| Birkaç yıl sonra, babamı bana gerçek bir zırh yapma konusunda ikna ettim. | TED | بعدها ببضعة سنين، أقنعت والدي في الشروع في صناعة بدلة درع مناسبة لي. |
| Bu arada... Henry'yi Viagra kullanması için ikna ettim, ve yarım 'Extasy'. | Open Subtitles | بالمناسبة , أنا أقنعت هنري لتجربة بعض الفياجرا بالإضافة الى نصف إى |
| Forster'ın suçlu olduğuna jüriyi ikna ettin. Senin bu kadınları öldürmediğini nereden bileceğim? | Open Subtitles | لقد أقنعت هيئة المحلفين أن فورستر مذنب كيف لاأعرف أنك قتلت تلك النساء |
| Egan, The New Yorker'ı, kendi yazdığı bütün bu satırları tweet edecek bir New Yorker Fiction [hikaye] hesabı açmaya ikna etti. | TED | ايقن أقنعت نيويوركر لتبدأ حساب نيويوركر الخيالي منها يستطيعون التغريد عن الأسطر التي تنشئها هي |
| Adamın tekini ikna etmiştim boş bir deponun Federal Altınlarla olduğunu. | Open Subtitles | ذات مرة أقنعت رجلًا أن أحد مستودعات البضائع مصرفًا للإحتياطي الفدرالي |
| Olamaz! Bir kızı Ay'da yürüyen ilk adam olduğuna ikna etmiş olamazsın! | Open Subtitles | لا ، مستحيل أن أقنعت فتاة أنك أول رجل مشى على القمر |
| Komşum olan Norveçli aşçının, ayaklarımı keseceğine inandırmıştım kendimi. | Open Subtitles | أقنعت بذلك مرة أن طباخ الواجبات المدرسية النرويجي الأصمّ، شعرت به في الشقة كان يحاول بتر قدمي. |
| Dükkân sahibini kira ödemesinde kolaylık yapmaya yeni ikna ettim. | Open Subtitles | لقد أقنعت لتوي صاحب المكان أن يصبر علينا لدفع الإيجار |
| Ama kararsızlığa kapılmadım ve ısrarcıydım ve en sonunda onlardan birini bu işleme izin vermeye ikna ettim. | TED | ولم أتردد، كنت مصرّة وفي الأخير أقنعت واحدًا منهم ليسمح بالعملية |
| Bay Owen'ın maskesini düşürmek için bir sonraki kurban olarak görünmem gerektiğine doktoru ikna ettim. | Open Subtitles | أقنعت الدكتور .. فى أننا لكى نكشف القناع عن مستر أوين فيجب أن أقوم بتمثيل الضحيه التاليه .. |
| Biliyorum, katılmıyorsun, ama en azından ben üstlerimi ikna ettim... | Open Subtitles | أعني أنك لا تتفق لكن على الأقل أقنعت مديري |
| Çoktan Buddy'i doğrudan Cyrus'a gitmeye ikna ettim. | Open Subtitles | أقنعت بادي بالفعل أن يذهب مباشرة إلى سايرس |
| Norland'da, bana karşı sadece arkadaşlık hissettiğinize kendimi ikna ettim. | Open Subtitles | تصرفي في نولاند كان خاطئاً، لكني أقنعت نفسي أنك لم تشعري إلا بالصداقة نحوي |
| On yıl önce efendimi Kutsal Toptaklar'a yola çıkmaya ikna ettin. | Open Subtitles | قبل عشر سنوات أقنعت سيدي للبقاء بالأرض المقدسة |
| CIA'i güvenilir olduğuna nasıl ikna ettin bilmem. | Open Subtitles | لا أعلم كيف أقنعت الإستخبارات المركزية بأنك جدير بالثقة |
| CIA'i güvenilir olduğuna nasıl ikna ettin bilmem. | Open Subtitles | لا أعلم كيف أقنعت الإستخبارات المركزية بأنك جدير بالثقة |
| Grubun en yaşlısı olarak evlenmeden önce yıkanmaları için banyoyu kullanmak üzere reisi ikna etti. | TED | باعتبارها الأكبر في المجموعة، أقنعت الأمير بالسماح لهن باستخدام الحمام بالترتيب ليغسلن أنفسهن قبل الزواج. |
| Anneni, tüm hisselerini ona bırakması için ikna etti ve sonra annenin vücudu bile soğumadan ortadan yok oldu. | Open Subtitles | أقنعت أمك أن تترك لها كل هذه الأسهم ثم اختفت قبل أن يبرد جسمها |
| Bu düşük bütçeyle çalışan Fransız'a yardım etmesi için patronumu ikna etmiştim. | Open Subtitles | لقد أقنعت رئيسى للإهتمام ب بالعمل بفرنسا لمشاركة بعض المشاريع. |
| Birçok insanı ikna etmiş olmanız, sizi doğru kılmaz. | Open Subtitles | فقط لأنك أقنعت الكثيرين لا يعني بأن ذلك صحيح |
| Ama kendimi o hayatı istediğime inandırmıştım. | Open Subtitles | ولكنني أقنعت نفسى بأنها الحياه التى أريدها |
| Sen kendini buna inandırmışsın, çünkü, kızını kurtaranın, sen olmasını istiyorsun. | Open Subtitles | أنت أقنعت نفسك بأنها هناك لأنّك تريد أن تكون الذي ينقذها |
| Uzaylıları, sivrisinek neslinin tehlikede olduğuna inandırdım. | Open Subtitles | عندما أقنعت جنساً غريباً بأن البعوض فصيلة معرضة للخطر |
| Anlıyorum ki Alec'i Arkı yok etmesi için ikna eden sensin. | Open Subtitles | أنا أفهم أنك العبقرية التي أقنعت أليك بأن يدمر مشروع القوس |
| Shen'in kalbi ise sadece efendime aitti ve onun için Aki ile dövüşmesini izlemek istemediğinden Yoshi'yi benimle beraber Amerika'ya kaçmaya ikna etmişti. | Open Subtitles | حب هين كان لمعلمي فقط وبدلاً من رؤيتها لـيوشي يقاتل ساكي من أجلها أقنعت يوشي بالذهاب معاً إلى أمريكا |
| Personelin yarısını ikramiye almamaya ikna etmişsin. | Open Subtitles | لقد أقنعت نصف الموظفين بالإستغناء عن المكافأة. |
| Sonunda restorani barmenlik vardiyasi yapmam için ikna edebildim bu yüzden, kokteyl hazirlamada pratik yapmam lazim. | Open Subtitles | أقنعت المطعم أخيرا ً أن يعطيني مناوبة في السقاية لذا أريد أن أتدرب على خلط المشروبات |