| Evet, benim duyduğum da buydu. lastik patlamadan hemen önce. Haklısın. | Open Subtitles | أجل، هذا ما سمعته أنا مباشرة قبل أن ينفجر إطار السيارة |
| Zarar görmüş bir ciğeri, inik bir lastik kadar rahat yamayabilir. | Open Subtitles | يمكنك أن ترقّع ثقب في الرئة بسهولة بقدر ما ترقع إطار |
| Mevcut bir çerçevesi olan insanlar, ekonomik bir çerçeve, bir mühedislik çerçevesi, yaptklarının mantığının tüm cevabı verdiğini düşünürler. | TED | الناس الذين لديهم إطار عمل موجود إطار عمل اقتصادي ، إطار عمل هندسي، ًــ يشعرون انه بالفعل منطقياً في اجابته |
| Arabamın lastiği patladı. | Open Subtitles | كان عندي بعض المشكل بسيارتي. إطار مثقوب. |
| En iyisinden, üç vitesli, alüminyum çerçeve, gidon kurdelesi ve bir zil. | Open Subtitles | عالية، بثلاث سرعات و إطار من الألومنيوم، و شريط للجادون و جرس |
| Bence doğa bu şekilde resim yapıyor, birer femto kare, fakat tabii ki gözümüz bunu bütünsel bir bileşim olarak görüyor. | TED | اعتقدت أنه بهذه الطريقة ترسم الطبيعة لوحتها إطار فيمتو واحد في كل مرة ولكن بالطبع أعيننا ترى المشهد كمركب متكامل. |
| Babam lastik patladı demişti, ama teyzem de akü bitti demişti. | Open Subtitles | أبي قال أنه إطار فارغ وهي قالت أنها إحتاجت دفعهٌ للبدء |
| - lastik nasıl değiştirilir biliyor musun? - Tabii ki. | Open Subtitles | ـ بالطبع , هل تريدني أن أغيّر إطار سيارتك ؟ |
| Bir lastik al, sonra bir de sopa sokakta döndür dur. | Open Subtitles | أحضري إطار , و بعدها أحضري عصا و اركضي بالشارع بها. |
| Bu portakal ağacını görebiliyorsanız, aslında o bir araba lastiğinin içinde büyüyor, ki bu lastik ters çevirilip dikildi. | TED | إذا كنت تستطيعون رؤية شجرة البرتقال، أنها حقيقة مزروعة في إطار سيارة، تم قلبه وحياكته. |
| Fiziğin çerçevesi oldukça sabittir; ölçtüğümüz bir çok şeyde aynıdır. | TED | لأن إطار عمل الفيزياء ثابت بدرجة ملحوظة فهو نفس الشيء في العديد والعديد من الأشياء التي نقيسها. |
| Böyle bir kural çerçevesi utanç verici, zor bir durumu eğlenceli bir oyuna çevirir. | TED | إطار القوانين هذا حوّل موقفا حرجا وصعبا إلى لعبة ممتعة. |
| Diğer nesnelerin aksine, gözlemcinin referans çerçevesi ne olursa olsun ışığın hızı her zaman sabittir. | TED | فعلى خلاف بقية الأشياء، سرعة الضوء تبقى ثابتة بغض النظر عن إطار المراقب المرجعي. |
| ...yedek lastiği çıkarır. Demek yedek lastik. | Open Subtitles | ـ يجلبون الإطار الأحتياطي ـ إطار إحتياطي |
| Hayır aşkım, eminim başkan da dahil hepimiz ne kadar zeki olduğun konusunda hemfikiriz ama patlak lastiği takman aptalca birşey. | Open Subtitles | كلا يا حبيبي، أظن أننا جميعًا نتفقوبمافي ذلكالرئيس.. بأنك رجل ذكي جدًا لكنك غبيًا في وضع إطار إحتياطي مثقوب. |
| Üzerinde kan lekesi ve yarım parmak izi olan çerçeve parçası buldum. | Open Subtitles | حصلت على إطار الصورة كسر هنا مع أثر الدم إيجابية والطباعة جزئية. |
| Şu anda doğru soruları bulmak ve sormak için güzel bir kavramsal çerçeve oluşturmaya başladık. | TED | ولكن أعتقد لما أننا الآن في بداية إطار فكري عظيم لاستنتاج وطرح الأسئلة الصحيحة. |
| Saniyede 24 kare. | Open Subtitles | والسينما تظهر الحقيقة بمعدّل 24 إطار بالثانية. |
| Ahlaki bir çerçeveye temel olacak şekilde, sayıları nasıl kullanabiliriz? | TED | كيف يمكننا استخدام الأرقام كأساس لوضع إطار أخلاقي ؟ |
| Bunlar fortografini cektigim seyler -- bu tekerlek yigini icinde 45 milyon tekerlek var. | TED | وهذه الاشياء التي صورت كصورة كومة الإطارات هنا فيها 45 مليون إطار. كانت اكبر كومة |
| Bu dünyada oynayacak bir tekerleği bile olmayan çocuklar var. | Open Subtitles | هناك أطفال في العالم لديهم أقل من إطار ليلعبوا به |
| Ayrıca, bir kentte yeni, adil bir sosyal ve ekonomik yapının çerçevesini oluşturabilir. | TED | هذا، في الحقيقة، هو ما يمكن أن يصبح إطار عمل لإيجاد مساواة جديدة اجتماعية واقتصادية في المدينة. |
| Hayatımda ilk defa kendimi bir lastikle özdeşleştiriyorum. | Open Subtitles | هذه المرّة الأولى بحياتي التي أتفهّم فيها شعور إطار. |
| Fakat onu görmeyi reddettin çünkü mükemmel küçük resminde çerçeveli değildi. | Open Subtitles | لكنكِ رفضتِ الإلتفات لها لأنها لم تكن في إطار صورتكِ المثالية |
| Floresan tetkikleri yaptınız mı, çizimlerin altında başka bir resim var mı diye? | Open Subtitles | ماذا عن فحص الفلورسنت، معرفة ما إذا كان هناك إطار اللوحة وراء التوضيح؟ |
| Her kareyi iki kez büyülttüm. | Open Subtitles | كبّرتُ ومكبّر ثانيةً كُلّ إطار. |
| Sadece kenarda, atmaya hazır halde jant kapağıyla duran biri var. | TED | تحتاج شخص يقف جانبا مع غطاء إطار السيارة مستعد للرمي. |