| Aslında Phileas Evet, Foggi, senin bir mucit olduğunu duydum. | Open Subtitles | اجل انه فيليس، في الحقيقة اذا، فوجي، سَمعتُ أنك مخترعَ |
| Evet, Dr. Falk şeytanın, yani Satan, biliyorsun kendini insanlar yoluyla gösterdiğine inanıyor. | Open Subtitles | اجل ,انه يؤمن ان الشيطان او ابليس تعرف يظهر نفسه من خلال البشر |
| - Evet motor iyi. Bak, bu lastik... | Open Subtitles | اجل انه بخير لقد انصت بالنسبة لهذا الاطار |
| Evet ! Kahve zamanı ! kahve. kahve, kahve, kahve. | Open Subtitles | اجل , انه وقت تناول القهوة القهوة , الفهوة |
| Evet öyle. En iyi şansımız onları geçip bombaya ulaşman. | Open Subtitles | اجل انه كذلك ورهاننا كله يتوقف على ايقافك للقنبلة |
| Evet, bir kaç dakika kalıp, bir martini içiyor ve sonra da gidiyordu. | Open Subtitles | اجل ,انه يبقى لعدة دقائق ياخذ شرابه ومن ثم يرحل |
| Evet, tuvaletini yapıyordur. Hep yaptığı şey. | Open Subtitles | اجل , انه يصرف المستنقع اجل انه يصرف كما يحب |
| Ya, Evet... 14 yaşında, ilgisini çekiyor elbette. | Open Subtitles | حسنا , اجل انه بعمر الرابعة عشر وهذه الاشياء تهتمه |
| Yani, Evet o da biraz rahatsız etti ama üzüldüğüm bu değil. | Open Subtitles | اعني اجل انه يقلقني لكنه ليس مايقلقني الان |
| Evet, reşit olmayan biriyle ilişkiye girmişti, kız 15 yaşındaydı, ama kız sonradan hikayesini değiştirdi ve suçlamalar da düştü. | Open Subtitles | اجل, انه مارس الجنس مع قاصرة- - وكان عمرها 15 عام ولكن حينها غيرت الطفلة اقوالها لذلك فالتهمة سقطت عنه |
| Evet. Çok kavgacı biriydi. | Open Subtitles | اجل انه كان مزعج للتعامل معه انه كان مزعج جدا |
| Evet, öyle fakat bilirsin, hiç bir şey şuan şu tatlıdan daha önemli değil. | Open Subtitles | اجل, انه كذلك, ولكن اتعلمين لاشئ الذ من قطعة من ايا كان هذا لايستطع اصلاح الامر |
| Doğru, Evet. | Open Subtitles | صحيح, اجل, انه يريد مني ان اخبرهم حيال تغليف مطعمه الجديد |
| Evet, söz konusu kumar olduğu zaman biraz titizleşiyor. | Open Subtitles | اجل . انه نوعا ما متعفف من الاشياء المعنوية كالمراهنة |
| Evet o ama bahsetmeye gerek olduğunu sanmıyorum söylediğim gibi hiç bir şey olmadı. | Open Subtitles | اجل انه الشخص نفسه و لكن لا اظن ان علينا ان نذكر شئ عن الامر لا شئ حدث |
| Evet, 1947'de. | Open Subtitles | ـ اجل ,انه بصنع 1947 ـ اجل ,انهما جيدان في السير |
| Evet, aile yadigârı. Aman tanrım. | Open Subtitles | ـ اجل ,انه بصنع 1947 ـ اجل ,انهما جيدان في السير |
| Evet, onlarla çalışmak zorunda olduğuma şaşırıyorum. | Open Subtitles | اجل انه امر مذهل ماذا عليهم استخدام للعمل |
| Evet, Çocuğun sana aptalca şeyler yaptırabilmek için şu tacı kendine özgü kullandığı bir yöntemi var. | Open Subtitles | اجل , انه يستعمل هذا العرش على طريقته حتى يفعل كل تلك الامور الغريبة التي يفعل |
| - Mezun olmadan bu kadar uzağa taşınmak zor olmalı. - Evet, öyle. | Open Subtitles | ـ لا بد ان طردك من المدرسة قبل التخرج كان صعباً للغاية ـ اجل انه كان صعباً |