| Vanessa, bu defterleri tekrar açmayalım. Biz... biz bunları arkamızda bıraktık. | Open Subtitles | فينيسا ، لن نخوض هذا الحديث مرة أخرى لقد تركناه خلفنا |
| Onu orada bıraktık çünkü siz geliyordunuz. | Open Subtitles | تركناه بالأعلى لأننا عرفنا أنكِ آتية في الصباح. |
| bıraktığımız yerlere geri dönüp, onu asla aynı şekilde bulamayız. | TED | لا يمكن أن نعود لمكان ما ونجده تماما كما تركناه. |
| Bu küçük bir kemik, Kırdığımız ve kendi kendine iyileşmeye bıraktığımız bir fare kemiği. | TED | هذا عظم صغير، عظم فأر كنا قد كسرناه و تركناه ليُشفى بنفسه. |
| Eğer burada bırakırsak, heykelin gerçekten ağlamadığını öğrenecekler ve Rahip Paul'u dolandırıcılıkla suçlayacak. | Open Subtitles | اذا تركناه هنا سيكتشفون بأن التمثال لم يبك حقا ويلومون الاب بول بالاحتيال |
| Gitmesine izin verdik diyelim. Ya bisikletlilere çalışıyorsa? | Open Subtitles | افترض أننا تركناه يذهب واكتشفنا أنه يعمل مع المسلحين |
| Buna izin verirsek, şüphesiz ki ebeveynler bunu protesto edecektir. | Open Subtitles | إذا تركناه هكذا سيقوم أولياء الأمور بالإحتجاج بلا شك |
| Bence yeterince uzak kaldı. | Open Subtitles | أعتقد أننا تركناه يفلت بما يكفيه يا قائد |
| Eddie'yi almaya giderken orada bıraktık. | Open Subtitles | أين هو؟ لقد تركناه في حيازتك عندما ذهبنا لإحضار إيدي |
| Albay, sen de ben de biliyoruz ki biz bu şeyi bulduğumuz gibi bıraktık. | Open Subtitles | عقيد, أنت وأنا نعرف بالضبط ما تركناه كما بنفس الطريقة وجدناه |
| Onu orada öylecene bıraktık. | Open Subtitles | لقد تركناه هناك لم يكن بيدينا ما نفعله له |
| Hangarı basınçlı bıraktık, kolayca indiler. | Open Subtitles | لقد دخلوا من خلال باب حظيرة المركبات فلقد تركناه مفتوح |
| Eşim bir yarış kulübüne üye. Bu yüzden ara sıra çocuğu evde bıraktığımız olur. | Open Subtitles | زوجي لديه سباق بالنادي وقد نكون قد تركناه في البيت بدون تدخل |
| Ve bir anda ardımızda bıraktığımız dünyayı çok net bir şekilde görebiliyoruz. | Open Subtitles | و يمكننا فجأة أن نرى العالم الذي تركناه خلفنا بوضوح |
| Bunu kanıtlar gibi buz, demin bıraktığımız boşluğu dolduruyor. | Open Subtitles | ولإثبات ذلك ، يجتاح الجليد الفراغ الذي تركناه خلفنا |
| Biliyorum ama, dairede bıraktığımız adamın bütün yüzü cırmık içindeydi. | Open Subtitles | نتغيب عن ماذا؟ أنت تعرفين ما نقوم به، أغلق فمكِ؟ لكن الشخص الذي تركناه بالشقة |
| Onu çocukluğumuzdan beri tanıyoruz, hayatta bırakırsak bizi bağışlar mı sence? | Open Subtitles | لقد عرفناه منذ كنا صغار لو تركناه يعيش هل سيسامحنا؟ |
| Eğer onu rahat bırakırsak, Rusya sakinleşir. Üstüne gidersek tam tersi olur. | Open Subtitles | وإذا تركناه بدون تدخّل فستستقر حالة روسيا |
| O epinefrine hayatını kurtarabilirdi. Ölmesine izin verdik. | Open Subtitles | الأدرينالين كان لينقذ حياته، تركناه يموت. |
| Kaçmasına izin verirsek duracağını mı sanıyorsun sen? | Open Subtitles | وهل خطر ببالك انه سيتوقف لو تركناه يجرى حرا ؟ |
| Sanırım o da su ve yemeklerle birlikte geride kaldı. | Open Subtitles | اعتقد اننا تركناه خلفنا مع الطعام والشراب |
| Aslında biz de terk ettik burayı... ama bir yeri terk ettiğinizde sanki hep sizinledir. | Open Subtitles | في الحقيقة أننا تركناه نحن ايضا بالرغم من ،.. تعرفين |
| Unuttuğumuz bir şeyi tekrar hissetmek istiyoruz çünkü geride ne kadar çok şey bıraktığımızı anlamadık belki de. | Open Subtitles | نريد أن نشعر بشئ نسينا لأننا لم نفكر فيما تركناه وراء ظهرنا |
| Ama aslında hepimiz birden bırakmıştık. | Open Subtitles | لكن في الحقيقة، جميعنا تقريباً تركناه في نفس الوقت |
| Dün gece partide eskortlar ile bırakıp ayrıldık ve ortandan kayboldu." İyi fikir. | Open Subtitles | "كاثرين" هل رأيت "مايك"؟ لأننا تركناه بحفل مع عاهره محترفه و إختفى -فكره جيده |
| Onu Yeşil Bölge'nin kapısına Bıraksak bile, | Open Subtitles | حتى لو تركناه على مشارف أبواب المنطقة الخضراء |
| İki hafta önce onu geride bıraktığımızda, gayet iyiydi ekselansları. | Open Subtitles | لقد كان بخير يا صاحب الجلالة عندما تركناه قبل أسبوعين |