles | كتب الى هتلر .. لايمكن القضاء على روسيا حسب اعتقادى |
| Ufak bir şans yakalansa bile bazı sınırlar vardır ki asla aşılamaz. | Open Subtitles | حتى بالرغم من كوني قائد حرب حقيقي، إنما هنالك قوانين لايمكن خرقها |
| Hattie nazik, yumuşak kalpli bir kızdı. asla birini öldüremez. asla. | Open Subtitles | هاتى فتاة رقيقة القلب,دافئة المشاعر لايمكن ان تقتل احدا ابدا ابدا |
| Eğer benim de başıma gelmiş olmsaydı, bunun olabileceğine asla inanmazdım. | TED | أعني إن لم تكن نجحت معي لايمكن بأي حال أن أصدق أن هذا ممكن |
| Uluyan Canavarın ısırığı, hiç bir büyünün geri döndüremeyeceği bir ölüm fermanıdır. | Open Subtitles | عضة الوحش الباحث هي حكم إعدام لايمكن لأي سحر أن يؤثر بها |
| Hadi ama kral ve peynirle düzeltemeyeceğin hiçbir şey yok. | Open Subtitles | بربك، لايوجد شئ لايمكن لهذه وشطيرة الجبن ، تحسّن جوّه |
| İyi bir haber vermek için o kadar yol gelmiş olamazsın. | Open Subtitles | هذا لايمكن أن يكون جيداً أعني، أن لم تقد إلى هنا |
| Ne yaparsam yapayım, mümkün değil, Daniel Jackson. mümkün değil! | Open Subtitles | مهما فعلت , لايمكن حدوث هذا دانيال جاكسون لايمكن حدوثه |