"تكف" - Translation from Arabic to Turkish

    • sürekli
        
    • bırakıp
        
    • bırakmalısın
        
    • keser
        
    • bırakır
        
    • bırak
        
    • etmeyi
        
    • bırakmazsan
        
    • duruyor
        
    • esmesini
        
    • kesmezsen
        
    Telefonda sürekli senden bahsediyor. Open Subtitles لا تكف عن التحدث عنك خلال مكالماتنا الهاتفية.
    Çalışmayı bırakıp, hayatın tadını çıkarabilirsiniz. Open Subtitles يمكنك أن تكف عن العمل وتستمتع بما تبقي لك من حياة
    Dostum, onu illa da birlikte olman gereken kişiymiş gibi düşünmeyi bırakmalısın. Open Subtitles يجب أن تكف عن النظر لها بأنها الإنسانة المقدر لك العيش معها
    Şu salak numaraları yapmayı keser misin lütfen? Open Subtitles هلا تكف عن ممارسة تلك الخدع الحمقاء؟ ما خطبك؟
    Biz de Prozac verelim. Keyfi yerine gelirse belki insanları ısırmayı bırakır. Open Subtitles أعطوه لها ثانيةً فقد تسعد و تكف عن عض الناس
    Lütfen benim için böyle işler yapmayı bırak. Open Subtitles أتوسّل إليك، لا تصبح حارسًا شخصيا لأجلي أتوسّل إليك، أن تكف عن هذا النوع من الأعمال
    Eyalet sınırlarını aşana dek koltuk hakkında şikayet etmeyi bırakmanız lazım. Open Subtitles ما أن تعبر حدود الولاية تكف عن الشكوى بخصوص المقعد الأمامي
    Aptalca şeyler söylemeyi bırakmazsan, ağzını sabunlu su ile yıkarım. Open Subtitles إذا كنت لا تكف عن أداء اليمين الدستورية غسل فمك بالماء والصابون
    Lucy dolabın içinde ormanlık bir yer bulduğunu sanıyor. - sürekli ordan bahsediyor. Open Subtitles ـ تعتقد "لوسي" انه هناك غابة بالداخل ـ وهى لا تكف عن هذا
    Harika bir şey ama dünyamızdaki gazeteler ve televizyonlarda sürekli, fazla uzun yaşamayacağımızı söylüyorlar. Open Subtitles في زماننا، لا تكف الجرائد و التلفاز عن إخبارنا بأن وقتنا قصير
    - Soru sormayı bırakıp... şanzımanı indirmeme yardım etmezsen istediğimiz derinliğe ulaşamayız. Open Subtitles إذن ما عمقنا ؟ ليس أعمق مما سنكون علية عندما تكف عن هذة الأسئلة وتساعدنى فى حمل صندوق السرعة
    Neden bu saçmalığı bırakıp bana ne istediğini söylemiyorsun? Open Subtitles لما لا تكف عن هذه الهراءات, وتقول لى عما تريد؟
    Beni dinle, Corbett silahla haydut kovalamayı bırakmalısın, anladın mı? Open Subtitles فعليك أن تكف عن الجري لا تظن أن هذا لن يحدث لك. هل تفهم؟ نعم..
    Bunu hissediyorum. Ancak bunları bırakmalısın. Open Subtitles أستطيع أن أحس به فيك لكنك يجب أن تكف عن ذلك الآن.
    - Annem, İsa'nın ellerinde. - Artık keser misin şu zırvalamayı? Open Subtitles ـ أمي بين يدي الرب ـ هل يمكنك أن تكف عن هذا الهراء؟
    Ağzına krep tıkmayı bırakır mısın? Open Subtitles أيمكن أن تكف عن التهام الكعك للحظة؟
    Beni zorlarsan ölmesine izin veririm. Bu yüzden beni sinirlendirmeyi bırak. Open Subtitles اضغط عليَّ و سأدعها تموت كي تكف عن مضايقتي
    Bir şeyler yolunda gitmiyorsa hayallerin gerçekleşene kadar şikayet etmeyi sürdürün. Open Subtitles إن لم تسر الأمور وفقاً لما تريد لا تكف عن الشكوى حتى تتحقق أحلامك
    Sigarayı bırakmazsan ölürsün. Okulda öğrettiler. Open Subtitles اذا لم تكف عن التدخين ستموت هذا الذي قالوه لي في المدرسة
    sürekli romantik randevular öneriyorum ama yan çizip duruyor. Open Subtitles إنني أحاول ، لا أكف أقترح عليها تلك المواعيد الغرامية المبهرة وهي لا تكف عن تأجيلها
    Ona lanet olasıca aramayı esmesini söyle. Open Subtitles عليك أن تخبرها بأن تكف عن الإتصال
    Beni gecenin bir saatinde aramayı kesmezsen... Open Subtitles لا، بل خطر عظيم سيصيبك أنت. إن لم تكف عن مكالمتي في منتصف الليل.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more