| Bu işte çok iyisin, tatlım. Annen seni çok iyi eğitmiş. | Open Subtitles | انت بارعة في هذا عزيزتي والدتك قد علمتك جيداً |
| Hangi fiyattan olursa olsun, hiç bir reklam, zekice hazırlanmış pazarlama kampanyası bu kadar fazla iyi niyet yaratamaz veya üretemezdi. | TED | ولا يوجد أي كم من الدعايا أو حملة تسويقية بارعة مهما كانت تكاليفها تستطيع أن تنتج تلك الإرادة القوية بهذا الشكل |
| Telefon seksinde iyi olmak iyi bir avukat olmaya benzer. | Open Subtitles | أن تكوني بارعة في الحب عبر الهاتف مثل المحامي البارع |
| Bu konuda beni hatırlamıyorsun. Ama kendime dikkat etmede baya iyiyim. | Open Subtitles | قد لا تتذكر هذا الشيء عنّي لكني بارعة في الإعتناء بنفسي |
| Annem bir şeyler almada iyidir ama iş satmaya gelince hiç iyi değildir. | Open Subtitles | كانت أمّي بارعة في شراء الأغراض و لكنها فاشلة في بيعها |
| Kargalar gibi diğer yaratıklar belirli bir konuda çok iyi değiller ama diğer ortamların yasalarını öğrenmede aşırı derecede iyiler. | TED | بينما مخلوقات أخرى، كالغربان، لا تبرع في أمر بعينه، ولكنها بارعة للغاية في تعلم واستكشاف القوانين في بيئات مختلفة. |
| Evet, sizin medyum olduğunuzu ve harika olduğunuzu söyledi. Sizi görmüş. | Open Subtitles | اخبرتني إنكِ تعملين كوسيط روحي وأنتِ بارعة بهذا، عندما إلتقت بكِ |
| Kusura bakma ama poker suratında pek başarılı sayılmazsın. Hayrola? | Open Subtitles | آسفة، لكن لست بارعة في عدم إظهار مشاعرك، ما الأمر ؟ |
| Sen isimler konusunda iyisin, beğendiğin isimler neler? | Open Subtitles | أنتِ بارعة في إختيار الأسماء، أي الأسماء تفضلين؟ |
| Ne kadar iyisin görmek istedim. Umarım birlikte çalışabiliriz. | Open Subtitles | اريد أن أرى كم انت بارعة اتمنى أن نعمل معا |
| Çuvaldaki kedi olana kadar iyisin. | Open Subtitles | وهذا أمر مؤسف للغاية اذ أنك ، ديلان بارعة فى الفراش |
| Ama o konuda da pek iyi degilim. Dogru degil bu. | Open Subtitles | ـ لكني لست بارعة في ذلك أيضاً ـ هذا ليس صحيحاً |
| Unut gitsin. Sadece aptal bir lisanstı. Zaten, bunda iyi değildim. | Open Subtitles | أنسّ ذلك, إنها رخصة سخيفة و أنا لست بارعة في ذلك |
| - Mantık. Onun iyi bir yazar olarak görmediğini biliyor. | Open Subtitles | إنّه المنطق، هي تعلم أنّكِ لا تعتقدين أنّها روائية بارعة. |
| Ve incelikli Samurai kılıcı sanatında yetenekliden de iyiyim. | Open Subtitles | كما أنني أكثر من بارعة فى الفن الرفيع لإستخدام سيف الساموراي |
| O çok iyidir, Teğmen. Ona bir şans vermelisin. | Open Subtitles | إنّها بارعة أيّتها الملازم عليكِ منحها فرصة |
| Juliette alabildi, çok iyi bir pazarlık kabiliyeti var. | Open Subtitles | وجدته جولييت. انها رائعة. إنها بارعة في شراء الأشياء بأقل الأسعار |
| harika bir aşçı olmaya başladı. Yani her şeyimle o ilgileniyor. | Open Subtitles | لقد أصبحت طاهية بارعة لذا ستقوم بكل شيء لي |
| Ve matematikte de ancak inandığım şeylerden vazgeçerek başarılı olabildim. | Open Subtitles | ولقد أصبحت بارعة في الرياضيات حقاً ولكن عن طريق التخلي عن مبادئي |
| İsimlerle yüzler konusunda çok iyiyimdir. Bir zamanlar mesleğimdi bu. | Open Subtitles | أنا بارعة في تذكّر الأسماء والوجوه فقد كان هذا عملي |
| Geçen akşamki numaran çok iyiydi. | Open Subtitles | كانت حيلة بارعة تلك التي فعلتها في تلك الليلة |
| Biraz bir satranç taşına benziyor- mükemmel şekilde işliyor. | TED | ان الامر يبدو وكأنه لعبة شطرنج كبيرة وهي تعمل بصورة بارعة الذكاء |
| Aranızda hiçbir sorun yokmuş gibi davranma konusunda oldukça iyiydin. | Open Subtitles | وكنتِ بارعة للغاية في التظاهر، بحيث لا يمكن لأحد أنّ يخمّن أنّ هنالك شيء، |
| Her zaman bu işte iyiydim, ses taklit etmede, insan taklit etmede. | Open Subtitles | لطالما كنت بارعة في تقليد الأصوات والناس |
| Konuştuk. İlk kez bir kadınla sadece konuştum. Çok güzel. | Open Subtitles | لقد تحدثنا، لم أتحدث مع إمرأة من قبل، إنها بارعة |
| Örneğin bir pil arayıp da bulamadığım zaman, zeki bir biçimde bana pilin yerini göstersin. | TED | و عندما , على سبيل المثال , عندما ابحث عن البطارية التي لا استطيع ايجادها بطريقة بارعة , سوف يريني اين هي هذ البطارية |