| Sert zeminden ve senin yumuşak yatağını paylaşmayı istemekten yoruldum. | Open Subtitles | كبرت وأنا أتعب من الأرض الصلبة والطويلة لأقاسمكِ السرير المريح |
| Gece gündüz çalışıyorum, asla yorulmam. | Open Subtitles | أنا أتدرب كل يوم وحتى في الليل ، لا أتعب أبداً |
| Biliyorsun, yürüyebiliyorum, sadece çabuk yoruluyorum. Hayır, öyle bir şey değil. | Open Subtitles | يمكنني المشي, كما تعلم, أنا فقط أتعب بسهولة |
| Belki sen de kaçarsın, ben de seni bulmak için çok yorgun olabilirim. | Open Subtitles | ولكن في النهاية قد أتعب من ملاحقتك ان هربت |
| yorulmadım. Büyüdüm. | Open Subtitles | لم أتعب منها ولكنني نضجت |
| Hayır, değil, ve şu yaş şakalarından gerçekten çok ama çok sıkıldım. | Open Subtitles | حسناً، لا، هو ليس كذلك و قد بدأت أتعب جدا من مزحة فرق العمر |
| İki kadının benim için kavga ettiğini duymaktan hiç sıkılmam. | Open Subtitles | لا أتعب أبداً من سماع فتاتان تتعاركان علي |
| Bu görüntüden hiç bıkmıyorum. Gözlerimin alabildiğine şehir manzarası. | Open Subtitles | لا أتعب أبداً من هذا المنظر مدينة على مد البصر |
| İmajım üzerinde oldukça titizlikli uğraşıyorum sizse üzerimde "Scarface" imajı yaratmak istiyorsunuz resmen. | Open Subtitles | أنا أتعب نفسي للحفاظ على سمعتي وأنت تحاولون جعلي أبدوا كرجل عصابات |
| Joey, senin elbiselerini toplamaktan artık yoruldum. | Open Subtitles | جوي , أتعب من إلتقاط ملابسك |
| Yani, yoruldum. | Open Subtitles | أقصـد بدأت أتعب |
| Yani, seni sinir etmekten hiç yorulmam. Seni bütün gün sinir edebilirim. | Open Subtitles | ،أنا أعني أنني لا أتعب من التوسل يمكنني أن أواصل ذلك طوال اليوم |
| Ama konu suçlular olunca asla yorulmam. | Open Subtitles | لكن إذا كان هناك أيّ مجرمين يشاهدون أنا لا أتعب أبداً. |
| İkinciden sonra yoruluyorum, o yüzden üçüncü daha pahalı. | Open Subtitles | حسناً, أنا أتعب بعد المعزوفة الثانية لذلك الثالثة تكلف أكثر |
| Hepimiz gibi, yoruluyorum. | TED | بالفعل أتعب أحياناً ، مثل الجميع. |
| Her seferinde böyle diyorsun Umberto, sonra da çok yorgun oluyorsun. | Open Subtitles | -وبعدها تكون متعب جداً . -ربّما لن أتعب إن لم تكوني متملكة |
| Ben senin gibi yorgun düşmedim. | Open Subtitles | أنا لا أتعب في منتصف الطريق مثلك |
| Ben daha yorulmadım, Gilbert! | Open Subtitles | لم أتعب بعد (غلبرت) |
| Ben daha yorulmadım, Gilbert! | Open Subtitles | لم أتعب بعد (غلبرت) |
| Gelecekle ilgili kötü haberler duymaktan artık sıkıldım. | Open Subtitles | لم أتعب من شيء عدا الأخبار السيّئة بشأن المستقبل |
| Bu şekilde uyanmaktan hiç sıkılmam. | Open Subtitles | أنا لا أتعب أبداً من الإستيقاظ هكذا. |
| Ben hiç bıkmıyorum. O neden bıksın? | Open Subtitles | أنا لا أتعب منهم ابدآ لماذا ستتعب هى؟ |
| Kapı dışarı ediliyorken neden konsey toplantısına katılmakla uğraşıyorum ki? | Open Subtitles | لماذا أتعب نفسي باجتماعات المجلس بينما أحصل على الحذاء |
| Bir gün yaşamaktan yorulduğumda, | Open Subtitles | عندما أتعب من الحياة في يوم من الأيام |
| Onun o küçük sohbetlerini dinlemekten hiç sıkılmıyorum. | Open Subtitles | لم أتعب أبداً من الإصغاء لذلك الحقير الصغير وهو يتحدث |
| Ama asla pes edecek kadar yorulmuyorum. | Open Subtitles | لكنني لم أتعب ابدًا لدرجَة انني وددتُ الإستسلام |
| Hiç o kadar yorulmamıştım. | Open Subtitles | لم أتعب هكذا في حياتي من قبل |