| Ve o dosyayı görmeme, yapmak zorunda kalana kadar izin vermedin. | Open Subtitles | وإنّك لم تسمح ليّ برؤية الملف لحين أن أضطررت لفعل ذلك. |
| Travma sonrası stres bozukluğu için terapiste gitmek zorunda kaldım. | Open Subtitles | أضطررت أن أذهب إلى طبيب نفساني ليعالجني من آثار الصدمة |
| O adamı takip etmeni istiyorum. gerekirse karşı koy. Sessizce tabii. | Open Subtitles | أريدك أن تتبعة , أمنعه لو أضطررت لذلك بهدوء بالطبع |
| Çalışmak ve para kazanmak zorundaydım. O da hepsini aldı. | Open Subtitles | أضطررت الى الذهاب للعمل أضطررت الى جنى المال, وهى أخذته كله |
| Bak, eşyalarını bulacağım. Bu odanın altını üstüne getirmem gerekse bile söz veriyorum bulacağım. | Open Subtitles | إسمع , سأجدهم , أعدك بأننى سأجدهم حتى لو أضطررت إلى تقطيع هذة الغرفة إلى أجزاء |
| Bir karar vermem gerekiyordu ve Mecbur kalırsam tekrar yaparım. | Open Subtitles | إتخذت قراراً مناسباً وإن أضطررت ساتخذه ثانية |
| İmparator olmayı istemedim aslında, ama Mecbur kaldım. | Open Subtitles | لم أكن أرغب حقا لاصبح الامبراطور لكنني أضطررت |
| "Of, bana vurmak zorunda olduğun için özür dilerim, gerçekten üzgünüm, benim hatam." | TED | مثل، "أوه، أنا أسف أن أضطررت لضربي، أنا حقاً أسف، نعم، أنها غلطتي." |
| Patronumu ortaya çıkartmak zorunda kalsam bile onu yakalayacağım! | Open Subtitles | أجل, سيدى, سأقبض عليه هناك حتى إذا أضطررت إلى تنبيه الحاكم للقيام بذلك |
| Eğer zorunda kalırsam, sorgulama için seni her hafta iki gün alırım nezarete. | Open Subtitles | إن أضطررت , سأحتجزك كل أسبوعين لمدة يومين من آجل الأستجواب |
| Neden bir sürü işçi kiralamak zorunda kaldığımı bilmek ister misin? | Open Subtitles | أتريد أن تعرف لم أضطررت إلي تأجير عُمال أكثر؟ |
| Ama imkânım olmadığı için sanatsal heveslerimden vazgeçmek zorunda kaldım. | Open Subtitles | ولكنبماأننيلمأكنأملكالإمكانات.. فقد أضطررت لأن أتخلى عن طموحاتي الفنية |
| Umurumda bile değil yavrum. gerekirse çal! | Open Subtitles | أنا لا أهتم يا حبيبتي أسرقيها لو أضطررت لذلك |
| Ömrümde hiç silah kullanmadım ama gerekirse kullanırım. | Open Subtitles | لم أستخدم السلاح فى حياتى ولكننى سوف استخدمه أذا أضطررت لذلك |
| ve gerekirse yalan söyle daha fazla ev satmam lazım. | Open Subtitles | إكذبي إذا أضطررت لأني في حاجة لبيع بعض المنازل |
| Anayoldan çıkana kadar beklemek zorundaydım. | Open Subtitles | أضطررت للانتظار حتى غادرت الطرُق الرئيسية. |
| Nükleer patlamadan sonra radyoaktif serpintiden kaçmak zorundaydım. | Open Subtitles | بعد الإنفجار أضطررت للإبتعاد عن تداعيات الحادث |
| En yakın arkadaşımdı Byron ama yapmak zorundaydım. | Open Subtitles | كانت صديقتي المفضلة يا بايرون، ولكني أضطررت |
| Onları bulacağım. Odanın altını üstüne getirmem gerekse bile bulacağım, söz. | Open Subtitles | إسمع , سأجدهم , أعدك بأننى سأجدهم حتى لو أضطررت إلى تقطيع هذة الغرفة إلى أجزاء |
| Bak, eşyalarını bulacağım. Bu odanın altını üstüne getirmem gerekse bile söz veriyorum bulacağım. | Open Subtitles | إسمع , سأجدهم , أعدك بأننى سأجدهم حتى لو أضطررت إلى تقطيع هذة الغرفة إلى أجزاء |
| Ki öptüm de çünkü oyun için öpmem gerekiyordu. | Open Subtitles | نعـم ولقـد فعلـت هـذا لأنـي أضطررت بسبـب المسـرحيـّة. لقـد أجبرتـني على هـذا، لايمكـنك أن تـكوني غاضبـة |
| Gerekiyorsa vurun yeter ki uzak dursun buradan | Open Subtitles | أطلق النار علية لو أضطررت لذلك لكن أخرجة من هنا |
| Onu besleyebilmek için mesai yaptım. | Open Subtitles | أضطررت أن أعمل لساعات أضافية فقط لأطعمها |