Bu demek oluyor ki film endüstrisinin elinde eşitlikle alakalı hikayeleri bütün dünyaya yaymak için inanılmaz bir güç var. | TED | وهذا يعني أن صناعة السينما لديها وصول غير مسبوق لتكون قادرة على توزيع قصص عن المساواة في جميع أنحاء العالم. |
Bu demek oluyor ki, beyin faaliyetlerinin haritasını çıkarabiliriz. | TED | وهذا يعني امكانية رسم خريطة تفاعلية للدماغ |
Bu demek oluyor ki, doktorlar ve hemşireler... ...hastaların sağlıklarına yeterli zamanı ayıramıyorlar. | TED | مما يعني أن الأطباء و الممرضات الموجودين لن يتوافر لهم الوقت لرعاية المرضى. |
Bana borçlular, Bu demek oluyor ki sana da borçlular. | Open Subtitles | مما يعني انهم يدينون لي مما يعني انهم يدينون لك |
Bu demek oluyor ki, 1998 yılında, grubun en büyükleri henüz 14 yaşındaydı, en küçükleri ise sadece dört. | TED | ذلك يعني أنه في عام 1998 كان أكبرهم سنا بعمر 14 سنة فقط و الأصغر بعمر الرابعة. |
Sanırım Bu demek oluyor ki özel davalardayım artık. | Open Subtitles | أعتقد ان هذا يعنى أنى فى فترة تدريب خاصة الان |
Bu demek oluyor ki, yakın arkadaşlarınızın ve akrabalarınızın 5'te 2'sine bir çeşit kanser teşhisi konulacaktır ve onlardan birisi ölecektir. | TED | هذا يعني أن 2 من كل 5 أشخاص من أصدقائك المقربين وأقاربك سيتم تشخيصه بنوع من أنواع السرطان، وسيموت واحد منهم. |
Bu demek oluyor ki yaklaşık 6 milyon yıl önce yaşamış olan evrimsel bir büyükanne. | TED | وهذا يعني اننا نتشارك الأب الواحد .. أي ان اجدادنا في سلم التطور مشتركون والذين كانوا يعيشون منذ 6 ملاين عام |
Ve Bu demek oluyor ki sessiz, göze çarpmayan ve abartısız olanlara dikkatimizi vermemiz daha zor. | TED | وهذا يعني انه اصبح من الصعب ايضاً التركيز على الهدوء والاستقرار والفهم |
Bu demek oluyor ki gerçek atık miktarını bilmemeleri gibi nedenlerden dolayı her zaman bunun büyük bir problem olduğunu düşünen insanlar olacaktır. | TED | وهذا يعني بأن هناك دائمًا أشخاص يعتقدون أنها مشكلة كبيرة لأسباب ربما ليس لديها علاقة مع النفايات الفعلية كما نعتقد. |
Bu demek oluyor ki, bu 4 defa döndüğünde, diğeri 3 defa dönmüş olacak. | TED | وهذا يعني أنها عندما تدور أربع مرات، فإن الأخرى تدور ثلاث مرات. |
Bu demek oluyor ki şu an birbiriyle el sıkışan sizler biyokimyasal olarak birbirinizden daha çok hoşlanmak ve birbirinize yardım etmek üzere yönlendirildiniz. | TED | مما يعني أن جميع من قام بالمصافحة منكم مستعد كيميائيا ليحب ويريد مساعدة بعضهم البعض. |
Bu demek oluyor ki... onu bir algoritmaya dönüştürmeni bekliyorlar. | Open Subtitles | مما يعني وهم يتوقعون منك أن تقطرها إلى خوارزمية |
Ortak geçiş kağıdı alabildim... Bu demek oluyor ki size refakat edeceğim. | Open Subtitles | لم أستطع سوى إحضار تصريح نقل مرافق مما يعني أنه يجب أن أصحبها |
Yani Bu demek oluyor ki Mars'a gidebilir ve kökenlerimizin izlerini bulabiliriz. | TED | لكن ذلك يعني أيضًا أن بإمكاننا الذهاب إلى المريخ ومحاولة تعقب آثار أصولنا. |
Bu demek oluyor ki, ben dinleneceğim ve siz de gelip şarkı söyleyeceksiniz. | Open Subtitles | ذلك يعني أنني سوف أستلقي للخلف وأدعكم تتقدمون وتغنون بعض الأغاني |
Sanırım Bu demek oluyor ki sen seçici, ben de aday olduğuma göre, biz... | Open Subtitles | أعتقد ان هذا يعنى أنك مختار وانا مختيرة ولن نستطيع |
Yani Bu demek oluyor ki onun Londra'ya Oscar'ını almak için döndüğünden ve günlerinin çoğunu Hampstead Heath'de film çekmekle geçirdiğinden etkilenmeyeceksin. | Open Subtitles | هذا يعنى أنك لن تنسى أنها لازلت فى لندن تنتظر الأوسكار وهى تصور حالياً أكثر الأيامِ، على مرج هامبستيد |
Bu demek oluyor ki geleneksel metotlardan 100 gün önce kanseri tespit edebildik. | TED | هذا يعني أننا اكتشفنا هذا السرطان مبكراً بحوالي 100 يوم عن الطرق التقليدية. |
Ve şimdi de yutkundun. Bu demek oluyor ki, apaçık duygularını saklamaya çalışıyordun. | Open Subtitles | حسنٌ ، أنتِ قدّ أمتصصتي وجنتيكِ ممّا يعني أنكِ تحاولي محو إنفعال جلل. |
Bu demek oluyor ki başka biri Gideon'u öldürmek için Stephanie'nin gitarını kullanmış. | Open Subtitles | وهو ما يعني أن شخص آخر يستخدم الغيتار ستيفاني لقتل جدعون. |
Eğer o gittiyse, Bu demek oluyor ki sen tekrar görevdesin. | Open Subtitles | لذا، إن غادرت فهذا يعني أنّك ستعودين مكانها |
Yani Bu demek oluyor ki, eğer bazı insanlar senin çekici olduğunu düşünüyorsa, ve diğerleri koca bir çirkin düşünüyorsa, aslında daha iyi durumdasın. | TED | ما يعنيه ذلك هو أنه إن كان بعض الناس يعتقدون بأنك جذاب فإنه من الأفضل لك أن يعتقد جانب آخر من الناس بأنك قبيح للغاية. |
Yani Bu demek oluyor ki sıradan insanlara ait tonlarca bilgiye gayet düşük bir bütçeyle erişmek mümkün. | TED | وما يعنيه ذلك هو أن لدينا هذه المعلومات عن أشخاص عاديين متاحة بتكلفة منخفضة. |
Bak, bu adresler eski. Bu demek oluyor ki bu insanlar artık burada yaşamıyorlar. | Open Subtitles | أترى ، هذه العناوين قديمة وهذا معناه بأن هؤلاء الناس قد لايعيشون هناك بعد الآن |
Bu demek oluyor ki bunu yapan kişi hâlâ dışarıda. | Open Subtitles | مما يعنى أن الشخص الذى فعل ذلك ما زال طليق |