| tanıdık bir şeyleri çağrıştırıyorsa, o dönemlerde ben de Beatles dinlediğim içindir. | TED | إذا كان يبدو مألوفاً فلأنني كنت في نفس الفتره أستمع إلي البيتلز. |
| Buradaki her şey kısmet tanıdık gelse de aslında değil. | TED | يبدو كل شيء في هذه النقطة مألوفاً لكن ليس حقيقياً. |
| Bir oğlanın peşinden üniversiteye geldiğini söylediğinde kulağıma çok tanıdık geldi. | Open Subtitles | عندما قلتِ أنكِ لحقتِ ولداً للكلية لقد بدا الأمر مألوفاً جداً. |
| Size sadece bir tarif vermek istiyorum belki tanıdık gelir. | Open Subtitles | اريد ان اعطيك مواصفات شخص وحاولي تذكر ان كان مألوفا |
| Patronum beni senin peşine yolladı çünkü tanıdık yüzün işleri hızlandıracağını düşünüyor. | Open Subtitles | رئيسي أرسلني خلفك لأنّه يظن أنّ وجها مألوفا سيساعد على تسريع الأشياء. |
| Şimdi, karıncalar için en tanıdık kaynak bir pikniktir. Bu kümelenmiş bir kaynaktır. | TED | أغلب المصادر المألوفة للنمل هو طعام النزهة، هذا يعتبر مصدر متجمع. |
| Bunlar bana tanıdık geliyor, o kadar. Déjà vu gibi bir şey. | Open Subtitles | هذا يبدو مألوفاً لي، وكل ذلك إنه كنوع من ظاهرة الرؤية المُسبقة |
| Hepsi tanıdık geliyor. Ama... Bir sürü piyasaya girip çıktım. | Open Subtitles | ,كل شيء يبدوا مألوفاً لكن , ذهبت للعديد من الأسواق |
| Saldırgan hakkında size tanıdık gelen herhangi bir şey var mı? | Open Subtitles | هل هناك ماتراه بشأن المهاجم قد يكون مألوفاً لك بأي شكل؟ |
| İşe ilk başladığında niye çok tanıdık geldiğini şimdi anlıyorum | Open Subtitles | الآن أدركت لماذا تبدو مألوفاً . عندما بدأت بالعمل هنا. |
| Bana mı öyle geliyor, yoksa sana tanıdık geliyor muyum? | Open Subtitles | هل أنا أشعر بهذا فقط أم أنني أبدو مألوفاً لك؟ |
| Bir zamandır yazılım sektöründe çalıştığım için, bu durum bana oldukça tanıdık geldi. | TED | والآن، بعد أن عملت في مجال البرمجيات التطبيقية لبعض الوقت، بدى الأمر مألوفاً بالنسبة لي. |
| Size tanıdık gelen bir şey var mı bu anlattıklarımızda? | Open Subtitles | لتنظيف الاموال التي سرقوها اي من هذا يبدو مألوفا ؟ |
| Ve sizlere dünyanın 4 farklı kıtasında ne bulduğumu... ...ne olup bittiğini söyleyeceklerim... çok üzücü bir şekilde tanıdık. | TED | ويجب أن أخبركم، ما وجدته في هذا العالم في أربع قارات مختلفة، كان مألوفا بطريقة تبعث على الإحباط. |
| Zaman kazanmak için başlangıç olarak tanıdık birini seçeceğim. | Open Subtitles | سأختار موضوعا مألوفا نبدأ به اختصارا للوقت |
| Ayrıca bu davada bana tanıdık gelen bir şeyler var. | Open Subtitles | كذلك هناك شئ فى هذه القضية يبدو مألوفا لى |
| Eski tanıdık yüzleri görmek çok güzel. | Open Subtitles | و من اللّطيف ان نرى كلّ الوجوه المألوفة القديمة مرة اخرى. |
| tanıdık birine benzemiyosun. Çömezmisin? | Open Subtitles | أنت لا تبدين مألوفه هل أنتِ من الطلبه المستجدين؟ |
| Yüzüm sana tanıdık geliyor öyle değil mi? | Open Subtitles | يبدو ان وجهى قد اصبح مالوفا لديك , اليس كذلك ؟ |
| Konuşurken dinleyiciler arasında tanıdık bir yüz gördüm. | TED | وبينما كنت أتحدث، تعرفت على وجه مألوف بين الحضور. |
| Ama köylülerin anlattıkları tanıdık gelmeye başlayınca çevreyi araştırmaya karar verdim. | Open Subtitles | لكن فجأة الأساطير المحليّة بدت مألوفة لي، لذلك قرّرت استقصاء الأمر. |
| Şu kemer kopçalarının bana neden bu kadar tanıdık geldiğini hatırladım -- | Open Subtitles | اتذكر لماذا المشبك المعدني الذي على حزام البنطال يبدو مألوفاَ جداَ |
| Evet, yüzleri tanıdık ... boyundan yukarısı. her biri için dört, beş dans yaptım. | Open Subtitles | يبدون مألوفين من الرقبة للأعلى ربما قدمت لهم أربع لخمس رقصات |
| Bir sonraki muazzam çağ ise, hepinizin tanıdık olduğu, muazzam bilgi devrimi. | TED | المرحلة المقبلة العظيمة ، التي جميعكم على دراية بها ثورة المعلومات الهائلة. |
| -Biliyordum. KPOV tanıdık gelmişti. | Open Subtitles | عندما قُلتَ كْي بي أو في، إعتقدتُ بأنّ بَدا مألوفَ. |
| Burada elimde iki sistem var, matrixvari ve korkutucu görünümüyle bir saldırgan ve bir kurban, ev veya iş bilgisayarınızdan tanıdık gelebilir. | TED | لدي هنا نظامين، مخترق، جعلت شكله مخيف، و ضحية، ربما تتعرف عليه من المنزل أو العمل. |
| Bu koku çok tanıdık. Bana bir şey çağrıştırıyor. Tabii ya. | Open Subtitles | هذه الرائحة تثير استشعارا في ذاكرتي, لشيء مالوف |
| Fakat artık şaşırmak için tanıdık, bildiğimiz dünyadan ayrılmanıza gerek yok. | TED | ولكنك لست في حاجة إلى ترك المألوف والسفر حول العالم للتتفاجأ |
| Bir arkadaş. Hayır, daha doğrusu, bir tanıdık. | Open Subtitles | صديقة , كلا , إنها معرفة من معارف الإنسان في الحقيقة |