"رمي" - Translation from Arabic to Turkish

    • atmak
        
    • atmayı
        
    • Remy
        
    • atma
        
    • fırlatmak
        
    • atıp
        
    • fırlatmayı
        
    • atmaya
        
    • fırlatma
        
    • at
        
    • atar
        
    • attı
        
    • atış
        
    • attın
        
    • atıyor
        
    Havaya CO2 eklemek yatağın üzerine bir tane daha battaniye atmak gibidir. TED إضافة ثاني أوكسيد الكربون إلى الهواء يشبه رمي بطانية أخرى على السرير.
    Bir yerde jonglörlüğün sırrının yakalamak değil, atmak olduğunu okumuştum. Open Subtitles قرأت مرة أن المهم في شعوذة ليس اصطياد ولكن رمي.
    Hiçbir yere koşmuyorum, ve bana taş atmayı da bırak! Onu dinle! Open Subtitles لن أركض إلى أي مكان , و توقف عن رمي الأحجار علي
    Bay Remy, lütfen ücretsiz beyaz telefonlara gidiniz. Open Subtitles المسافرِ رمي الرجاء الذهاب للهاتف الأبيض
    Düğünde buket atma vardı, ve sersem topuk yüzünden kolumu incittim. Open Subtitles كان هناك رمي باقة الورد في الزفاف وجرحت ذراعي بخنجر قذر
    Pekala çocuklar öncelikle abilere birşeyler fırlatmak size hayatta. bir şey kazandırmaz. Open Subtitles رمي الأشياء على رؤوس البالغيـن ليست الطريقة هذا لن يفيدك في الحيـاة
    Giant'lar domuz derisinden yapılma topu, "H" şeklinde bir yere atıp, zafer kazandılar. Open Subtitles ربح الجاينس عبر رمي كرة لمسافة طويلة في ما يشبه هاء كبير بالإنكلنزية
    Erik fırlatmayı durdurmanın cevabı kitapta yok. Open Subtitles الجواب في كيف توقف رمي الأجاص ليس في الكتاب
    Bütün bu nedimelik olayı yüzünden bana hava atmak istiyorsun biliyorum. Open Subtitles أنا اعلم انك تريدين رمي كل مايتعلق بوصيفة الشرف في وجهي
    Eski alevleri söndürmenin yolunun kendime yenisine atmak olduğunu fark ettim. Open Subtitles أعتقدتُ ان الحل لإخماد شعلتي القديمة هو رمي نفسي في هذه
    Böylece, biyolog bir meslektaşım olan, Jean-François Brunet'le bu şişmiş beyin parçalarını atmak yerine incelemeye karar verdik. TED فبدلاً من رمي هذه القطع من الدماغ المتورم، قررنا مع جان فرانسوا برونيه، وهو زميلي متخصص في علم الأحياء، لدراستها.
    Kamerayı da atmayı denedi ama onunla iyi mücadele ettiler. Open Subtitles لقد حاول رمي الكاميرا لكنهم منعوه بقوة من فِعل ذلك
    Topu arkandan atmayı, arkan dönük sayı yapmayı. Open Subtitles كيفية تمرير الكرة خلف ظهرك وكيفية رمي الكرة باتجاه الخلف
    Bay Remy, lütfen ücretsiz beyaz telefonlara gidin. Open Subtitles المسافرِ رمي الرجاء الذهاب للهاتف الأبيض
    Benden büyük olan erkek kardeşim, 18 yaşındayken tutuklandı ve taş atma suçlamasıyla hapse atıldı. TED لكن أخي، والذي كان يكبرني سنًا، اعتقل عندما كان عمره ١٨ سنة، وأُخذ إلى السجن بتهمة رمي الحجارة.
    Bir sürü tamir takımı var. Cıvata falan fırlatmak ister misin? Open Subtitles مجموعه من الادوات المعدنية هل تردين رمي المفتاح عليه ؟
    Arabaya et atıp, Kujo'yu üstlerine salalım mı? Open Subtitles رمي اللحوم في السيارة ووضع كوجو فضفاضة عليها؟
    Top fırlatmayı biraz bırakıp saati bulmamda yardımcı olur musunuz? Open Subtitles هل يمكنك التوقف عن رمي الكرة ومساعدتي في ايجادها؟
    Ve birden perdeleri duvardan hızla çekti ve çiçekleri pencereden dışarı atmaya çalıştı. TED وبعدها نزع الستائر عن الحائط، ثم حاول رمي النباتات من النافذة.
    İtiraf etmeliyim, bıçak fırlatma şovu, oldukça iyi olurdu. Open Subtitles حسناً, يجب أن أقول من الممتع أن نرى عرض رمي السكاكين هنا
    Annen iyi bir Katolik'ti falan tamam ama benim gitme zamanım gelince beni ateşe at sonra da balıklara yem et gitsin. Open Subtitles كانت أمك الكاثوليكية جيد وكل شيء، ولكن عندما يتعلق الأمر وقتي للذهاب، و مجرد رمي لي على النار وإطعام لي أن السمك.
    Ve Foreman idman arkadaşına atar gibi o müthiş yumruklarını atıyordu ve Ali gemi armasında sallanan adam gibi sallanıyordu. Open Subtitles 'وكان فورمان رمي هذه اللكمات معجز تتأرجح 'وعلي وكأنه رجل في التزوير. '
    Catherine bitkin düşünceye kadar... suya taş attı. Open Subtitles جعلته يرمي الأحجار تعلموا رمي الأحجار على الماء
    Bir atış müsabakasından çıktım. Bu yüzden bir silahım vardı. Open Subtitles لقد أنهيت للتو بطولة رمي السلاح ولذلك عندي الآن مسدس
    Kafamı yaran taşı neden attın peki? Open Subtitles تقصد بأنك لم تتعمد رمي ذلك الحجر التي فتحت جمجمتي؟
    Cesetleri aynı yere atıyor. Open Subtitles يلازم الرجل مكان الصيد ذاته، ومكان رمي الجثث ذاته

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more