| İlk adım, tartışmanın şartlarını genişletmek ya bu ya şu ikilem çerçevesinden uzaklaştırmak. | TED | الخطوة الأولى هي توسيع شروط النقاش بعيدًا عن إطار إما هذا أو ذاك. |
| Ve sonra, bu tartışmanın, benim çevremde coğrafi sınırlar çizdiğini düşündüm. | TED | وبعدها بدأ هذا النقاش برسم حدود جغرافية حولي |
| Yetkilerini tartışmanın hiç sırası değil. | Open Subtitles | ليس هذا وقت الجدال حول السلطة المخولة لك |
| Neyin peşinde olduklarını söylemezseniz tartışmanın anlamı yok. | Open Subtitles | الا.. اذا اخبرتينى ما الذى سيسرقوه لافائده من الجدال.. |
| Bu benim kanaatim, benim fikirlerim. Umarım bu konuşma bu tartışmanın sonu olmaktan ziyade başlangıcı olur. | TED | تلك أفكاري وآرائي، وآمل ألا تكون هذه المحادثة نهاية المناقشة بل بدايتها. |
| Şimdi onları hepimizin anlaşıldığı acının olmadığı tartışmanın olmadığı bir yere götürüverelim. | Open Subtitles | الان لنأخذهم الى مكان حيث كلنا يمكن ان يتم فهمه حيث لايوجد الم لا جدال |
| Sanırım senin sanatsal çalışmalara yönelik uyuşturucu kullanımı hakkındaki felsefeni tartışmanın zamanı geldi. | Open Subtitles | أعتقد بأنه حان الوقت لمناقشة فلسفتك تجاه استخدام المخدرات لأسباب فنية |
| Bana seninle tartışmanın neden eğlenceli olduğunu hatırlatır mısın tekrar? | Open Subtitles | ذكريني ثانيةً لم كنت أعتقد أن الشجار معكِ شئ ممتع |
| ES: Bildiğiniz gibi bu tartışmanın parçası olan herkes benim ve benim şahsım üzerinden, beni tanımlamak üzerinden tartışma yürütüyor. | TED | إد: أنت تعرف كل شخص تعرض لهذا النقاش يعاني ليتفهمني وليتفهم شخصيتي وكيف بإمكانه أن يصفني. |
| Akıllı tasarım yaratılışçıları için bu tartışmanın sonu. | TED | انها نهاية النقاش لنظرية الخلق في التصميم الذكي. |
| BG: Tüm bunlara rağmen, tartışmanın sertliğine rağmen, Avrupa yanlısı kalmaya devam ediyor gibisin. | TED | برونو: ورغم كل هذا، وعلى الرغم من عدوانية النقاش. تبدو باقياً تماماً في تأييدك للأوروبين. |
| Ama bu tartışmanın burada, milli para birimlerini basmada bitmemesi önemli. | TED | ولكن من المهم أن لا يتوقف النقاش هنا، مع طباعة العملات الوطنية. |
| Neyin peşinde olduklarını söyleyemedikçe tartışmanın bir anlamı yok. | Open Subtitles | الا.. اذا اخبرتينى ما الذى سيسرقوه لافائده من الجدال.. |
| Her neyse, tartışmanın diğer yarısı da seninle ilgiliydi. | Open Subtitles | على أيّ حال، النصف الآخر من الجدال كان يدور حولك |
| Ama bu tartışmanın iyiliği için evet. Hiçbiriyle ayrı eve taşınmadım. | Open Subtitles | لكن في سبيل هذا الجدال, نعم لكني لم أنتقل للعيش مع أيٍ منهن |
| bu tartışmanın amaçları için, bu noktayı görmezden geleceğim. | Open Subtitles | حسنا. حسنا , لأغراض هذه المناقشة , أنا يتنازل عن هذه النقطة. |
| Bizim kamyonet sürücüsünün tartışmanın ortasında hızla bir tüfek çıkarabileceğini sanmıyorum. | Open Subtitles | لا يمكنني تخيل سائق العربة قد اخرج بندقية بسرعة في منتصف جدال |
| Sizinle güvenlik meselelerini tartışmanın... kesinlikle uygun olmadığını düşünüyorum, Dr Railly. | Open Subtitles | اعتقد انه ليس من الملائم لمناقشة امور الأمن معك يا دكتورة ريلي |
| Sizi de yaptığınız ufak bir tartışmanın bitirdiğine eminim. | Open Subtitles | متأكد أنه تخطى أمر الشجار الذي بينكما |
| Bu konuda tartışmanın faydasız olduğuna sizi temin ederim. | Open Subtitles | اؤكد لك بان اي نقاش في هذه المسألة سيكون عقيما. |
| Ama tartışmanın sonucu çoktan belli. | Open Subtitles | لَكنِّي أَعْرفُ كَمْ تلك المُناقشةِ سَتَذْهبُ. |
| Buysa aile içi tartışmanın bir adım ötesi. | Open Subtitles | هذه هي خطوة واحدة إزالة من النزاع الداخلي. |
| Tartışmayı alevlendiriyor gibi görünebilirim ama, ...siz bu tartışmanın konseptini bile anlamış görünmüyorsunuz. | Open Subtitles | ربما أبدو وقحاً في ذلك النقاش ولكن يبدو بأنك لا تدري ما هي المفاهيم الأساسية للنقاش |
| tartışmanın sonucu da Olympus'un doğru yönde yönetilmesine imkan sağlayacak. | Open Subtitles | و القرار النهائي للمناقشة هو الوحيد القادر علي قيادة اولمبيس الي الاتجاة الصحيح للتطور المستقبلي |
| Sadece, tartışmanın hatırına, bunun bir kur yapma olduğunu söyleyelim. | Open Subtitles | حسناً، إجتناباً للجدال لنقل أنه كان غزلاً |
| Ancak tartışmanın püf noktası; bunu doğrudan, yüz yüze, masada taraf tarafa yapmanız. | TED | لكن براعة المناظرة هي أنك تقوم بها بشكل مباشرة، وجهاً لوجه، على الطاولة. |
| Kendimle yaptığım tartışmanın bir parçası olduğun için. | Open Subtitles | كنت جزءاً من المشادة التي أواجها مع نفسي |
| Hadi tartışmanın hatırına şöyle diyelim, suçlu olduğunu düşünüyorsunuz. | Open Subtitles | لنقل من اجل المجادله فقط انك تظن انه الفاعل |