| Telefonda sürekli senden bahsediyor. | Open Subtitles | لا تكف عن التحدث عنك خلال مكالماتنا الهاتفية. |
| Çalışmayı bırakıp, hayatın tadını çıkarabilirsiniz. | Open Subtitles | يمكنك أن تكف عن العمل وتستمتع بما تبقي لك من حياة |
| Dostum, onu illa da birlikte olman gereken kişiymiş gibi düşünmeyi bırakmalısın. | Open Subtitles | يجب أن تكف عن النظر لها بأنها الإنسانة المقدر لك العيش معها |
| Şu salak numaraları yapmayı keser misin lütfen? | Open Subtitles | هلا تكف عن ممارسة تلك الخدع الحمقاء؟ ما خطبك؟ |
| Biz de Prozac verelim. Keyfi yerine gelirse belki insanları ısırmayı bırakır. | Open Subtitles | أعطوه لها ثانيةً فقد تسعد و تكف عن عض الناس |
| Lütfen benim için böyle işler yapmayı bırak. | Open Subtitles | أتوسّل إليك، لا تصبح حارسًا شخصيا لأجلي أتوسّل إليك، أن تكف عن هذا النوع من الأعمال |
| Eyalet sınırlarını aşana dek koltuk hakkında şikayet etmeyi bırakmanız lazım. | Open Subtitles | ما أن تعبر حدود الولاية تكف عن الشكوى بخصوص المقعد الأمامي |
| Aptalca şeyler söylemeyi bırakmazsan, ağzını sabunlu su ile yıkarım. | Open Subtitles | إذا كنت لا تكف عن أداء اليمين الدستورية غسل فمك بالماء والصابون |
| Lucy dolabın içinde ormanlık bir yer bulduğunu sanıyor. - sürekli ordan bahsediyor. | Open Subtitles | ـ تعتقد "لوسي" انه هناك غابة بالداخل ـ وهى لا تكف عن هذا |
| Harika bir şey ama dünyamızdaki gazeteler ve televizyonlarda sürekli, fazla uzun yaşamayacağımızı söylüyorlar. | Open Subtitles | في زماننا، لا تكف الجرائد و التلفاز عن إخبارنا بأن وقتنا قصير |
| - Soru sormayı bırakıp... şanzımanı indirmeme yardım etmezsen istediğimiz derinliğe ulaşamayız. | Open Subtitles | إذن ما عمقنا ؟ ليس أعمق مما سنكون علية عندما تكف عن هذة الأسئلة وتساعدنى فى حمل صندوق السرعة |
| Neden bu saçmalığı bırakıp bana ne istediğini söylemiyorsun? | Open Subtitles | لما لا تكف عن هذه الهراءات, وتقول لى عما تريد؟ |
| Beni dinle, Corbett silahla haydut kovalamayı bırakmalısın, anladın mı? | Open Subtitles | فعليك أن تكف عن الجري لا تظن أن هذا لن يحدث لك. هل تفهم؟ نعم.. |
| Bunu hissediyorum. Ancak bunları bırakmalısın. | Open Subtitles | أستطيع أن أحس به فيك لكنك يجب أن تكف عن ذلك الآن. |
| - Annem, İsa'nın ellerinde. - Artık keser misin şu zırvalamayı? | Open Subtitles | ـ أمي بين يدي الرب ـ هل يمكنك أن تكف عن هذا الهراء؟ |
| Ağzına krep tıkmayı bırakır mısın? | Open Subtitles | أيمكن أن تكف عن التهام الكعك للحظة؟ |
| Beni zorlarsan ölmesine izin veririm. Bu yüzden beni sinirlendirmeyi bırak. | Open Subtitles | اضغط عليَّ و سأدعها تموت كي تكف عن مضايقتي |
| Bir şeyler yolunda gitmiyorsa hayallerin gerçekleşene kadar şikayet etmeyi sürdürün. | Open Subtitles | إن لم تسر الأمور وفقاً لما تريد لا تكف عن الشكوى حتى تتحقق أحلامك |
| Sigarayı bırakmazsan ölürsün. Okulda öğrettiler. | Open Subtitles | اذا لم تكف عن التدخين ستموت هذا الذي قالوه لي في المدرسة |
| sürekli romantik randevular öneriyorum ama yan çizip duruyor. | Open Subtitles | إنني أحاول ، لا أكف أقترح عليها تلك المواعيد الغرامية المبهرة وهي لا تكف عن تأجيلها |
| Ona lanet olasıca aramayı esmesini söyle. | Open Subtitles | عليك أن تخبرها بأن تكف عن الإتصال |
| Beni gecenin bir saatinde aramayı kesmezsen... | Open Subtitles | لا، بل خطر عظيم سيصيبك أنت. إن لم تكف عن مكالمتي في منتصف الليل. |