| Dedim ki, "Kanser hayatımda sadece bir sayfa, ve bu sayfanın hayatımın geri kalanını mahvetmesine izin vermeyeceğim." | TED | قلت: ان السرطان ليس الا صفحة في حياتي و لن ادع هذه الصفحة تؤثر في باقي حياتي |
| Endişelenme, sırtındaki o şey sadece bir kuru üzümdü. | Open Subtitles | ولا تقلقي ذلك الشئ على ظهرك ليس الا زبيب |
| Bu çocuk sadece bir fahişe ve hünersizin teki. | Open Subtitles | هذا الولد ليس الا محتال ومحتال مفتقد للفن |
| Annelerim makyaj yapmanın, kadının doğal halinin değerini azaltan, gerçekçi olmayan mitler ve beklentilerden kaynaklandığını düşünüyorlar. | Open Subtitles | . . تعتقد امي ان المكياج ليس الا ذريعه قبيحه وجنسيه تقلل من الشكل الأنثوي في هيئته الطبيعيه |
| Annelerim makyaj yapmanın, kadının doğal halinin değerini azaltan, gerçekçi olmayan mitler ve beklentilerden kaynaklandığını düşünüyorlar. | Open Subtitles | . . تعتقد امي ان المكياج ليس الا ذريعه قبيحه وجنسيه تقلل من الشكل الأنثوي في هيئته الطبيعيه |
| Bu sadece bir yara İngiliz. Üzerinde çok düşünmeye değmez. | Open Subtitles | أنه ليس الا مجرد جرح صغير ايتها الانكليزيه |
| Anton EGO sadece bir müşteri. Hadi yemek yapalım. | Open Subtitles | انطون ايجو, ليس الا زبون اخر دعونا نطبخ |
| Bu zayıf ve başıboş sözlerin içinde, sadece bir hayal yatmakta. | Open Subtitles | وهذا المنظر الهش والمثالي ليس الا حلما |
| - Tony, bu sadece bir dans! | Open Subtitles | جيد . اعدي - تونى ، هذا ليس الا رقص فقط |
| sadece bir köpekti. | Open Subtitles | انه مجرد كلب . ليس الا |