| Bunu söylemek istemezdim ama artık Uyanmalısın. | Open Subtitles | اسمع يا ولد أكره أن قول ذلك ولكن يجب أن تستيقظ |
| Ben de öyle... ama şimdi Uyanmalısın. | Open Subtitles | و أنا معك. لكنك يجب أن تستيقظ الأن. |
| Eğer buradaysan benim için Uyanmalısın. | Open Subtitles | إذا كنت موجود .. أريدك أن تستيقظ |
| Belki insan bir gün Uyanıp insan olmanın nasıI bir şey olduğunu unutabilir. | Open Subtitles | أن تستيقظ في يوم ما وتنسى كيف أنك آدمياً |
| Kötü bir rüyada gibiydim. uyanmak istiyordum ama yapamıyordum. | Open Subtitles | انه أشبه بحلم سيء ، تريد أن تستيقظ لكن لا تستطيع |
| Santrali aradım, numarasını aldım ve sen uyanmadan önce aradım. | Open Subtitles | طلبت المعلومات، حصلت على هاتفها واتصلت بها قبل أن تستيقظ |
| Tam olarak uyanmasını istediğim aynı yüz değil. | Open Subtitles | ليس بالضبط وجه أردت أن تستيقظ ل. |
| - Dostum, hadi. Uyanmalısın dostum. | Open Subtitles | عليك أن تستيقظ يارفيق ، فلدينا ملجأ |
| Henüz geç değil ama Uyanmalısın. | Open Subtitles | لم يَفُتِ الأوان و لكن عليك أن تستيقظ |
| Bebeğim, oradaysan Uyanmalısın, hemen! | Open Subtitles | إذا كنت بالداخل يجب أن تستيقظ الآن |
| Ve Uyanmalısın. | Open Subtitles | ويجب أن تستيقظ. |
| Ama şimdi Uyanmalısın. | Open Subtitles | لكن يجب أن تستيقظ |
| Haydi uyan, Uyanmalısın. | Open Subtitles | هيا، استيقظ عليك أن تستيقظ |
| Uyanıp da onunla bizzat konuşana kadar geri çekilmelisin. | Open Subtitles | إلى أن تستيقظ وتتحدث إليك شخصيا لذا يجب عليك أن تتراجع |
| - Bu şekilde olmayacaktı. Uyanıp kurtarıcısı olarak beni görmesi gerekiyordu. Tabii onu uyandırmanın bir yolunu bulduğum zaman. | Open Subtitles | كان من المُفترض أن تستيقظ وتراني كمُنقذها عندما أعرف كيف أوقظها بالضبط. |
| Tek yapmanız gereken uyanmak! | Open Subtitles | أنت فقط تحتاج أن تستيقظ عن ذلك سيكون الإختبار |
| Her sabah bir insanla uyanmak ne kadar iğrenç bir şeydi tahmin edemezsin. | Open Subtitles | ليس لديك أي فكرة كيف كان الأمر مثيرا للاشمئزاز أن تستيقظ بجوار بشرية كل صباح. |
| Sen uyanmadan işe giden ve başkalarıyla yatıp kalkınana karışmayan bir eş gibiydi. | Open Subtitles | أنها مثل الزوجه التي تغادر قبل أن تستيقظ ولا تمانع إذا كنت نائم |
| Öyle olsun. Ama sabah, Dino Annemiz uyanmadan yola çıkıyoruz. | Open Subtitles | حسناً، ولكننا سنذهب في الصباح قبل أن تستيقظ الأم الديناصور |
| Willow'un yarın maymun gibi kıllı olarak uyanmasını. | Open Subtitles | و أن تستيقظ " ويلو " غدا مغطاة بشعر قرد |