| Eşsizlik içinde yıldızların doğduğu gibi, bilmenin bu güçlü bileşimi, kimliklerin patlayıcı birleşmesinin parıldayan bir örneği ile neticelendi. | TED | مثل ولادة النجوم في السماوات، هذا المزيج القوي من معرفة النتائج في مثالٍ رائعٍ من الدمج المثالي والقوي للهويات. | 
| Bebek doğduğu zaman baban hala hayatta olursa ne yapacağını düşündün mü? | Open Subtitles | هل فكرت بما سيحدث لو بقي الوالد حياَ حتى ولادة الطفل ؟ | 
| Ailesi doğduğu gün onun farkına varmamış sen mi varacaktın? | Open Subtitles | ابويه لم يلاحظو ولادته وانتي ستلاحظين لااعتقد انسه بريا | 
| Evet. Suzan'ı doğduğu andan beri seviyorum Onu şimdi ve aradaki her dakika boyunca da sevdim. | Open Subtitles | احب سوزان منذ لحظة ولادتها واحبها الأن وكل لحظة بيننا | 
| Eğlencenin, enerji üretiminin, işin ve sağlık hizmetlerinin merkeziydi. Burası bebeklerin doğduğu ve insanların öldüğü yerdi. | TED | كانت مركز الترفيه ، انتاج الطاقة ، العمل ، مركز العناية بالصحة. حيث يولد الأطفال ويموت الناس. | 
| Gökyüzü mum ışığıyla alevlendi. Bu bebek doğduğu gün her yer aydınlandı. | Open Subtitles | قسمًا بالنجوم المشتعلة في السماء التي لمعت بريقًا عند مولد هذا الصبي | 
| doğduğu günden beri hayal ettiği tek şey buna kavuşmaktı. | Open Subtitles | كلّ مافكر به منذ يومِ مولده كان أن يحظى هذا | 
| 1625 Nisan ayının ilk Pazartesisi, romanın yazarının doğduğu Rue de Manng, sanki Huguenotlar ikinci kez | Open Subtitles | فى الاثنين الأول من ابريل 1625 كانت فوضى كبيرة فى مينج مكان ولادة الكاتب | 
| Lordum çocuk doğduğu zaman sizi bilgilendirmemi emretmiştiniz. | Open Subtitles | لقد أعطيتني الأوامر لأستعلم عن هذا الموضوع منذ لحطة ولادة الطفل سيدي | 
| İlkinin doğduğu gün hayatının en korkutucu günü oluyor. | Open Subtitles | أكثر الأيام رعباً فى حياتك هو يوم ولادة أول أطفالك | 
| Ama doğduğu günden itibaren ona ben baktım. | Open Subtitles | ولكن كنت أنا الشخص الذي يعتني به مُنذ لحظة ولادته. | 
| Zanlı Brianna'ya bir insanın hayatındaki en önemli günün doğduğu gün olduğunu söylemiş. | Open Subtitles | الجاني أخبر بريانا انه لا يوجد يوم اهم في حياة المرء أكثر من يوم ولادته | 
| doğduğu andan itibaren fahişeler tarafından yetiştirilmiş ve nihayet sekiz yaşına geldiğinde babasıyla tanışmıştı. | Open Subtitles | لقد تمت تربيته من قـبل المحضيـات منذ ولادته واخيراً قـابل والده عندما بـلغ الثـامنة من العمر | 
| Çocuğunuzu da doğduğu gün ona verdiniz. | Open Subtitles | المرأة التي سلمتها الطفلة في يوم ولادتها | 
| Doktorlar doğduğu andan itibaren ondan nakil yapmaya başlamışlar. | Open Subtitles | الأطباء بدأوا يأخذون أعضاء منها منذ لحظة ولادتها | 
| - En azından insanların doğduğu şekilde doğmamış. | Open Subtitles | أقله، ليست الطريقة التي يولد بها بني البشر | 
| Ve Chris doğduğu sırada bile, hâlâ yasal olarak evli olduğu ilk eşi, Marcia'dan başka bir oğlu daha varmış. | Open Subtitles | وحتى بعد مولد كريس, كان ابي عنده ابن من زوجته الاولى مارشا التي مازال متزوج بها | 
| doğduğu günden beri hayal ettiği tek şey buna kavuşmaktı. | Open Subtitles | كلّ مافكر به منذ يومِ مولده كان أن يحظى هذا | 
| Çok doğru. Onunla ilgili her şeyi doğduğu günden beri bilirim. | Open Subtitles | هذا صحيح, أعرف عنها كلّ شيء، منذ اليوم الذي وُلدت فيه. | 
| Kızım doğduğu zaman, ona diyeceğim ki, "Bu senin baban, tatlı." | TED | فعندما تولد ابنتي، سأقول لها: هذا هو والدك يا حياتي. | 
| - Annemi İrlanda'daki annesinin.. ...doğduğu toprak eve götüreceğim. | Open Subtitles | سآخذ أمي إلى إيرلاندا كي تبقى في الكوخ الذي ولدت فيه أمها | 
| Fakat buna rağmen çocuklarımın doğduğu bu şehrin, ABD'de seks ticaretinin en yaygın olduğu şehirlerden biri olduğunu bilmiyordum. | TED | ولكن لم أكن أعلم أن مسقط رأس أولادي هو من بين أشيع المدن الأمريكية لتجارة الجنس. | 
| Onu anasından doğduğu gibi soyup, her yerine kalamin losyonu sürmüştüm. | Open Subtitles | ،تلك الصيحات جعلته يخلع بدلة عيد ميلاده وغطيت كل جزء من جسمه ببلسم الكلامين | 
| Ne yani, bazılarının köle olarak doğduğu mu? Hayır bu doğru değil. | Open Subtitles | أن هناك العديد ولدوا عبيد لا، هذا ليس حقيقى | 
| 1987 yılında, en büyük oğlumuz Gerard'ın doğduğu ayda ilk görme engelli bilgisayarıma sahip oldum ve o burada. | TED | في عام 1987، في الشهر الذي ولد فيه ابننا البكر جيرار، حصلت على حاسوبي الخاص للمكفوفين ، وهو في الواقع هنا. | 
| Naju fahişesi bir anneden genelevde doğan biri ve içinde doğduğu aileye bağlı olarak azamet veya felâkete nail olmak yazgısında vardı. | Open Subtitles | ولد كـَ ابن محضية ناجو فى بيت دعارة لقد كان طريقه أما العظمة أو ألماسأة بـِ الاعتماد على الـعائلة التى ولد فيها | 
| Ben dindar veya özellikle spiritüel biri değilim, ama vahşi doğada, dinin doğduğu yeri gördüğüme inanıyorum. | TED | أنا لست متديّنًا أو شخصًا روحانيًّا، ولكن في الحياة البريّة، أظن أني قد شهدت مهد الدين. |