| Faturaları ödüyorum. Seninle ilgileniyorum. - Evet ama ben ne yapıyorum? | Open Subtitles | انا وضعت السطح فوق راسك وادفع الفواتير , واهتم بكي |
| Seninle zaten temasa geçmiş değil dimi? Size söylemez miyim sanıyorsun? | Open Subtitles | كوني جاهزة عندما يتصل بكي اعتقد اني اخبرتك |
| Eğer geçekten Senden hoşlanan varsa, Seninle gerçekten tanışır. | Open Subtitles | اذا كان هناك احد معجب بكي فسوف يلقاكي في الواقع. |
| Biliyor musun, bana emirler yağdırmadığın zamanlarda Senden hoşlanıyor gibiyim. Bu çok tatlı. | Open Subtitles | اتعلمين ، بدت أعجب بكي عندما لا تتأمرين علي هذا جميل جدا |
| Bucky ve Moholy gibi radikal tasarımcıların cesareti ve hevesi beni tasarıma çekti. | TED | والآن، كانت شجاعة وحيوية المصممين المتمردين مثل بكي وماهولي التي دفعتني للتصميم. |
| Sıradaki Bucky Stillwater 4 milyon dolarlık sigorta parasını yemekle suçlu. | Open Subtitles | التالي : بكي ستيل ووتر مذنب باختلاس 4 ملايين دولار من أموال التأمين الاجتماعي |
| Bugünkü kazadan sonra oğlunuz en son ne zaman ağladı? | Open Subtitles | . قبل وُقوع حادثة اليوم . متي آخر مرة بكي بها طفلك ؟ |
| Bu kadar zaman sonra Seninle tanışmak çok hoş. | Open Subtitles | ياله من أمر لطيف أن ألتقي بكي بعد كل هذه المده الطويله |
| Becky Fuller gerilimin en büyük erdem olduğunu söylemişti, ve o haklıydı. | TED | قال بكي فولر "التوتر هو السلامة الكبرى" وقد كان على حق. |
| Güvenlik subayı yürütüyor. Merak etme, olayın Seninle bir bağlantısı yok. | Open Subtitles | قائدة القوات تجريه , لاتقلقي لايوجد اي صلة بكي |
| Tamam, her şeyi bilemem, ama bence annen sadece kendin olduğun için Seninle gurur duyardı. | Open Subtitles | حسناً أنا لا أعرف كل شيء. لكني أعتقد ان أمك ستفخر بكي لمجرد كونك أنت. |
| Sorun yok, tamam? Seninle ilgili bir şey yok. | Open Subtitles | الامر بخير , حسنا ليس لاي الامر علاقة بكي |
| Seninle iletişime geçebilmem için bir yol olmalı bilirsin, profesyonel nedenlerden dolayı eğer bir daha yardıma ihtiyacımız olursa diye. | Open Subtitles | و يجب أن أحصل على وسيلة جيدة للاتصال بكي, كما تعلمين, لأسباب إحترافية, في حال أردنا المساعدة مستقبلياً. |
| Seninle bir ilgisi yok.Yani sen oldukça iyi görünüyorsun. | Open Subtitles | لا علاقة لذلك بكي. اعنى, انت فى هيئة جيد. |
| Senden hoşlanıyorum ve bu para meselesi biraz garip. | Open Subtitles | أنا معجب بكي و بخصوص المال اعتقد أن الأمر غريب |
| Bunu söylemem lazım ama Senden gerçekten hoşlanıyorum. | Open Subtitles | أنا أعرف أنه لايجدر بي قول هذا ولكنني معجبٌ بكي كثيراً |
| Konuştuğumuz için, Senden şüphelenmeye başladılar. | Open Subtitles | كاليندا ،انهم بدئو يشتبهون بكي لأننا نتحدث |
| Para hiç bulunamadı ki bu yüzden Bucky, ceza sisteminde en fazla arkadaşa sahip mahkum. | Open Subtitles | ولم يتم استعادة ذلك المال إلى الآن لهذا أصدقاء بكي كُثُر وأعداؤه أيضاً أكثر من أي مخالف للأنظمة |
| - Bucky. ...vergi mükelleflerinin online olarak iadelerini göndermeye ve iade paralarını online olarak almalarına izin veren bir şirkette. | Open Subtitles | بكي وهي شركة تتيح لدافعي الضرائب أن يسلموا تقاريرهم الضريبية عبر الانترنت وأن يتلقوا مستردّاتهم عبر الانترنت |
| kabul edildi, Bucky. | Open Subtitles | أنكم تتكلمون كما تريدون في محكمتي، ولكن مقبول يا بكي |
| Çok fazla ses vardı. Çok ağladı. | Open Subtitles | . كان هنالك الكثير من الضجيج . و قد بكي كثيراً |
| Affedersiniz. Dondurma Evi'ne hoş geldiniz. | Open Subtitles | أنا أسف مرحبا بكي في محل المثلجات اهلا ,جريج |
| Vallahi Becky, çok güzel uyum sağlıyorsun. | Open Subtitles | حسنا يا بكي , أنتي تستوعبين بشكل جميل |
| Öfke nöbeti geçiriyordu ama ben ütü yapmakla meşguldüm, sonra da... | Open Subtitles | كان يحظي بنوبة غضب، وأنا كنت مشغولة بكي الملابس |
| ve tiyatroma hoşgeldin. Yolculuk iyimiydi. | Open Subtitles | ومرحبا بكي في مسرحي هل كان الطيران لطيف بالنسبة لك ؟ |