"حزن" - Translation from Arabic to Turkish

    • üzüntü
        
    • keder
        
    • yas
        
    • acı
        
    • hüzün
        
    • üzgün
        
    • üzücü
        
    • kederi
        
    • hüzünlü
        
    • üzüntüsü
        
    • mutsuzluk
        
    • matem
        
    • kedere
        
    • üzüldü
        
    • kederli
        
    Birisinde acı veya üzüntü yarattığın zaman veya kötü hissettirecek bir şey... Open Subtitles أنه ما تقوله لشخص ما عندما تسبب له ألم أو حزن
    Kelimelerle anlatılmaz bir üzüntü ve hüzün vardı. Open Subtitles كان هناك حزن وكآبة فائقة الوصف رغم ذلك رسالة من الإلهام والأمل
    Bu bir tür şok ya da gecikmeli keder veya bir karalama değil. Open Subtitles لست في حالة صدمة أو حزن ارتجاعي ، أو أياً يكن ما تخطه
    Bütün gün evde oturup yas tutma lüksüne sahip değilim. Open Subtitles إنني لا أملك رفاهية الجلوس في المنزل في حالة حزن
    çok derin bir acı içerisindeydim. ve bu güce sahip olmadığımı ama TED كنت ما ازال في حزن عميق كنت اعلم انني لا املك القوة
    Bu dünya korku, öfke ve hüzün gibi duyguları bir ayara getirse de kanser tedavisi için çok güzel haberlerim var sizlere. TED فيما هذه الكلمة تستحضر مشاعر حزن وغضب وخوف، لدي لكم أخبارًا سارّة من آخر ما توصلت له أبحاث السرطان.
    Ben bu mutlu yüzün ardında üzgün bir kalp olduğunu biliyorum. Open Subtitles دائماً ماكنتُ أشعر بأن وراء هذه الابتسامة , يكْمُن حزن عميق
    Ve, üzücü bir şekilde, son iki sene içerisinde yaptığım tek seksti. Open Subtitles و بكل حزن هذا هو الجنس الوحيد الذي حظيت به منذ سنتين
    Çocukların yası amcaları için değildi tekrar yuvalarını kaybetmenin verdiği üzüntü yüzündendi. Open Subtitles حزن الأطفال لم يكن فقط على عمهم ولكن على أملهم الضعيف أنهم سيجدوا منزل أخر
    Çocukların yası amcaları için değildi tekrar yuvalarını kaybetmenin verdiği üzüntü yüzündendi. Open Subtitles لم يكن حزن الأولاد فقط على عمهم و لكن على أملهم أنهم وجدوا بيتا ثانية
    Öldüğünü duyduğumda, duyduğum tek üzüntü kardeşimi hiç tanıyamama ihtimali yüzündendi. Open Subtitles .. عندما سمعت أنك مِت .. أيّ حزن كان محتمل وجوده هو عدم معرفة أختي أبداً
    Bak, eğer sana ya da annene herhangi bir keder yaşattımsa üzgünüm. Open Subtitles انظري، متأسف لو كنت سببت أي حزن لك أو لأمك
    Kendi hareketlerinin doğuracağı suçluluk ve keder duygusunu dindirdi. Open Subtitles القوَّة للتَخْدير أيّ حزن أَو ذنب سببها أعمالِه الخاصةِ.
    Bu demir gibi sert görünen adamın içinde ölçülemez bir keder taşıyan bir kalp var. Open Subtitles إضافةإلى أن الحديد والصدأ الخارجي يؤلم قلب رجل يسبح .في حزن بلا حدود
    Balinanın parçalanmış kemiklerini denize atışımız balina için, yas tutanı olmayan bir cenaze merasimi gibiydi. Open Subtitles وعندما ينتهي ذلك نقوم بإلقاء عظام الحوت بالبحر ولم نكن بأي حال نشعر بأي حزن في جنازته
    Uçak enkazından geri kalanları kurtarmış gibi yapma, bir yalana dayanıp 324 aileyi yas tutmalarına neden olacak bir nüfuz bu. Open Subtitles تزييف استرداد حطام طائرة؟ وإخضاع 324 عائلة لعمليّة حزن بناءً على كذبة؟
    - Ama hiç acı çekmiyorum Bay Fogg. - Hiç mi? Open Subtitles "و لكنى لا أشعر بأى حزن, سيد "فوج - على الأطلاق؟
    "Çünkü fazla bilgi fazla acı demektir. ve bilgisini artıran acısını da artırır." Open Subtitles الحكمة الكبيرة هي حزن كبير و لزيادته لمعرفته زاد حزنه
    Seks kötü gidene kadar farklılıklarımızı göz ardı ederiz, sonra da üzgün ve sinirli bir şekilde ayrılırız. Open Subtitles سنتجاهل اختلافاتنا حتى تسوء علاقتنا الجنسية ثم سنفترق في حزن وغضب
    Soylu Kralım,bu gün sizin için üzücü bir gün. Open Subtitles الملك النبيل، هذا اليوم يوم حزن عظيم لك.
    ama hayvanların kederi farklı bir şey çünkü biz burada hayvanların aklını okumaya çalışmıyoruz. TED ولكن حزن الحيوانات أمر مختلف، لأننا لسنا نحاول قراءة أفكار الحيوان،
    Ama bunun yerine bana öyle hüzünlü baktı ki neredeyse ağlayacaktım. Open Subtitles لكنها بدلا من ذلك نظرت إلي في حزن شديد لدرجة أنني أوشكت على البكاء
    Çekilen her ızdırap, ölen her anneannenin acısı aldatan her kocanın üzüntüsü benim başıma kalıyor. Open Subtitles كل حزن يعانون منه كل جدة متوفية كل زوج خائن
    İnsanlar depresyonu sadece mutsuzluk hali olarak düşünürler. TED إن الناس تنظر إلى الاكتئاب على أنه حزن و حسب.
    "Ve bundan sonra ölüm, gözyaşı, matem ve acı olmayacak. Open Subtitles "ولن يعود هناك موت أو بكاء أو حزن أو ألم"
    Bizi, sevdiğimiz birinin ölümünün üzüntüsüyle kedere boğdurma! Open Subtitles أبعد عنا حزن موت الذين أحببناهم
    Hayır diyemedim. Çok üzüldü. Belki de bir şey olmaz. Open Subtitles لم استطع الرفض حزن بشدة ربما ستكون الامور جيدة
    O kızın kederli anına zorla girmeye hakkım yoktu. Open Subtitles لم يكن لي الحق بالتطفل على حزن تلك الفتاة

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more