| Tamam, diyelim ki sen çikolatayı savunuyorsun ve ben de vanilyayı. | Open Subtitles | حسناً، لنقول أن أنت تدافع عن الشوكولاته وأنا أدافع عن الفانيلا. |
| Yıllardır sana bu adam tehlikeli diyorum, ve sen de yıllardır onu savunuyorsun. | Open Subtitles | لقد أخبرتك من قبل أن هذا الرجل خطر ولكنك كنت تدافع عنه دائماً |
| Büyük bir savunma cemberi olusturan bir balik girdabi icinde toplanirlar. | Open Subtitles | و تدافع عن أنفسها باتخاذها شكل كرة ضخمة تدور حول نفسها. |
| Üreticiler buradaki sistemi tamamen bozdu ama Avrupa hala çalışan kişilerin haklarını savunuyor. | Open Subtitles | ,أصحاب المزارع أفسدوا النظام هنا ولكن أوروبا ما زالت تدافع عن حقوق العمال |
| Hayatım, nedense sürekli onu koruyorsun. | Open Subtitles | لكن ٬ عزيزي لا أعرف لماذا دائما تدافع عنه |
| Bir yumurta gibi giyinmişken kendini savunmak ne kadar zor biliyor musun? | Open Subtitles | اتعلم كم من الصعب ان تدافع عن نفسك وانت مرتدي زي بيضة؟ |
| Zavallı kızı buna alet etmeyeceğim. - Onu ne diye savunuyorsun? | Open Subtitles | انا لن أجعل تلك الفتاة المسكينة تمر بهذا لماذا تدافع عنها؟ |
| Demek kendini savunuyorsun, ödlek herif. | Open Subtitles | أنك تدافع عن نفسك أيها الجبان أليس كذلك؟ |
| - Kendini iyi savunuyorsun. - Sıradan birine göre, değil mi? | Open Subtitles | أنت تدافع عن نفسك جيداً - بالنسبة لرجل من العامة ؟ |
| "Bu toplumun yüz karası insanları nasıl savunuyorsun?" Bu değil miydi? | Open Subtitles | كيفَ تدافع عن هؤلاء الحثالة.. ألم يكن هذا سؤالك؟ |
| İyi savunma fakat korunma halinde kalarak beni alt edemezsin! | Open Subtitles | دفاعك مثير للإعجاب، لكنك لا تستطيع هزيمتي إذا بقيت تدافع |
| savunma onu. Hep birbirinizi savunuyorsunuz. | Open Subtitles | لا تدافع عنه، أنتم أيها الرجال تدافعون عن بعضكم البعض |
| Kampüsün bakiresi kampüsün erkek delisini mi savunuyor? | Open Subtitles | عذراء الحرم الجامعي تدافع عن عاهرة الحرم الجامعي؟ |
| O siyasi etkinliklerini ne savunuyor ne de açıklıyor. | Open Subtitles | إنها لم تدافع أو توضّح نشاطاتها السياسية |
| Sen dünyamızı koruyorsun. Sen ve diğerleri. | Open Subtitles | تدافع عن عالمنا ، أنت والأخرين |
| Efendi geri döndüğü zaman kendini savunmak için çok güçsüz olacaksın. | Open Subtitles | وعندما يعود السيد، سوف تكون أضعف من أن تدافع عن نفسك. |
| Programınızın ne kadar yoğun olduğunu biliyoruz ve gizliliğinizi korumak konusunda ne kadar titiz olduğunuzu da. | Open Subtitles | نحن نعلم أنك مشغول للغاية ونعلم أيضا كيف تدافع وتغار علي خصوصياتك |
| Encümen üyem ve benim için mücadele verdiği için. | Open Subtitles | لإنها عضوة مجلس مدينتي وهي تدافع من اجلي |
| Neden savunman gerekmeyen bir şeyi savunuyorsun? | Open Subtitles | لماذا تدافع عن شىء لست بحاجه ان تدافع عنه |
| Bak, beni ve işimi savunmana ihtiyacım yok. | Open Subtitles | أنظر , أنا لا أريد منك أن تدافع عني و عن عملي |
| Senin insanları korumaya çalışman lazım. | Open Subtitles | من المفروض أن تدافع عن شيء ما. لتحمي الناس. |
| Kızın annesi çalışıyormuş, Ama gerçekten kocasını savunmaya çalışmıyor. | Open Subtitles | كانت أمّ الفتاة بالعمل، ولكنها لا تدافع عن زوجها حقّاً |
| Bu eski, saçma romantizm zırvalığını savunduğuna inanamıyorum. | Open Subtitles | لا أصدّقُ بأنّك تدافع عن رومانسيّة قديمة الطراز لا معنى لها |
| Kurban kendini savunuyordu, demek oluyor. | Open Subtitles | والتي تشير الى ان الضحية .كانت تدافع عن نفسها |
| Bütün kadınlar körü körüne birbirini savunur mu? | Open Subtitles | كل النساء تدافع عن بعضها البعض بصورة عمياء؟ |