| Ya da hala yeniden güç toplamaya çalışıyor ve her an toplayabilir. | Open Subtitles | أَو إنه ما زالَ في عملية تَأسيس قوَّتُه وهى مسألة وقت فحسب |
| Artık babamız bile değil ve hala aynı şeyi yapıyor. | Open Subtitles | هو لَيسَ حتى أَبَّنا أكثر وهو ما زالَ يَعْملُ هذا. |
| İki saat keselendim, ama hala kokuyor. | Open Subtitles | حَككتُ جلدَي لساعتين، لَكنَّه ما زالَ مشموماً. |
| Görgü tanığı hâlâ mahkumiyet kararının ana dayanağıdır. | Open Subtitles | شاهد العيان ما زالَ المصدر الرئيسي للإتهاماتِ |
| Ama belki o güç hâlâ buradadır. | Open Subtitles | لكن لَرُبَّمَا لَرُبَّمَا هو ما زالَ هنا. |
| Meşru ya da değil, yine de morgda çürüyen sekiz ceset var. | Open Subtitles | حسناً، مشروعاً أم لا ما زالَ هُناكَ ثمانية جُثَث تتعفَّن في المَشرحَة |
| İşler yolunda, fakat hala elimde sadece bir tane genelev var. | Open Subtitles | العمل بخير لكني ما زالَ مالكَ بيت الدعارة |
| O Hip'ti. Hai Fat'den hala bir iz yok. Her araştırma için Doğulu kibar bir ret geliyor. | Open Subtitles | ما زالَ هاي فات لم يبعث اشارة كُلّ سؤال ياخذ مناوشة شرقية مؤدّبة. |
| Ama bu hala tek gerçek beyefendilik sınavı. | Open Subtitles | لَكنَّه ما زالَ يَبْقى الإختبار الحقيقي الوحيد للسادة المحترمين. |
| hala yerini bulamadıklarını söylemişti. | Open Subtitles | قالَ هم ما زالَ ما كَانَ قادر على تَحديد مكانهم. |
| hala küçük dıştan motorlun var mı? | Open Subtitles | ما زالَ يَحْصلُ على تلك السيارةِ الخارجيةِ الصَغيرةِ؟ |
| 40 yıl sonra hala altınlar orada mıdır? | Open Subtitles | سَيَكُونُ الذهبَ ما زالَ هناك بعد 40 سنةِ؟ |
| Lassard"ın hala hayatta olduğuna dair kanıt istiyoruz. | Open Subtitles | نُريدُ بَعْض البراهينِ ان لاسارد ما زالَ حيُّ. |
| Aslında, muhtemelen hala ayağımın altındadır. | Open Subtitles | في الحقيقة، من المحتمل انة ما زالَ أسفل حذائِي. |
| Birilerinin hâlâ çabucak tepesinin tası atıyor. | Open Subtitles | ، اوه شخص ما ، ما زالَ عِنْدَهُ ملابسها الداخلية في مؤخرته. |
| hâlâ var mı öğreneyim. | Open Subtitles | سَأُدقّقُ للرُؤية إذا الذي ما زالَ يَحْدثُ. |
| 12 dikiş atıldı. Tenekeyi de hâlâ saklıyor. | Open Subtitles | إثنتا عشْرة إبرة، وهو ما زالَ عِنْدَهُ العلبةُ. |
| Bir yıl önce seni öldürtmeye çalıştığına göre inan bana, çocukluğunda yapmış olduğu muhtemel ruhsal tahribat hâlâ içinde olmalı. | Open Subtitles | إذا حاولتْ أَنْ يَكُونَ عِنْدَها قَتلتَ قَبْلَ سَنَة، إعتقدْني، في طفولتِكَ، هي تُوقَعُ جدّية الإصابات الروحية ذلك ما زالَ هناك. |
| hâlâ yaralıyken işini bitirebiliriz. | Open Subtitles | لذا نحن يُمْكِنُ أَنْ أنهِه بينما هو ما زالَ يَآْذي. |
| Ama yine de çalışma vaktinin yüzde 20'sinin araştırmaya ayrılacağına anlaştık. | Open Subtitles | لكن ما زالَ نحن طُمأنَّا على الأقل 20 بالمائة مِنْ زمنِ الوصول سَيُكرّسُ إلى البحثِ الصافيِ عشرون بالمائة على الأقل |
| Biliyorum efendim ama yine de söylememeliydi. | Open Subtitles | أَعْرفُ، سيدي لَكنَّه ما زالَ لا يَجِبُ أَنْ يَقُولَه. |
| Demek ki, düzeneğin bütün parçaları halen bu odanın içerisinde. | Open Subtitles | يَعْني أيضاً الذي مكوّنات مِنْ هذه الأداةِ ما زالَ في هذه الغرفةِ |