| Saylonlar onun her iki grup tarafından sorgulanacağını sanıyor, sanırım. | Open Subtitles | أعتقد أن السيلونز يعتقدون أن ذلك يهم كلا المجموعتين معاً |
| Herkes senden nefret ettiğimi sanıyor, sen gidince kimse bana bakmıyor. | Open Subtitles | ،الناس يعتقدون بأنّني أكرهك لذا لن يشكّ بي أحدًا بخصوص اختفائك |
| Herkesin işimde ilerlemek için zor yoldan çalıştığımı düşündükleri sırada? | Open Subtitles | أدع الجميع يعتقدون أني احاول الوصول إلى القمة من خلالك |
| Gururu yüzünden dünyanın en kötü mağlubiyetlerinden birini alacağını düşündüler o hiç vazgeçmeyecek ve o ringde yok edilecekti. | Open Subtitles | إنهم يعتقدون أنه مع اعتزازه سيعتبر واحدا من الضرب أسوأ من أي وقت مضى في العالم وانه لن يستسلم. |
| Belki de hâlâ Birleşmiş Milletler hedeflerinin kendileri için değil yalnızca fakir ülkeler için olduğunu düşünüyorlar ama dünya değişti. | TED | ربما هم يعتقدون أن هذا العالم يشبه العالم القديم عندما كانت أهداف الأمم المتحدة للدول الفقيرة فقط ولم تكن تشملهم. |
| İnançlarına göre korku ve kargaşa içinde ölürlerse kendi cennetlerine gidemeyeceklerine inanıyorlar. | Open Subtitles | إنهم يعتقدون أنهم لو ماتوا مقتولين فلن يدخلوا إلى نسختهم من الفردوس |
| Türk insanları bunun kem gözlerden ve kötü talihten koruduğuna inanır. | Open Subtitles | الأتراك يعتقدون أنها تحميهم من عين الشيطان أو من الحظ السئ |
| "Fotoğraf makinesinin, ruhunu çalacağına inanan bir Kızılderili değilsin ki." | Open Subtitles | أنت لست من الهنود الذين يعتقدون أن الكاميرا ستسرق روحك |
| Durumu hiç iyi değil ve doktorlar onun başarabileceğini düşünmüyor. | Open Subtitles | ليست في حالة جيدة، و أطبائها لا يعتقدون أنها ستنجو |
| Hiçbir işe yaramaz. Bizi ortak çalışıyoruz zannediyorlar. | Open Subtitles | هذا لا يُحدث فرقاً إنهم يعتقدون أننا على تعاونٍ وثيق |
| İnsanların iki erkek kardeşim var sanıyor. Ama yanılıyorlar. Sadece bir tane var. | Open Subtitles | الناس يعتقدون بان لي أخوين انهم مخطئون , أنا لدي أخ واحد فقط |
| Sence Dwight'a çalışan adamlar onun Wesen olduğunu biliyor mu yoksa onlar da mı şeytanın ele geçirdiğini sanıyor? | Open Subtitles | اذن اتعتقد ان الناس الذين يعملوت لدويت يعرفون انه فيسن او انهم يعتقدون حقا انه مستحوذ من الشيطان ايضا؟ |
| İlginç olan kısım insanlar çocuk istemediğim için kendimi işe adadığımı sanıyor. | Open Subtitles | نعم.. انه شيء يؤرق التفكير معظم الناس يعتقدون انني لم ارد الاطفال |
| İnsanlar Tanrı'nın, böyle yaparlarsa kendilerine yardım edeceğini düşündükleri için dua eder. | Open Subtitles | الناس تصلى فقط لأنهم يعتقدون أن الله سوف يساعدهم أن قاموا بالصلاه |
| İlk başta bunun bir şaka olduğunu düşündüler, sonra onlara fotoğrafları gösterdim. | Open Subtitles | الآن، كانوا يعتقدون أن هذه مزحة في البداية حتى أظهرت لهم الصور |
| CA: İklim değişikliğine sahiden inanmayan biri olduğunu söyledi ve bunu yapmaman gerektiğini düşünen bir sürü insan var. | TED | قال أنّه لا يُؤمن بالتغير المناخي، وهناك الكثير من الناس الذين يعتقدون أنه كان ينبغي عليك ألا تفعل ذلك. |
| Görünene göre, güneş her battığında öleceğini düşünen şarkı söyleyen bir kuş varmış. | Open Subtitles | على مايبدو، هناك نوع من الطيور يعتقدون أنه يموت كل مرة تغيب الشمس. |
| Bahse varım birçok insan annelerinden nefret etmenin günah olduğuna inanır. | Open Subtitles | أراهن أن معظم الناس يعتقدون أنه من الخطيئة أن تكره أمّك. |
| Hâlâ orada altın olduğun inanan bir sürü insan var. | Open Subtitles | مجموعة من الحمقى مازالو يعتقدون أنه يوجد ذهب بالاسفل هناك |
| Fakat tarihçiler böyle düşünmüyor. | TED | لكن المؤرخين لا يعتقدون أن هذا الذي حدث. |
| Bir adamla. Beni salak zannediyorlar ama ben salak falan değilim. | Open Subtitles | مع بعض الرجال يعتقدون أني غبي، لكني لست كذلك |
| Büyüdüğüm yerde bu adamlardan çok var. Ne isterlerse yapabileceklerini sanan tipler. | Open Subtitles | اعرف اشخاص مثل هؤلاء، حيث ترعرعت يعتقدون ان بإمكانهم فعل ما يريدون |
| Ve pek çok zengin ülkede, asla aşırı yoksulluğun bitirilemeyeceğini düşünenler var. | TED | وكثيرون في الدول الغنية، يعتقدون انه، لا يمكننا القضاء نهائيا على الفقر. |
| Yanlış kişiyi takip edecekler ve onun parayı bana getirdiğini düşünecekler. | Open Subtitles | ..و هم سيراقبون الشخص الخطأ يعتقدون أنها سوف تحضر المال لي |
| Sizin işleri için faydalı olduğunuzu pek düşünmüyorlar. Neden biliyor musunuz? | Open Subtitles | حسنا، من المؤكد أنهم لا يعتقدون أنك تعملين أي خير بأعمالهم |
| Kızılderililer, Birleşik Devletler hükümetinin kanunlarından daha büyük kanunlar olduğuna inanırlar. | Open Subtitles | الأمريكيون الأصليون يعتقدون أن هناك قوانين أعظم من قوانين الحكومة الأمريكية |
| Bilim adamları bu buzlu kabuğun altında ılık su okyanusları olduğuna inanıyorlar. | Open Subtitles | تحت هذه القشرة المتجمّدة العلماء يعتقدون أن هناك محيطات من الماء الدافئ |