| Kama Sutra kitabı rafta. Belki değişik bir şeyler denersiniz. | Open Subtitles | هناك كتاب الكماسوترا على الرف في حال قررتم ممارسة الجنس |
| Çanta ve cüzdanı hala rafta duruyordu. 80 papel falan. | Open Subtitles | هنالك مبلغ من المال كان علي الرف حوالي ثمانين دولاراً |
| Özellikle ailenin ve arkadaşlarının resimleriyle dolu olan rafa bayıldım. | Open Subtitles | أنا أحب أن يمتلىء هذا الرف بصور أصدقائى و عائلتى |
| Fakat gerçek hikâye, kapağı bir kitaba sardığınız ve rafa koyduğunuzda başlıyor. | TED | ولكن القصة الحقيقية تبدأ عندما تلفها حول كتاب ووضعه على الرف. |
| Öncelikle koridorumuza gider ve daha fazla raf alanı kaplarız. | Open Subtitles | في الأول بتيجو الممر بتاعنا وبتاخدوا مساحة أكتر من الرف |
| Şu rafın arkasında bir pencere var ama asla oraya ulaşamazsınız. | Open Subtitles | هنالك نافذةٌ بخلف هذا الرف ولكنكم لن تتمكنو من الخروج منها |
| Burada, raftan şimdi aldığım... ...bir Homo Erectus un kafatası var. | TED | وها هي جمجمة الإنسان المنتصب القامة، والتي أخذتها من ذلك الرف. |
| Şu an senin depoya gitmeni ve en üst raftaki büyük valizleri biliyorsun, değil mi? | Open Subtitles | الآن ، إننى أريدك أن تذهب إلى المخزن هل تعرف حقائب السفر الكبيرة التى توجد على الرف ؟ |
| * Eğer sadece tozlu bir plak olsaydım rafta * | Open Subtitles | ? اذا كنت مسجلا قديم , تضغينه فوق الرف? ? |
| rafta eline gelen ilk şeyi kaptığın gibi adamın kafasına vurdun. | Open Subtitles | قمت بسحب شيئاً من على الرف و قمتِ بضربه على الرأس. |
| Neyse, ofiste buna baktım, her zaman olduğu gibi rafta duruyordu, ve neden hiç açmadığımı düşündüm. | TED | والآن ، وكنت أبحث في هذا ، كان في مكتبي ، كما هو الحال دائما على الرف ، وكنت أفكر ، لماذا لم أقم بفتحه؟ |
| Birçoğu yok oluyor, ister inanın ister inanmayın ya da basitçe rafa kaldırılıyorlar, göz önünden ve hafızamızdan. | TED | يتم التخلص من العديد منها، صدق أولا تصدق، أو يتم وضعها ببساطة على الرف بعيدة عن الأنظار وعن العقول. |
| İthal çantaları yukarı rafa koyuyorum. Sizin istediğiniz gibi, değil mi? | Open Subtitles | سوف أضع كل الحقائب المستوردة فوق الرف ، أهذا ما تريده ؟ |
| rafa falan koymayacak mısın? | Open Subtitles | كنت لا ستعمل وضعها على الرف الخاص بك أو أي شيء؟ |
| Ben dışarıdayken mutfaktaki raf devrilmiş. | Open Subtitles | لقد وقع الرف الموجود بالمطبخ عندما كنت بالخارج |
| - Üst raf, solda mıydı sağda mı? | Open Subtitles | هل قلتَ الرف العلوي الذي على اليسار أم اليمين ؟ |
| FireBall Jawbreaker, 6. koridorun sonundaki rafın en alt kısmında. | Open Subtitles | اجل, الحلوى القاسية في الرف السفلي في نهاية الممر السادس |
| Bu raftan aşağı atlayacağım ve sonunda kendim olacağım Tekrar insan olmak için bekleyemeyeceğim | Open Subtitles | سوف اقفز من على ذلك الرف و يصبح لي جناحان |
| Sanırım sağ tarafta... rafı açıp kapatan bir zımbırtı olacak. | Open Subtitles | أعتقد أن هناك أداة معدنية بالجانب الأيمن تساعد الرف على الانزلاق إلى الخارج ثم الأسفل. |
| Kitaplarımız başlıklarına ve yazarlarına göre sıralanır ve raflara dizilirdi. | Open Subtitles | يتم وضع كتبنا على الرف مع فهرس بأسماء العناوين والمؤلفين. |
| Bir şey daha; depodaki dolabın en üst rafında küçük bir para kasası var. | Open Subtitles | وشيء آخر هناك مبلغ في الرف العلوي للمخزن |
| Onu kurtarmak yerine, raflarda durmalarını mı isterdin? | Open Subtitles | ستدعها موضوعة على الرف بدلا من إنقاذ حياتها؟ |
| şöminenin üzerinden, bazı gümüşlerimi alıp, dengeyi düzenledim. | Open Subtitles | أخذ بعض من فضياتي من على الرف. إنها غير متناسقة |
| Şu dolapta, üst çekmecede üzeri etiketsiz küçük mavi bir ilaç şişesi var. | Open Subtitles | ابحثي في الخزانة ، في الرف العلوي هناك زجاجة زرقاء صغيرة بدون ملصق |
| Hardalların en üst rafına yetişemiyorum da. | Open Subtitles | لا أستطيع الوصول لآخر الرف في قسم الخردل |
| Bana söylenene göre, kendisine yasadışı olarak işkence edenler, ellerindeki ve ayaklarındaki sinirler parçalanana kadar, onu askıda germişler. | Open Subtitles | لقد أبلغوني ان اولئك الذين عذبوها بشكل غير قانوني, قد قاموا بشدها على الرف حتى خلعت السلاسل ذراعيها و ساقيها |
| Sonra hatırladım ki, bahsi geçen kaliteli şarapları şu şarap rafından çaldım. | Open Subtitles | ثم تذكرت ان ذلك النبيذ قد سرقته من هذا الرف |