| Her zaman denerler ama ancak ben izin verirsem işe yarar. | Open Subtitles | حاول طوال الوقت لكن يمكنه فقط أن ينجح إذا سمحت له بذلك |
| Öyleyse hemen işe yarar bir senaryo üzerinde çalışmaya başlasak iyi olacak. | Open Subtitles | حسنأ، من الأفضل علينا أن نبدأ بالخطة أليس كذلك يا جنرال؟ ويجب عليهم أن يكونوا جيدين ، ويجب أن ينجح ذلك |
| Bir şehir veya bölge seviyesinde de işe yarayabilir. Biz, yaklaşık bir ay boyunca vaka sayılarının artıp artmadığını görmek için denenmesini öneriyoruz. | TED | كما يُمكن أن ينجح ذلك على مستوى مدينة أو منطقة كاملة، كما ننصح بتجريبه لفترة شهر مثلاً، ومراقبة الحالات إن ازدادت أم لا. |
| Bu defa işe yaraması gerekiyor. Amfoterisin'e başla. | Open Subtitles | يجب أن ينجح هذه المرة ابدأوا إعطائه الأمفوتيريسن الفظيع |
| Saldırılarının başarılı olmasına izin verip önderlerini ön saflara çekeceğiz. | Open Subtitles | سنجتذب قائدهم إلى المقدمة بأن نسمح لهجومهم أن ينجح. |
| Hey, bunun yürümesini istiyorsan, bana güvenmelisin. | Open Subtitles | اسمعي، إن أردتِ أن ينجح هذا، عليك أن تثقي بي. |
| Burada büyük bir dümen çeviriyoruz. İşe yarasa iyi olur. | Open Subtitles | نحن نشارك بمغامرة حقيقية هنا من الأفضل أن ينجح هذا |
| "Umalımda bu işe yarasın." Sizin sürekli ne sorun var diye... | Open Subtitles | "لنأمل أن ينجح هذا" أنتم أيها الرفاق أشعر وكأنكم تخمنون |
| İşe yaramalı, güvenli olmalı. | TED | فالأمر من المفترض أن ينجح وأن يكون آمنًا. |
| Çaresizce bunun işe yaramasını istedim. | Open Subtitles | لقد أردته أن ينجح بشدّة جميعنا أردنا ذلك |
| Çatal gözde olmadan işe yarayacağını düşünüyor musun? | Open Subtitles | هل ممكن أن ينجح الأمر دون وضع الشوكة في عينه؟ |
| Bu şey yüzde kaç işe yarar? | Open Subtitles | أعطيني نسبة مئوية ما احتمالات أن ينجح هذا الشيء؟ |
| Umarım işe yarar. Yaramaması için sebep yok ama asla bilemezsin. | Open Subtitles | أتمنى من أن ينجح هذا لا أعلم لما يجب ذلك، لكن أنتِ لاتعلمين أبداً |
| Ölüm sessizliği. Çok işe yarar. Başka fikrin var mı? | Open Subtitles | صمت القبور ، هذا يجب أن ينجح جيداً أي أفكارٍ أخرى ؟ |
| O işe yarayabilir, ama kolay olmaz, özellikle eğer gitmek istemezse. | Open Subtitles | ذلك يمكن أن ينجح ، لكنه لن يكون سهلاً ، ِ وخصوصاً اذا كانت لا تريد أن تذهب |
| İki şeritli, iki yönlü yol. İşe yarayabilir. | Open Subtitles | مدخل واحد ، و مخرج واحد من المُمكن أن ينجح ذلِكَ |
| Bu işe yarayabilir. | Open Subtitles | و قد قطعتَ وعداً. يمكن أن ينجح هذا. يمكن ذلك. |
| Eğer Tanrıya inanıyorsan bunun işe yaraması için dua et. | Open Subtitles | إن كنتَ تؤمن بالرب فصلِ لأجل أن ينجح هذا |
| Planın işe yaraması için acele etmemiz lazım. | Open Subtitles | يجب علينا أن نسرع إذا اردنا لهذا أن ينجح |
| Koç, atletlerin başarılı olmasına yardım etmek için muvaffak olmaları gereken her konuda orada olandır. | Open Subtitles | المدرب موجود ليساعد الرياضيين بالنجاح في جميع الطرق التي يجب أن ينجح بها الرياضيين |
| Yürütebilir, sadece yürümesini istiyor muyum bunu bilmiyorum. | Open Subtitles | يمكن أن ينجح الأمر لا أدري فقط إن كنت أريد هذا أن ينجح |
| İşe yarasa iyi olur. | Open Subtitles | اللعنة آه .. يجب أن ينجح هذا الأمر |
| Dua edelim de işe yarasın. | Open Subtitles | أدعو الله أن ينجح هذا |
| Eğer halkım özgür olacaksa bu şey işe yaramalı. | Open Subtitles | يجب على هذا أن ينجح إذا كان على قومي أن يتحرروا |
| Yani tedavi edeceksiniz fakat işe yaramasını ummuyoruz mu diyorsunuz? | Open Subtitles | تقول إذن أنَكَ ستقوم بالمعالجة، لكنّكَ لا تتوقّع أن ينجح الأمر |
| Bunun işe yarayacağını söylemiyorum. İşe yarayabileceğini söylüyorum. | Open Subtitles | أنا لم أقل أنه سينجح، أقول أنه يمكن أن ينجح |