| Sadece buna spor şortları giyip, diğer çocuklarla... banyoya girmenin dahil olduğunu düşünmemiştim. | Open Subtitles | لكنني لم أظن أنها كانت تتضمن ارتداء سروال رياضي والاستحمام مع الشبان الآخرين |
| Çok iyi görünüyorsun. Senden bir daha haber alacağımı düşünmemiştim. | Open Subtitles | تبدين بخير حال، لم أظن أنني سأسمع خبراً عنكِ مجدداً |
| Benden bu kadar nefret ettiğini bilmiyordum. Benim yanımda bile duramadığını. | Open Subtitles | لم أظن أنه يكرهنى بشده ربما لم يبق كثيراً بالقرب منى |
| Çok korktuğunu biliyorum, ama çılgın olduğunu da hiç sanmıyorum. | Open Subtitles | لقد علمت أنه كان خائفاً، ولكن لم أظن أنه كان مخبولاً. |
| Yerleşik hayata geçmek için hazır olduğumu sanmıyordum ama şu taşın boyutuna bakın! | Open Subtitles | يا إلهي، لم أظن أبداً أنني مستعدة للاستقرار انظروا لحجم هذا الحجر الكريم |
| Sadece eski şeyinizin önünde söylemek hoş olmaz diye düşündüm. | Open Subtitles | لم أظن انه كان من المناسب قوله أمام أممم .. |
| Tamam, başına pek çok dert açtım ve ben, ben benden hoşlandığını düşünmedim. | Open Subtitles | أعلم بأنني أسبب الكثير من الدراما وأنا فقط لم أظن أنك معجب بي |
| Sadece tayfanın bu sonuca varabilecek kadar akıllı olduğunu düşünmezdim. | Open Subtitles | لم أظن فقط أن الطاقم سيكون قادرًا على هذا الاختيار. |
| Onu ben büyütmek istiyorum ve önceden de bunun mümkün olduğunu düşünmüyordum, | Open Subtitles | أنا أرغب في تربيته و لم أظن أن ذلك ممكن من قبل |
| Bunu bu kadar çabuk tekrar yapacağım hiç aklıma gelmemişti. | Open Subtitles | لم أظن أبدا أنّي سأفعل هذا مجددا في وقت قريب. |
| Bu orospunun beni yere serecek kadar aptal olduğunu düşünmemiştim. | Open Subtitles | لاأظنأن العاهرة.. لم أظن أنها غبية بما يكفي لتتخلص مني |
| Bense oynamaya devam ettim. Benimle konuştuğunu düşünmemiştim. | TED | واستمريت باللعب. لم أظن أنه كان يتحدث إليّ. |
| Devam edeceğimi hiç düşünmemiştim ama öğretmeye devam ettik. | TED | لم أظن قط أنني قد أستمر، لكننا فقط استمررنا في التدريس. |
| Buralarda dururken bir kadına rastlayacağımı hiç düşünmemiştim. | Open Subtitles | لم أظن أبدا أنه ستكون هناك امرأة في الجوار عندما أموت |
| Bu kadar önemli olduğunu bilmiyordum fakat, Sonra bu olay oldu. | Open Subtitles | أعني أنني لم أظن أن هذا شئ مهم ثم حدث هذا |
| Çok şaşırdığımı söylemem gerek. Willow'un öyle bir kız olduğunu bilmiyordum. | Open Subtitles | لابد أن أقول أنني مندهش، لم أظن أن ويلو من هذا النوع من الفتيات |
| Ayrıca sırf hayat berbat şeylerle dolu olduğu için buraya gelip viskimi paylaştığını sanmıyorum. | Open Subtitles | لم أظن أنكِ هنا تحصلين علي الويسكي لأن الحياة مشمشية اللون |
| O şey içeri girene kadar dışarıdan buraya özgürce girilebileceğini sanmıyordum. | Open Subtitles | لم أظن إنه يُشكل منفذ طليق من الخارج للمرور إلى هُنا. |
| Kimin kurmaya geldiği sizin için fark etmez diye düşündüm, Bayan Francon? | Open Subtitles | لم أظن أنها كانت ستختلف كثيراً بالنسبة لك من الذى أتى، ومن قام بالعمل، أنسة فرانكون؟ |
| Bu biraz tuhaf, çünkü insanların gelecekte dijital olacağını yazdım, ama bu kadar hızlı olacağını ve benim başıma geleceğini düşünmedim. | TED | الأمر مضحك قليلًا، لأني كنت قد كتبت أن البشر سيصبحون رقميين. ولكني لم أظن أن ذلك سيحدث سريعًا، وأنه سوف يحدث لي. |
| "Sayın baylar, bunun benim başıma gelebileceğini hiç düşünmezdim... ..ama bu koca memeli hatun üzerime geldiğinde ben gece vardiyasında çalışıyordum..." | Open Subtitles | "أيها السادة الأعزاء لم أظن قط أن هذا سيحصل معي لكنني كنت أعمل بدوام متأخر عندما اقتربت مني امرأة سوداء ضخمة" |
| Sadece gerçekten olacağını düşünmüyordum. Hele de bu şekilde. | Open Subtitles | لم أظن بأنه سيحدث أعني , خاصة ليس بهذا الشكل |
| Sizi burada görmek ne güzel. Sizin sürücü olduğunuzu düşünmüştüm. | Open Subtitles | لم أظن أنني سألقاكم هنا إعتقد أن لديكم سائق يارفاق. |
| Bir kız için bunu yapabileceğim hiç aklıma gelmezdi. İşe yaramaz bir kumarbazla birlikte olmak ister miydin? | Open Subtitles | لم أظن قط أنّني فعلت ذلك لأيّ فتـاة من قبـل هـلّ تودّين الإنضمـام إلى مقـامر مخـادع؟ |
| Tanrı'm. Sadece bu kadar çabuk geçebileceğini hiç düşünemedim. | Open Subtitles | ربّاه لم أظن أبداً أن هذا سيحدث بهذه السرعة |