| Size, beni döven bir adamla yaşamaya devam edecek dünyadaki son kişi olduğumu kendim söylerdim; fakat Aslında yaşımdan dolayı tipik bir kurbandım. | TED | كنت أقول لنفسي أنا آخر انسانة على وجه الأرض اللتي يمكن أن تبقى مع رجل يضربها. لكن بالواقع كنت ضحية نمطية بسبب عمري. |
| Aslında ben Britanya'dan geliyorum, fakat Maldivler'de yaşamaya başlayalı 26 yıl oldu. | TED | بالواقع أنا من بريطانيا, لكنني مازلتُ أعيش في المالديف منذ 26 سنة. |
| Aslında bu tarafta oturmayı yeğlerim, bu kulağımla pekiyi duyamıyorum. | Open Subtitles | بالواقع أفضّل الجلوس هنا، لا أسمع جيداً عبر هذه الأذن |
| Hoşuma bile gitti. Hatta flörtüne buradan bile devam edebilirsin. | Open Subtitles | أنا أحب المغازلة, بالواقع تستطيع أن تقوم بهذا هنا قليلا |
| Seni kucağımda taşımamı istiyorsan, gerçekten bu benim için hediye sayılmaz. | Open Subtitles | . لكم إذا أردتني أن أحملك قليلاً فهذه ليست هديتي بالواقع |
| Aslında o benim üvey kardeşim ve Josh'ın burada olmaması gerekiyordu sanırım. | Open Subtitles | بالواقع نحن اشقاء وجوش لم يكن من المفترض ان يكون هنا الان. |
| Aslında hayır. Eskiden konuşuyorduk ama bu işleri daha zor yapıyordu. | Open Subtitles | نعم,بالواقع ليس بعد كنا نعتاد على ذلك,ولكنه جعل كل شئ اصعب |
| Hiç kimse kesin olarak Grump'ların Aslında neye benzediğini söyleyemez. | Open Subtitles | لا أحد يستطيع القول بيقين .ما هو شكل الكرامبز بالواقع |
| Aslında Bay Reyes "ölüm"ünüz esnasında 150 milyon dolardan fazla bir paraya sahiptiniz. | Open Subtitles | بالواقع ياسيد رايز كنت تساوي ثروة تعادل أكثر من 150 مليون دولار وقت.. |
| Aslında, bende gelsem iyi olur. tabi yardıma ihtiyacın varsa. | Open Subtitles | بالواقع, عليّ المغادرة أيضاً إلا إذا ما أردتِ بعض المساعدة. |
| Aslında düşünüyordum da yeni bir Kurul ya da başka bir Şey kurmalıyız. | Open Subtitles | حسناً , بالواقع كنت افكر نحتاج لمجلس جديد أو شيئاً من هذا القبيل |
| Bazı yasal sorunların olabileceğini düşünüyordum ama Aslında varisimi seçme hakkına sahibim. | Open Subtitles | لقد ظننت بأنه سيكون مخالفة لكنني بالواقع قابل لإختيار الشخص التالي لي |
| Aslında, bir dakikan varsa seninle bir konu hakkında konuşmam gerek. | Open Subtitles | بالواقع هناك شيء أريد أن أحدثك به إن كنت تملك لحظة |
| Aslında iyi arkadaş oluyoruz ve tekrar okula dönmemi gerçekten destekliyor. | Open Subtitles | نحن بالواقع اصدقاء رائعين وكان داعم جيد لي با العودة للداراسة |
| Aslında, dostum, elimde senin için ayarlayabileceğim bazı işler var. | Open Subtitles | بالواقع يا صاح لدي بعض الآعمال بوسعي تكليفك ببعض الآعمال |
| Aslında aptal oyunlarıma dahil olmayacaksın çünkü artık bir adam değilsin. | Open Subtitles | بالواقع لن تشارك بألعابي الغبية بعد الآن لأنك لم تعد رجلا |
| Aslında bu akşam dışarı çıkacağım ve geç vakte kadar gelmeyeceğim. | Open Subtitles | وإنني بالواقع سوف أخرج الليلة ولن أعود إلاّ في وقت متأخر |
| Hatta dediğine göre onu ilk defa bu kadar mutlu görmüş. | Open Subtitles | أتعلمين بالواقع وفقاً لها بأنه كان أسعد مره قد تراهُ فيها |
| Aslına bakarsan daha haberi yok. Haberi o gittikten sonra aldım. | Open Subtitles | بالواقع , هو لا يعلم فقد حصلت على الخبر بعدما خرج |
| Şey, Bayan Benes karikatürler örümcek ağı gibidir ve örümcek ağı teşhir edilmemelidir. | Open Subtitles | بالواقع يا آنسة بينيس، الكاريكاتير مثل النسيج الرقيق ولا يجب تشريح النسيج الرقيق. |
| - O öldüğünde ben Gerçek hayattan koptum, çok küçüktüm ve travma geçirdim | Open Subtitles | أنني فقدت الارتباط بالواقع عندما هي ماتت وأنني كنتُ صغيرًا جدًا و مُنصدِمًا |
| Bunu, bugünün silikon teknolojisinin gerçekte bir aşırılıklar kültürü olduğunu düşündüğümüz için yapıyoruz. | TED | ونحن نقوم بهذا لأننا بالواقع نؤمن بأن تقنية السيليكون اليوم معظمها حول الثقافة زائدة |
| doğrusu, azınlıkları o kadar seviyorum ki California'ya taşınıp, azınlık olmayı düşünüyorum. | Open Subtitles | بالواقع,احب الاقليات كثيرا , حتى اني افكر ان اجعل كاليفورنيا لتصبح اقليه |
| Sanal gerçeklik benim için alışılmadık bir yerde başladı. | TED | بدأت علاقتي بالواقع الإفتراضي بشكل غير متوقع. |
| Kafanızı karıştırıp, sizin gerçekle bağınızı koparmak istiyorlar. | Open Subtitles | يريدون أن يفقدونك الاستقرار يضعفون أحساسك بالواقع |
| Klasik ekonomi ile ilgili sorunlardan biri de tamamen gerçeklikle dolu olmasıdır. | TED | و أنا أعتقد ان احدى المشكلات المتعلقة بالاقتصاديات التقليدية هو بالطبع الانشغال بالواقع |
| Cift atomlu yapilar, radyolarya, Simdi goremedigimiz ama yapabildigimiz seyler -- bunlar, yeniden, yeryuzunden geliyor. Bunlar gorunurde hicbirseyden meydana gelmis. | TED | الأشياء التي لم نكن نراها ولكن أصبحنا قادرين على عملها الآن ومجدداً تم حفرها وهي بالواقع مصنوعة من لا شيء |