| Önemli olan tek şey onu, Amerika topraklarında suikasta uğramaktan kurtarmak. | Open Subtitles | الوحيد الذي يهم أن نبقيه بأمان من الاغتيال على تراب أمريكي |
| Önemli olan tek şey, seni emanet edeceğim adamın iyi bir adam olması. | Open Subtitles | والشئ الوحيد الذي يهم هو أن يكون الرجل الذي سأسلمك له رجلاً جيداً |
| Bu bizim bilmediğimiz... ve cevabı tek Önemli olan soruydu. | Open Subtitles | ما لم نعلمه كان الاجابة على السؤال الوحيد الذي يهم |
| 30 dakika 60 dakika... Ne fark eder ki? | Open Subtitles | ثلاثون دقيقة , 60 دقيقة ما الذي يهم ؟ |
| Benim için Mühim olan, masum birinin cezaevine atılmasını görmek olurdu. | Open Subtitles | الذي يهم بالنسبة لي الا اري رجل برئ يذهب الي السجن |
| İşler o noktaya geldiğinde Önemli olan benim ne düşündüğüm. | Open Subtitles | انه بداخلي الذي يهم ليس هو , عندما اشتد الأمر |
| Artık Önemli olan tek şey, önündeki savaşta mücadele etmek. | Open Subtitles | الشئ الوحيد الذي يهم الآن هو خوض الحرب التي أمامك |
| çünkü o zamanlar her şey rekabet ve saldırganlıkla ilgiliydi, yani bu pek de mantıklı gelmiyordu. Önemli olan şey kazanıp kaybetmek. | TED | لأنه آنذاك كان كل شيء يتعلق بالتنافس والعدوانية، ولم يكن ذلك من المنطقي. الأمر الوحيد الذي يهم هو إما أن تفوز أو تخسر. |
| Önemli olan tek şey iyi bir hikaye yaratmanız... | TED | الشيء الوحيد الذي يهم هو أنك من تصنع القصة الجيدة. |
| Ve son bir ipucu, bu da çok önemli: Önemli olan tek şeyin hayallerinizin kendisi olduğuna inanın. | TED | وهناك نصيحة أخرى و هي مهمة حقاً: و هي : آمن أن الشيء الوحيد الذي يهم هي الأحلام ذاتها. |
| Önemli olan tek şey bu. | Open Subtitles | و لكن هدفنا هو نفسه و هذا هو الشيء الوحيد الذي يهم |
| Önemli olan Bourg'un, Garrett'ı tanıdığını bana itiraf etmiş olması. | Open Subtitles | الذي يهم أن بورغ اعترف لي أنه يعرف غاريت |
| Şimdi Önemli olan, düşmanı bulup yoketmek için yeteneklerinizi geliştirmek. | Open Subtitles | الذي يهم الآن هو أن تكتشف قدرتك على وجود و تدمير العدو |
| Adınızın ne olduğu önemli değil Önemli olan burada ne yaptığınız. | Open Subtitles | لا يهم ماذا نسميك الذي يهم هو ماذا تفعل هنا |
| Önemli olan tek cesaret seni bir yerden başka bir yere götürecek olandır. | Open Subtitles | حسنا، الشجاعة الوحيد الذي يهم هو من النوع الذي يحصل لك من لحظة واحدة إلى أخرى. |
| Bunu nasıl bildiğim önemsiz. Bence Önemli olan şey onun sayesinde özel bir bağ kurduk. | Open Subtitles | الذي يهم هو أننا شكلنا فريق خاص بسبب ذلك |
| Her şeyi mahvetsem de, Önemli olan tek şey bu. | Open Subtitles | حتى لو كنت المسمار جميع الأشياء الأخرى، أن هو الذي يهم. |
| Ve Yönetim'in kitabında Önemli olan tek şey bu. | Open Subtitles | وحسب قانون الإدارة، ذلك الشيء الوحيد الذي يهم. |
| Ne fark eder ki? | Open Subtitles | ما الذي يهم في هذا الامر ؟ |
| Mühim olan tek mesele bu. | Open Subtitles | السؤال الوحيد الذي يهم هو التالي |
| önemi olan tek şey, benim sesim ve ayağınızın altındaki kum. | Open Subtitles | الشيء الوحيد الذي يهم هو صدى صوتي والرمال تحت قدميك |
| Nerede olduğumun ne önemi var ki? Geri döndüm ve yapacak işlerim var. | Open Subtitles | ما الذي يهم أين كنت لقد عدت و لدي عمل |