| "Baban sana tecavüz ettiği için üzgünüm" yazılı kartpostal falan yok mu ya? | Open Subtitles | .. هل هُنالك بطاقة إعتذار مكتوب عليها : انا آسف لأن اباكِ يغتصبك؟ |
| Bunu söylediğim için üzgünüm ama anneniz hala tehlike altında. | Open Subtitles | آسف لأن علي أن أقول هذا لكن الوالدة ما تزال في خطر كبير |
| Bunu söylediğim için üzgünüm ama anneniz hala tehlike altında. | Open Subtitles | آسف لأن علي أن أقول هذا لكن الوالدة ما تزال في خطر كبير |
| Duygularım olduğu için özür dilerim, göt lâlesi. | Open Subtitles | أنا آسف لأن لـدىَّ مشاعــر ، أيها اللعيــن |
| Her neyse, babanın hergelenin biri olmasına üzüldüm. | Open Subtitles | حسنا,على أى حال أنا آسف لأن أباك أحمق |
| Böyle olduğu için üzgünüm. | Open Subtitles | حسنا, أنا آسف لأن الامور لم تسر على ما يرام |
| Efendim, Belediye başkanı'nın gecikmesi için üzgünüm ama onlara her arabanın durdurulmasını söylemedim. | Open Subtitles | أجل، ولكني آسف لأن الوقت بات متأخراً ولا يمكنني توقيف جميع السيارات |
| Böyle olduğu için üzgünüm ama sizler bana çok kötü davrandınız. | Open Subtitles | أنا آسف لأن الأمور قد وصلت إلى هذه الدرجة لكنكم يا رفاق كنتم سيئين معي |
| Yaptığın onca fedâkarlıktan sonra işler bu noktaya geldiği için üzgünüm. | Open Subtitles | وأنا آسف لأن الأمور آلت إلى هذا بعد كل التضحيات التي بذلتها |
| Bunun başına geldiği için üzgünüm ve ben elimden geldiğince sana yardım etmek için buradayım. | Open Subtitles | كايتنس أنا آسف لأن هذا يحدث لك و أنا هنا لأساعدك بكل طريقة ممكنة |
| Bu sizin başınıza geldiği için ve benden nefret etmenize neden olduğu için üzgünüm. | Open Subtitles | آسف لأن هذا حصل لكِ، وآسف لأنني جعلتكِ تكرهينني. |
| Josh fikrini çaldığı için üzgünüm evlat. | Open Subtitles | مرحباً , يا فتاة , انا آسف لأن جوش سرق فكرتك |
| Ölümüyle tek başına yüzleşmek zorunda kaldığın için üzgünüm. | Open Subtitles | آسف لأن موته كان شيء تحتم عليكِ مواجهته بمفردك |
| Seni öldüreceğim için üzgünüm ama sanırım bugün ikimiz de çok şey öğrendik. | Open Subtitles | آسف لأن علي قتلك ولكن كلانا تعلم الكثير اليوم |
| Bu noktaya geldiğimiz için üzgünüm ama bana fazla seçenek bırakmadın. | Open Subtitles | آسف لأن الأمور آلت إلى هذا الوضع لكنك لم تدع لي خيارات كثيرة |
| - Böyle olduğu için üzgünüm. | Open Subtitles | آسف لأن الأمر سار هكذا غادر فحسب |
| Adamın biri metroda enseni yaladığı için üzgünüm. | Open Subtitles | آسف لأن رجل قطار الأنفاق ذاك لعق رقبتك |
| Benimle dost olmak sana pahalıya patladığı için üzgünüm. | Open Subtitles | آسف لأن صداقتي لك تكلفك الكثير هكذا |
| Başarılarımın gün ışığında olduğu ve aynı ödülü alamayacağım için özür dilerim. | Open Subtitles | أنا آسف لأن إنجازاتي حدثت في وضح النهار ولا يمكن منحي نفس المكافآت. |
| Resmi konuştuğum için özür dilerim, mesaideyim. | Open Subtitles | أنـا آسف لأن الأمر تم بشكل رسمي، أنا أعمل. |
| Senin için çok yavaş bir gece olmasına üzüldüm. | Open Subtitles | انا آسف لأن هذه ليلة مملة لك |
| Anne, Belle gelemediği için kusura bakma. Kendisi gayet iyi. Dinleniyor. | Open Subtitles | أمي، آسف لأن (بيل) لم تحضر إنها بخير ولكنها ترتاح فحسب |