| Eğer ben yabancı evde başka birinin pijamalarını giyiyor halde uyansam, | Open Subtitles | الشخص استيقظ في منزل غريب وهو يلبس بيجاما خاصة بشخص آخر |
| Ben Waterman cuma günleri hep altın rengi kravat takıyor. | Open Subtitles | بين واترمان يلبس نفس ربطة العنق الذهبية يوم الجمعة دائما |
| Eşofman giymiyordu, ince çizgili bir takım elbise giyiyordu. | TED | ولم يكن يلبس هذه السراويل الرياضية القطنية، كان يلبس حلة مقلمة. |
| Hayır, güzel değil, bej. Kim banka soyarken bej gömlek giyer ki? | Open Subtitles | لا، هو ليس قميص جيد، هو بيج من يلبس البيج لسرقة مصرف؟ |
| O halde söyler misin benim gibi giyinmiş bir siyah kendisine bir soru sorulmadan içeri girip, etrafa bakabilir mi? | Open Subtitles | إذاً أخبرني كيف لرجل أسود يلبس مثل ملابسي يدخل هنا ويتجول في المكان بدون ان يسئلني أحد أي سؤال ؟ |
| Öcü kostümünü giymiş zaten. Görmüyor musun, kurbanını seçmiş bile. | Open Subtitles | نعم، كان لابد أن يلبس لبس السيرك مثل كوكو الغبى |
| Eşkali, kırmızı kapüşonlu "sweatshirt" giyen şüpheliyi sekizinci kattaki yangın alarmını çalıştırırken gören bir görgü tanığının ifadesine dayanarak belirledik. | Open Subtitles | الرسم التقريبي بناء لأقوال شاهد عيان رأى المشتبه به يلبس ملابس رياضية حمراء ويطلق جهاز إنذار الحريق في الطابق الثامن. |
| Adamlardan biri, arkasında şirket logosu olan bir giysi giydiğini hatırladı. | Open Subtitles | أحد رجالنا تذكّر أنه كان يلبس حقيبة ظهر تحمل نوع من الشعار لشركة ما |
| Çocuk sekiz yaşlarındaydı. Şort giyiyor ve çok büyük bir sırt çantası taşıyordu. | Open Subtitles | يبدو في الثامنة من عمره، يلبس سروالا قصيرا ويحمل حقيبة ضخمة على ظهره |
| Amca, kardeşimi gördünüz mü? Bu renk bir elbise giyiyor. | Open Subtitles | عمي هل رأيت أخي , انه يلبس فنيلة بهذا اللون |
| Amca, kardeşimi gördünüz mü? Bu renk bir elbise giyiyor. | Open Subtitles | عمي هل رأيت أخي , انه يلبس فنيلة بهذا اللون |
| Stanley Barrister 60 yaşında ve banyo giderinden çıkarılmışa benzeyen bir peruk takıyor. | Open Subtitles | المحامي ستانلي، رجل بعمر 60 سنة يلبس شعر مستعار يبدو وكأنه سحبه من بالوعة دش |
| O adam bir Süpermen pelerini ve külotlu çorap giyiyordu. Senden daha çılgındı. | Open Subtitles | كان يلبس ثياب و جوارب سوبرمان إنه مجنون أكثر منك |
| Hep siyah giyer, bilirsin. Hırlar. Kırıp döker. | Open Subtitles | هو يلبس ملابس سوداء ويدمدم يكسر أشياء ويركل الناس ويعض |
| Çok iyi giyinmiş. Ona karşı kullanabileceğim hiçbir şeyim yok. | Open Subtitles | أنه يلبس لباس جميل بالتالي لن أستطيع أن أرد عليه |
| Birisi siyah giyimli, diğeri... ..aptalca bir smokin giymiş. | Open Subtitles | أحدهم يلبس الأسود و الآخر يلبس بدلة مريعة |
| Eşofman giyen adama ne diyeceksiniz peki? | Open Subtitles | ماذا عن ذلك الرجل الذي يلبس بنطالاً رياضياً؟ |
| Gibbs adamın çelik yelek giydiğini düşünüyor. | Open Subtitles | جيبز كان متأكدا من أنه كان يلبس واقي للرصاص |
| Eğer bir köpeğin minderi varsa köpek pantolonu da giymesi gerekir. | Open Subtitles | وإن كان كلب لديه خصيان مرئيه يجب أن يلبس سراويل كلاب |
| Evet, ama kimliğini belirleyemiyoruz. Bir şapka takıyordu. | Open Subtitles | نعم, لم نستطع التعرف عليه, كان يلبس قبعة |
| - Bak güzel giyiniyor diye illa "yumuşak" olması gerekmiyor. | Open Subtitles | اسمعوا ، فقط لإنه يلبس ملابس رائعة لا يعني أنه شاذ |
| Kimse hangi kot pantolonu giydin diye sana bakmıyor çünkü herkes sıkıcı giysiler giyip sadece öğrenmeye geliyor. | Open Subtitles | لامزيد من الناس اللذين يتفحصونك لرؤية ماتلبسين كل شخص يلبس مايريد من الملابس .. انهم هناك للتعلم فقط |
| Smokin giymişti. Gece için dışarı çıktığını kabul etmek durumundayız. | Open Subtitles | كان يلبس بدلة سهرات الواضح انه سيقضي المساء خارجا |
| Hayır! Diğer erkeklerin hiçbiri kadife pantolon giymiyor. | Open Subtitles | كلّا, لا أحد من الشباب يلبس السراويل القصيرة |
| Bu yaşta beyzbol şapkası takan bir adam görürseniz, 10'a 1, takma saç. | Open Subtitles | كلما رأيت رجلاً بهذا العمر يلبس قبعة بيسبول، فعلى الأرجح أن شعره مزروع |