| Bu ilacı kendin de aldın, ve bunu saklıyorsun, öyle mi? | Open Subtitles | أنت تأخذ هذا الدواء بنفسك وتريد أن تخبئ هذا |
| Saçıma yiyecek saklıyorsun. Diş fırçalamayı ön sevişme sayıyorsun. | Open Subtitles | تخبئ الطعام في شعري، تظن أن غسل أسنانك مداعبة قبل الجنس |
| Söyle, bu muazzam servetini nerede saklıyorsun? | Open Subtitles | أخبرنى , أين تخبئ مثل هذه الثروة الرائعة ؟ |
| Peki, madem buradasın annenin mücevherlerini nerede sakladığını göster bana. | Open Subtitles | حسنًا، الآن ها أنتِ هنا، أريني أين تخبئ والدتكِ مجوهراتها. |
| Tıpkı şu diğer adam gibi. Bize kızı nerede sakladığını söyle. | Open Subtitles | ستنسى أمرك كالرجل الأخر أخبرنا أين تخبئ الفتاة |
| Yakalandığı konusundaki kendi endişesini sanki benim için endişeleniyormuş gibi davranarak gizliyor. | Open Subtitles | إنها تخبئ قلقها بشأن أن يكشف أمرها بتصرفها وكأنها قلقة بشأني |
| - Biri almış. - Ray, paranı ayakkabı kutusunda mı saklıyordun? | Open Subtitles | أحداً ما أخذها راي , انت تخبئ مالك بصندوق أحذية |
| Evet evet Ne saklıyorsun sen ? | Open Subtitles | نعم ، نعم ، نعم . كيف لك ان تغادر ؟ ماذا تخبئ ؟ |
| Bunca şeyden sonra, benden sır mı saklıyorsun? | Open Subtitles | بعد علاقتنا الطويله معاً هل تخبئ عني أشياءاً؟ |
| İyiyim diyorsun ama benden bişeyelr saklıyorsun | Open Subtitles | دائماً تقول أنك بخير ولكني أعرف أنك تخبئ عني أشياء |
| Madem özgürüz, neden belgelerimizi kasada saklıyorsun? | Open Subtitles | إن كنا أحراراً، لماذا تخبئ أوراقنا في خزينة؟ |
| İlaçlarını lupus kitabında mı saklıyorsun? | Open Subtitles | تخبئ مخدراتك بكتاب تعليمي للذئبة |
| İlaçlarını lupus kitabında mı saklıyorsun? | Open Subtitles | تخبئ مخدراتك بكتاب تعليمي للذئبة |
| Küçükken çorap çekmecende niye çiğ karaciğer sakladığını anneme açıklamandan daha mı garipti? | Open Subtitles | أكثر غرابة من حينما كنا اطفال وأضطررت لتشرح لأمي لمّ كنت تخبئ كتلة من الكبد الخام في درجك؟ |
| Parayı nereye sakladığını filan sormadım ki... | Open Subtitles | ليس وكأني أسألكَ أين تخبئ المال أو ما شابه. |
| Hep iyi olduğunu söylüyorsun, ama benden bir şeyler sakladığını biliyorum. | Open Subtitles | دائماً تقول أنك بخير ولكني أعرف أنك تخبئ عني أشياء |
| Burada külçe altın sakladığını Kenzi duymasın. | Open Subtitles | لا تدع كينزي تعرف انك تخبئ قوالب ذهبية هنا |
| Tüm erkeklere bakıyor ama broşürle yüzünü gizliyor. | Open Subtitles | تحملق في كل رجل يدخل ولكنها تخبئ وجهها |
| Charlie, bu kızı nerede saklıyordun? | Open Subtitles | (تشارلي)، أين كنت تخبئ تلك الفتاة؟ إنهابهجةمطلقة! |
| Öylesini saklamak zordur. | Open Subtitles | أستطيع أن أراها من تحت البدلة لا يمكنك أن تخبئ نوعية كهذه |
| - Evinde mülteci filan mı saklıyordu ki? | Open Subtitles | حسنا,كيف ستفعل,بكونها تخبئ هاربات فعليا؟ |
| Şimdi, yani parayı saklama esnasında salondaki herkesin birlikte el çırpmasını rica ediyorum. | Open Subtitles | ساضع هذا الغطاء فوق رأسي وأحثكم على التصفيق في انسجام بينما أموالي تخبئ |
| Buraya gelip, mobilyalarının yerini değiştirip benim eşyalarımı saklarsın ha... kahretsin be, kadın. | Open Subtitles | تأتي هنا تنقل الأثاث تخبئ الأغراض تباَ لتلك المرأة |
| Peki neden bütün sayfaları ilk sayfanın arkasına saklıyorsunuz? | Open Subtitles | حسنا لماذا تخبئ كل هذه الصفحات خلف أول صفحة؟ |
| Eminim kendin için dışarıda bir yere bir kamyon eşya saklamışsındır. | Open Subtitles | كلّا، أراهن أنّك تخبئ لنفسك بالخارج شاحنة مليئة بالخيرات، صحيح؟ |