Hayır , dostum. Git başka bir boş yer bul. | Open Subtitles | لا يا رجل أذهب و أبحث عن أحد المقاعد الخالية |
Birkaç blok ötedeki boş arsada seni sürünürken görmedim mi acaba? | Open Subtitles | ألم أراكِ تتسللين بتلك الأرض الخالية على بعد مبانٍ من هنا؟ |
Tüm bu boş alanlar içinden kabloların geçtiği alanlardır. | TED | وكل تلك المناطق الخالية عبارة عن مسارات لكل تلك الروابط. |
Olabilir de. Bizim boş odalarda ışıkları açık bırakmamızdan bahsediyorum veya kimse evde yokken klimayı açık bırakmamızdan. | TED | ما أعنيه هو أننا نضيء الغرف الخالية و نترك مكيفات الهواء تعمل و لا أحد في المنزل |
Gümrük vergisiz mallar mağazasına da uğrarım hem. | Open Subtitles | سأحظى بفرصة الذهاب إلى السوق الخالية الضرائب |
Bu önemsiz, tamamen boş gece göğü, gece ürettiğimiz tüm ışığın bir sonucu. | TED | هذه السماء الخالية و غير الملحوظة والخالية تماما، يرجع ذلك بطبيعة الحال إلى الضوء الكلي الذي صنعناه في الليل. |
Ve herhalde boş kamaranda... ..Bn. | Open Subtitles | وسأفترض ان في كابينتك الخالية سيكون هناك رسالة وداع |
boş vaatlerden ve yalan sözlerden bir ruhun var. | Open Subtitles | بعناقاتك الخالية من المشاعر ووعودك الزائفة |
Ekonomi sınıfında koltuklar tek kişiliktir. boş olanlara oturabilirsiniz. | Open Subtitles | المعاعد الفردية هي الوحيدة الخالية إجلسوا في المقاعد التي تجدونها |
Eğer altuzayı bir boş küme olarak alırsak... | Open Subtitles | لو أفترضنا أن الفراغ الجزئي يساوي المجموعة الخالية. |
O boş arsanın altında petrol var, Frank. | Open Subtitles | هناك نفط تحت قطعة الارض الخالية تلك يا فرانك |
Ama geride tüneller bırakmışlardı aylarca yaşadıkları ve çalıştıkları bütün bu boş yerler. | Open Subtitles | لكنّهم تركوا خلفهم هذه الأنفاق, كل هذه المساحات الخالية التي كانوا يعيشون و يعملون فيها لشهور. |
- boş karınca çiftliğine... * Güneşin altında gülümserken * - ...bakakaldığımı hatırlıyorum... * Sıcaklığını hissetmek istiyorum üzerimde * - ...kalan tek karıncayı fark ettim. | Open Subtitles | أتذكّر التحديق في هذه المزرعة الخالية و ملاحظة نملة واحدة أخيرة, |
Burada, Kuzey Atlantik'te kuşların kullanabileceği çok fazla boş kıyı seçeneği vardır. | Open Subtitles | فهنا في شمال الأطلنطي.. تتوفر خيارات كثيرة من السواحل الخالية التي يمكن للطيور استخدامها |
Bu oyuncaklar, dünyanın boş ve ıssız koridorlarında paslanmaya ve çürümeye terkedilerek yeterince acı çektiler. | Open Subtitles | تم إلقائها فى الأزقّة الخلفيّة و الأراض الخالية |
Efendim, burada bir ton boş yatak var. Yapmanız gereken tek şey anahtarı çevirmek. | Open Subtitles | هنالك طن من الأسرة الخالية هنا كل ماعليك فعله هو أن تنقر بإصبعك وينفتح الباب |
Kriz dosyasını tıkla. boş odaların listesini göreceksin. | Open Subtitles | حسناً، ادخلي في ملف الطواريء ستجدين قائمة بالغرف الخالية |
Evet. Ama hâlâ bir kaç yerimiz boş. | Open Subtitles | نعم ، حسناً ، فنحن مازال لدينا بعض الأماكن الخالية |
Duman detektörü doğu kuledeki bu boş odalarda. | Open Subtitles | كاشفات الدخان موجودة في هذه الغرف الخالية من البرج الشرقي |
Gümrük vergisiz mallar, perakende satışın en rezilidir. | Open Subtitles | السوق الخالية الضرائب هي أفشل من يبيع بالمفرد |
Eski günlerdeki gibiydi, değil mi? | Open Subtitles | نعم ، لقد كان ذلك كالأيام الخالية ، أليس كذلك ؟ |