| Elbisesi tam bir paçavra, bir de Şu ayakkabılara bakın. | Open Subtitles | انظر إلى هذه الثياب الرثة و انظر إلى تلك الأحذية. |
| Bebeğini besleyen Şu kadına bir bak pis, iğrenç, bir kafe köşesinde. | Open Subtitles | انظر إلى هذه المرأة التي تطعم طفلها، بهذا اللحم الدهني الرخيص المقرف |
| Tüm Şu betona bak pencerelere bak çalışanlara bak makyaja bak. | Open Subtitles | إنظر إلى تلك القوة لا يزال بإمكانك الوصول إلى هذه الشركات. |
| Şuna bir bak. Onu CNP veri tabınında arattım. | Open Subtitles | انظر إلى هذه راجعته عبر قاعدة بيانات شرطة كولومبيا |
| Şuna bir bak. Vay be! | Open Subtitles | أوه, أنظري إلى هذه الرسمة, مذهلة |
| Tabii ki bu kadar karışıklığın içinde yapılanlar ulvi bir görevdi değil mi? | Open Subtitles | طبعا ،هذا نوع من الحماس أوصلنا إلى هذه الفوضى ، أليس كذالك ؟ |
| O'na karşı o kadar da kayıtsız değilsin . o kadar bunamadım! | Open Subtitles | أنتِ لست متبلدة الشعور تجاه سحره أنا لست كبيرًا إلى هذه الدرجة |
| beni bu güzel yere çağırmanın iyi bir nedeni vardır umarım. | Open Subtitles | رجاءً أخبرني أن هناك سبب جيد لسحبي إلى هذه المؤسسة الساحرة |
| Radyo dalgaları sayesinde onu buraya kadar takip ettik. | Open Subtitles | عبر إستخدام مذياع الإحداثيات، تتبعناه إلى هذه النقطة بالتحديد |
| Bu tuhaf bir iletişim cihazı. Yani, Şu zavallı kadınla konuşamıyorum. | Open Subtitles | هذا حهاز اتصال غرب لا يمكنني التحدث إلى هذه المرأة المسكينة |
| Şu açık gökyüzüne bak kanki! Epeyce sarsıntısız bir uçuş olur. | Open Subtitles | أنظر إلى هذه السماء الصافية يا صديقي سيكون الطيران اليوم جميل |
| Pekala, Şu pencereye bir forklifte ve kamyonete ihtiyacım olacak. | Open Subtitles | حسنا ، أنا بحاجة إلى هذه النافذة رافعة و شاحنة |
| Şu küçük pizzalara bak. Bu, beni kocaman gösteriyor mu? | Open Subtitles | أتظرو إلى هذه البيتزا الصغيره هل هذه تجعلني أبدو ضخماً؟ |
| Evet, ama ben öyle hissetmiyorum. Hey, çocuklar, Şu harekete bir bakın. | Open Subtitles | بالتأكيد، لكن لا أشعر أنّها كذلك، يا رفاق، أنظرا إلى هذه الحركة. |
| Zamanda ileri gidip bu zamana dönseniz ve Şu ana baksanız şöyle dersiniz: | Open Subtitles | إن كان بإمكاننا الانتقال بالزمن للأمام والإلتفات والنظر إلى هذه اللحظة، كنا سنقول، |
| Hey, millet.Şuna bir bakın. | Open Subtitles | يا أصحاب, أنظروا إلى هذه الخردة |
| Üzerinde pul olan mektuplar ve Şuna bir bakın. | Open Subtitles | بل رسائل بطوابع، و انظر إلى هذه |
| Şuna bir bakar mısın hayatım? | Open Subtitles | انظري إلى هذه, هلاّ فعلتِ يا عزيزتي؟ |
| Ah, Zuko. bu kadar dramatik olma. Eminim babam seni orada görmek ister. | Open Subtitles | زوكو لا تكن حساساً إلى هذه الدرجة أنا واثقة أن أبي يرغب بحضورك |
| Jericho yayından kalktığından beri seni bu kadar mutsuz görmedim. | Open Subtitles | لم أرك محبطا إلى هذه الدرجة منذ ألغو برنامج جيريكو |
| Tanrıya yemin ediyorum ki, davada bu kadar mesafe katettiğimi düşünmemin sebebi, | Open Subtitles | أقسم بالرب، السبب الوحيد الذي أعتقد أنني وصلت إلى هذه المرحلة بسببه |
| Söylesene benden o kadar hoşlandığına göre benim için ne yapacaksın? | Open Subtitles | قل لي بما أنني أعجبك إلى هذه الدرجة ماذا ستفعل لأجلي؟ |
| Önce beni bu partiye sürükledin, şimdi de götürmeye mi çalışıyorsun? | Open Subtitles | أولا تجرني إلى هذه الحفلة. والآن تريد أن تجرني خارجا منها؟ |
| Pekala Bob, buraya kadar tamam. | Open Subtitles | حسنا ، استمع يابوب أنا متفق معك تماما إلى هذه النقطه ولكن بعد ذلك تخبرنب أنك قابلت هذا الرجل الانجليزي وصاحب اليخت ؟ |
| o seviyeye gelmek için, bu toplumların tabanında, gerçek talebi oluşturmaya başlamamız gerekiyor. | TED | للوصول إلى هذه المرحلة ، نحتاج أن نبدأ في بناء طلب فعلي حقيقي في هذه المجتمعات على أرض الواقع . |