| Saygısızlık etmek istemem ama oğlunuz dünyanın en büyük şehrinde kayıp.. | Open Subtitles | بكلّ الإحترام المستحق، إبنك مفقود في أحد اكبر المدن في العالم |
| Saygısızlık etmek istemem ama bu işi üstlenmemi benden siz istediğiniz. | Open Subtitles | مع كامل الإحترام يا أدميرال لقد طلبت منى القيام بهذا العمل |
| İyi iş yapmak istiyorsan, saygılı, sorumluluk sahibi ve kurallara uyan birisi olacaksın. | Open Subtitles | العمل الجيد يتمحور حول الإحترام وتحمل المسؤولية والوفاء أنت لا ترمي الوعود فقط |
| Tüm saygımla söylüyorum, Koç. Ben öyle bir hamle yapmazdım. | Open Subtitles | مع كل الإحترام يا مدربي أنا لن أتحرك بهذه الطريقة |
| Elbette değil. Büyükannem Yahudilere karşı saygıdan başka hiçbir şey hissetmezdi. | Open Subtitles | جدتى كانت تكن كل الإحترام للمجتمع اليهودى |
| Berbat bir öz saygım var ve bu telafi etmeme neden oluyor. | Open Subtitles | لدي كثيراً من الإحترام الذاتي لنفسي و ذلك بسبب رغبتي بالتعويض بإفراط |
| Müvekkilim duygusal durumu sebebiyle böyle konuşuyor yani Saygısızlık yok. | Open Subtitles | موكلي يتحدّث من موضع للعاطفة، هو لا يقصد عدم الإحترام. |
| Bana Saygısızlık yapma. | Open Subtitles | لا تظهري عدم الإحترام لي ، هل سمعتي ما قلته ؟ |
| Komik falan değil. Sadece diğer sincaplara Saygısızlık. | Open Subtitles | ليس مضحكاً بل هو عديم الإحترام إلى السنجاب الآخرى |
| Boyutları, meziyetleri, karmakarışık doğaları insanın sabırlı ve saygılı birisi olmasını sağlıyor. | Open Subtitles | حجمهم ، إستقامتهم ، طبيعتهم المعقّدة . يبرز عندهم الإحترام و الصبر |
| İnsanlar diğerlerine saygılı olduğunu gördüğünde, bu saygıyı üstüne alırlar. | TED | يراك الناس كيف تحترم الآخرين فيأخذون هذا الإحترام لآنفسهم. |
| Burada herkesin iş arkadaşlarına karşı saygılı davranmalarını bekliyoruz. | Open Subtitles | نحن نتوقع من كل شخص هنا أن يعامل زميلة بدرجة كبيرة من الإحترام |
| Bütün saygımla, bu onun kararı, sizin değil. | Open Subtitles | مع كل الإحترام هذا القرارُ لها ولَيسَ لك |
| Tüm saygımla efendim, şu anki yönetimde Albay'a pek çok şey borçlu. | Open Subtitles | مع كل الإحترام , الإدارة الحالية تدين بالكثير للكولونيل |
| Bir zamanlar tanıdığım adama saygıdan buraya geldim ben. | Open Subtitles | لقد أتيت إلى هنا من باب الإحترام فحسب، نحو رجل كنت أعرفه يوماً ما. |
| Mahkemeye olan saygım gereği jüri üyelerinin görev ehliyetlerinin sorgulanmasını talep ediyorum. | Open Subtitles | بكُلّ الإحترام المُسْتَحق إلى المحكمةِ... هل لي أن انتقل إلى اجراءات الاسترحام |
| Siz Kusura bakmayın ama ne istediğimi gayet iyi bilirim. | Open Subtitles | مع كل الإحترام, ولكن وجدتُ نفسي أين يجب أن أكون |
| Bana biraz bile saygın olsaydı evden çıkmadan önce bir kez olsun aynaya bakardın. | Open Subtitles | لو كان لديكِ القليل من الإحترام لي كان عليكِ القيام بالتحقق من مظهرك و لو لمرة واحدة |
| Sen ve Dana'nın, saygıya dayanan bir dostluğu vardı. | Open Subtitles | أنت ودانا كان عنده صداقة بنى على الإحترام. |
| saygısız! Senden hoşlandığımı sanıyordum! | Open Subtitles | عديم الإحترام و أنا أعتقدت أننى أهتم لأمرك |
| Bunun size ailenizin ve arkadaşlarınızın saygısını kazandıracağını anlamışsınızdır sanırım. | Open Subtitles | أعتقد ستجد أن هذه الوظيفة توفر لك الإحترام بين عائلتك وأصدقائك |
| Kadının tüm istediği o sersemin kendine biraz saygı göstermesiydi. | Open Subtitles | وكل ما أرادته من ذلك الحقير أن يريها بعض الإحترام |
| Mahkemeye olan bütün saygıma rağmen, efendim bu mahkemede tam da düşünme hakkının yargılandığını düşünüyorum. | Open Subtitles | حسناً ، مع كل الإحترام للمحاكمة يا سيدى أعتقد أن الحق فى التفكير هو شئ كبير فى المحاكمة هنا |
| Seni yatağa üç gün kelepçeli bırakan adam kimse önünde saygıyla eğiliyorum. | Open Subtitles | الذي ترككِ مكبّلة بالأغلال .. في الفراش لثلاثة أيام فله كلّ الإحترام |
| İnsan yaşlandıkça saygınlık kisvesi ve rahatsız edici gerçeklerle yüzleşir. | TED | مع التقدم في السن يأتي الإحترام ومجموعة من الحقائق غير المريحه |
| - Bugün burada, sevgili dostumuza son kez saygımızı sunmak için toplandık. | Open Subtitles | نحن نجتمع هنا اليوم لنقدم فائق الإحترام لفقيدنا الشريف |