"جدّ" - Translation from Arabic to Turkish

• büyükbaba
• büyükbabası
• Cidden
• Dede
• çok
• Ciddi
• dedesi
• Ciddiyim
• duyuyorum
• büyük büyük

Burası gerçekten sana göre bir yer değil büyükbaba.
هذا حقا لا مكان لك، جدّ. بالمناسبة، حيث سدني سجّلت؟

- Evet, bir gariplik oluğunu anlamıştım çünkü genelde Morty'nin büyükbabası onu okuldan alıyor.
نعم ، انظري ، كنت اعلم ان هنالك شيء مريب يجري لأنه عادةً جدّ مورتي الذي يأخذه الى المدرسة

Sanki gün ortasında yüzüksüz dışarı çıkmanı istiyorum. Yani, Cidden, sadece bir parti.
هذا ليس كما لو طلبت منكَ أن تركض للخارج بوسط النهار من دون خاتمكَ ، أقصد عن جدّ , إنها حفلة.

.. sonra Dede olduğumu.. emekli olduğumu..
وبعدها أصبح جدّ. وبعدها أتقاعد وأفقد شعري ويزداد وزني.

Birkaç gün sonra, akıl hocalığı yaptığım biri ofisime uğradı. çok heyecanlıydı.
بعد أيام، واحدة من متلقيات إرشادي مرّت على مكتبي، وكانت جدّ مبتهجة

Elbette Ciddi değilsiniz.
بالتأكيد، أنت لا يُمكنُ أَنْ تَكُونَ جدّ.

Tarzan gibi gözüküyor olabilir ama Tarzan'ın dedesi gibi hareket ediyor.
إنهُ قد يبدو مثل طرزان، لكنهُ يتحرّك مثل جدّ طرزان.

At yok. Ciddiyim, baksana.
لا يوجد حصان يجرّها، عن جدّ ، ألقّي نظرة.

Bir bayan kaybettim Ancak büyükbaba kazandı.
لقد خسرت أبًا، لكنني اكتسبت جدّ.

Bu öfkeyle sen hepimizi dize getirirsin, büyükbaba Simpson.
بهذا السلوك العصبي ستتعبنا جميعاً يا جدّ (سمبسن)

Bu film endüstrisi, büyükbaba! Vakit nakittir!
شاهد، هذا العمل السينمائي جدّ!

O da bu sırrı verebileceği tek kişiye verdi büyükbabamın büyükbabası...
ولم يبُح به إلاّ لشخص واحد، هو جدّ جدي.

Evet. Dünyanın en mükemmel büyükbabası mıyım neyim?
نعم، أأنا أفضل جدّ بالعالم أم ماذا؟

Bu konsey, senin büyükbabanın büyükbabası bu toprakları Kızılderililerden çaldığından beri var.
هذا المجلس كان موجوداً ...قبل جدّ جدّك ! سرق أرضه من الهنود

Arayıp durduğum için üzgünüm ama Cidden çok önemli bir durum söz konusu.
إنّي آسِفٌ لإلحاحي في الاِتّصال، لكنّ الأمرَ جدّ مهم.

Bu adamların bazılarının Cidden hayatına bir çeki düzen vermesi lazımmış.
بعض أولئك الأشخاص عن جدّ بحاجة ليعيشوا حياةً

Yapabilirsin Dede.
أنت يُمْكِنُ أَنْ تَعمَلُ هو، جدّ.

Babamı kaybettim ama bir Dede kazandım.
،لقد خسرت أبًا .لكنني اكتسبت جدّ

Her şey yolunda. Ben sadece çok meşgulüm. Hepsi bu.
،كل شيء على ما يرام أنا جدّ مشغولة، هذا كلّ

çok güçlü, çok Ciddi bir oyun karşıtı teması vardı.
.توجد بها فكرة جدّ قوية لم تكن في اللّعبة

Asha, belki de o çocuklarımızın dedesi değildi.
اشا، لَرُبَّمَا ذلك ما كَانَ جدّ أطفالِنا المستقبليينِ.

Ciddiyim, bizi bu durumdan çıkaracak planınız nedir?
عن جدّ ما هي الخطّة للخلاص من هذهِ الفوضى؟

Senin gibi bir oğlum olduğu için gurur duyuyorum.
أنا جدّ فخورة أن أحظى بابنٍ مثلك

Benim büyük, büyük, büyük büyük amcam Bağımsızlık Bildirgesi'ni imzalayanlardan biriydi.
جدّ جدّي الأكبر كان من الموقّعين على وثيقة إعلان الإستقلال