| Tüm yapmam gereken çocukları yedirip içirmek bezlerini değiştirmekti ve her şey Tamam. | TED | ظننت أن كل ما علىَ فعله هو إطعامهم، تغيير الحفاض، وسيكونوا بخير هكذا. |
| Seni odana göndereceğiz. Biraz süt ve kurabiye, her şey yoluna girecek. | Open Subtitles | سنعود بك الى غرفتك ، مع قليل من الحليب والحلوى ستكون بخير |
| Evet, iyiyiz. Pedallarda hafif bir titreme var, ama iyiyiz. | Open Subtitles | لا، نحن بخير حصل إهتزاز طفيف في الدواسات، لكننا بخير |
| Eğer Dedektif Curran'ın bir itirazı yoksa Dr. Garner'ın kalmasında sorun yok. | Open Subtitles | هو بخير إذا الدّكتور غارنر يجلس في إذا مخبر كيران لا يعترض |
| - ...sallayıp yerine koymuş gibi hissediyorum. - Yani iyisin. | Open Subtitles | ثم تلاعب به قليلا و أعاده لى إذا أنت بخير |
| İyi misin? İyiyim, iyi. Anne, beni soran birileri oldu mu? | Open Subtitles | أنا بخير، بخير يا أمي، هل كان أحداً يسأل عني ؟ |
| Umarım, her neredeyse iyidir ve yeni arkadaşları vardır. Geceleri uyumakta zorlanıyorum. | Open Subtitles | وأمل أينما يكون أن يكون بخير و أن يكون له أصدقاء جدد |
| Eller havada dışarı çıkarsanız bir şey olmaz! Bu son şansınız! | Open Subtitles | إخرجوا و أيديكم لفوق و ستكونوا بخير , هذه فرصتكم الأخيرة |
| Davranışlarına dikkat et. Yapman gereken tek şey bu. Böylece iyi geçiniriz. | Open Subtitles | فقط أحسن تصرفاتك , هذا كل ما عليك فعله , وستكون بخير |
| Sana bir şey olmaz. Gizli bir yerde tatil yapacaksın. | Open Subtitles | ستكون بخير ستأخذ عطلة طويلة و لن يعلم أحد أين |
| - Monk, seni taşımayacağım. - Tamam. Burada kalacağım, böyle iyiyim. | Open Subtitles | ـ مونك لن احملك ـ حسنا سابقى فوق انا بخير هنا |
| Tamam artık, Clark. Bay White ile bundan sonra ben ilgileneceğim. | Open Subtitles | كل شئ سيكون بخير كلارك سوف أهتم بالسيد وايت من هنا |
| - Çuf çuf tren geliyor. - Tamam bebecik, Tamam. | Open Subtitles | ها قد اتى قطار التشوتشو انت بخير عزيزي لا تخف |
| Her şey yoluna girecek hayatım. Her ne görüyorsan, bil ki gerçek değil. | Open Subtitles | الأمور ستكون بخير يا حلوتي أيّا كان هذا فهو ليس حقيقياً أتتذكرين ؟ |
| -Küçük boksör biraz sarsılmış... ama her şey yoluna girecek. | Open Subtitles | شكراً يا صاح إنها مصدومة بعض الشيئ ولكنها ستكون بخير |
| Hayır, efendim, biz iyiyiz. Goa'uld ve Simmons dışında, tabii. | Open Subtitles | لا يا سيدي، نحن جميعاً بخير ماعدا الجواؤلد وسيمونز بالطبع |
| Biz iyiyiz,ama, lanet olsun, bizi parçalara ayırmadan çek herifi üzerimizden.! | Open Subtitles | نحن بخير لكن اللعنة اقضوا عليه قبل أن يُمزّقُنا إرباً إرباً |
| Kafasında şişlik olması sorun değil. Çocukların kafasında hep şişlik vardır. | Open Subtitles | انه بخير انه اصيب فى راسه الاطفال يصابوا فى راسهم دائما |
| "Kızınızla yatan adam benim" demediğin sürece herhangi bir sorun çıkmaz. | Open Subtitles | فقط ابقى بعيدا عن انك الرجل الذى تعاشر ابنته وستكون بخير |
| - İyiyiz. - O iyi. Biz iyiyiz, sen iyisin. | Open Subtitles | ــ نحن بخير ــ هو بخير, نحن بخير, هو بخير |
| Belki de geçen defa seni son kez gördüğümü düşünmüştüm. İyi misin? | Open Subtitles | إعتقدت أنك لن تأتي مجدداً منذ آخر مرة هل أنت بخير ؟ |
| Belki o iyidir, ahbap. Belki de 911'i aramalıyız ya da-- | Open Subtitles | ربما كانت بخير يا صديقي ..ربما علينا الاتصال بالرقم 911 أو |
| Ben de senin yaşındaydım bir zamanlar. güvende olmana sevindim. | Open Subtitles | انا كنت مثلك يوما ما انا فقط سعيد لانكي بخير |
| Alison çok iyi durumda, çocuklar iyiler. | Open Subtitles | أليسون في حالة ممتازة و الأطفال بخير أنا في مستوى الأمن الخامس |
| Yerel bir hastaneye nakledildi ama neyse ki taburcu edildi ve durumu iyileşecek. | Open Subtitles | هي نقلت إلى مستشفى محلية لكن لحسن الحظ هي خرجت و ستكون بخير |
| Anlayacağınız, fena değil demekle olan şu: aslında bu çok dâhice bir şey. | TED | ولكن، هذا هو الاتفاق الذي يخبر أنك بخير: يعتبر عبقريا في الحقيقة. |
| Çok saçma davrandım, biliyorum, ama şimdi iyiyim, doğru söylüyorum. | Open Subtitles | ذلك كان خاطئ مني؛ أعرف؛ لكن أنا بخير الآن؛ بأمانة |