| Bir sürü telgraf çekti, telefonla aradı ve Hatta Moskova'ya bile gitti. | Open Subtitles | أرسل برقيات عديدة وأجرى مكالمات هاتفية حتى أنه ذهب إلى موسكو بنفسه |
| Hatta bazı zamanlar kendine has bir iyi tarafı da oluyor. | Open Subtitles | حتى أنه لطيف جدا في بعض الأحيان في العديد من النواحي |
| Bu sayede, Türkiye makul derecede bir başarı hikayesi yaratabilmiş, İslam ve İslam'ın en dindar anlayışları demokratik oyunun parçası hâline gelmiş, Hatta ülkenin demokratik ve ekonomik ilerlemesine katkıda bulunmaya başlamıştır. | TED | وبفضل هذا استطاعت تركيا ان تخرج بقصة نجاح أصبح فيها فهم الاسلام من قبل المحافظين و المتحررين جزءاً من اللعبة الديموقراطية و حتى أنه يساهم سياسياً واقتصادياً من اجل مصلحة وتقدم الدولة |
| Onu o kadar sert sıktım ki elimin içine girdi. | Open Subtitles | مهلًا لقد عصرته أكثر من اللازم حتى أنه دخل بيدي |
| Hatta sevimli bir lakabı dahi var, sarıldığınızda salgılandığı için verilmiş "sarılma hormonu". | TED | على الإشهار الكافي الذي قد يحصل عليه أي هرمون. بل حتى أنه قد حصل على كنية، هرمون العناق، لأنه يطلق عندما تعانقون أحدا. |
| Yerlilere ait kalıntılar mezarlarından yağmalanmış, Hatta doğrudan savaş meydanlarından alınmıştı. | TED | فقد تم نبش بقايا الأمريكيين الأصليين من قبورهم، حتى أنه تم أخذها وهي حديثة العهد من قلب ساحات القتال. |
| Hatta şu anda yükselen bir alt-alan olarak başladı. | TED | حتى أنه أحدث مجالا فرعيا صغيرا والذي بدأ يزدهر حاليا. |
| Hatta başına elektronik vizör koydu ki, kendisini şoklayıp bu anı yakalayabilsin. | TED | حتى أنه وضع هذا القناع الكهربائي علي رأسه ليصعقه، حتي يستطيع أن يلتقط هذه اللحظة. |
| Bu bizim toplumumuzda beklenen bir şey değil ve Hatta çok erkekçe gözükmez. | TED | ببساطة، الأمر غير متوقع من قبل مجتمعنا، حتى أنه يثير الامتعاض كونه ليس رجولياً. |
| Hatta karbon nanotüpler kullanarak uzaya giden bir asansör yapmaya çalışan gruplar bile vardı. | TED | حتى أنه كانت هناك مجموعات تحاول صناعة مصعد إلى الفضاء باستخدام أنابيب النانو الكربونية. |
| Bu yol bize zalim, pusucu, derinleşen bir kutuplaşma ve Hatta şiddet feveranları getirdi. | TED | جعلنا هذا الطريق متوحّشين، قنّاصين، وزاد من حدة القطبية، حتى أنه تفرّع ليصبح عنفاً. |
| Kişi grubu sever ve Hatta bilet için yüzlerce dolar ödemiştir, yani müzik ne kadar yüksek olursa olsun, o kişi bunun gürültü olduğunu düşünmez. | TED | هذا الشخص يُحب الفرقة، حتى أنه دفع 100 دولار للتذكرة، لذلك مهما كانت الموسيقى عالية، لا يفكر بها هذا الشخص كضجيج. |
| Hatta bana bir keresinde şunu söyledi, "Anne, her gün eşofman giymek sanki engelli kıyafeti giyiyormuşum gibi hissettiriyor." | TED | حتى أنه قال لي في إحدى المرات، "ماما، ارتداء ملابس الرياضة كل يوم يجعلني أشعر بأنني عاجز عن اللبس." |
| Ve iletişimi, sosyal ilişkileri de son derece dramatik şekilde düzeldi, Hatta normal bir okula yazdırıldı, aslında o bir kareket süperşampiyonu dahi oldu. | TED | وتواصله وتفاعله الإجتماعي تطور بشكل كبير جدا، فألتحق بمدرسة نظامية حتى أنه أصبح بطلا في لعبة الكاراتيه. |
| Beş parasız kaldığımı öğrenmişti. Hatta uçak biletimi de o yolladı. | Open Subtitles | لا بد أنه عرف أني مفلس حتى أنه أرسل لي تذكرة الطائرة |
| Bir hafta boyunca, hastalarla ilgilen, görüşmelerde bulun, Hatta randevular kabul ettik ama hastalar geri döndüler. | Open Subtitles | لمدة أسبوع كان يخبرنى أنه سيرسل مرضاه اٍلى طبيب آخر حتى أنه أعاد العملات التى كنت أتوقعها من العمل معه |
| Bir erkek arkadaşım orda yaşıyordu. Hatta bir hula dansçısıyla çıkmıştı. | Open Subtitles | صديق لي كان يعيش هناك، حتى أنه واعد راقصة طوق |
| -Evet öyleyim. Hayır Kardeşleri'ne katıldım. Gizli tokalaşma yöntemimiz bile var. | Open Subtitles | بلى راهبة ، انضممت لراهبات الصدقة حتى أنه لدينا مصافحة سرية |
| Teknolojik destek almadan bile iyi bir tanı koyucu olabilirsin. | Open Subtitles | قد تجدين حتى أنه دون الدعامات التكنولوجية ستصبحين أفضل بالتشخيص |
| Zamanı gelip, ona gerçeği söylediğinde sana âşık olmuş olacak, bunu takmayacaktır bile. | Open Subtitles | وفي الوقت الذي ستخبرينه بالحقيقه سيكون مغرماً تماماً بكِ حتى أنه لن يكترث |
| o kadar ünlü oldu ki.... sonra Emniyet Müdürlüğünu bırakıp... milletvekili olmaya girişti. | Open Subtitles | كان ناجحاً جدًّا حتى أنه هجر الأمانة العامة للأمن وأمسى فيدرالي عضو الكونغرس |