Düşünce, tutku, şehvet, akıl, beş kızı da benim isteklerime bağlı kılacak. | Open Subtitles | سيحكم تفكيري و إرادتي و شغفي و حكمتي الفتيات الخمس لاتباع رغباتي |
tutkumun, kalbimin ve ruhumun vücudumu terk ettiğini hissettim. | TED | شعرت أن شغفي روحي و عاطفتي قد غادرت جسدي |
Okuma benim tutkumdur. | Open Subtitles | أجل، أجل القراءة هي شغفي |
Neden hayatımı ele geçirdiğini, neden ona tutkulu olduğumu, neden diğer insanların ona güçlü şekilde tepki verdiklerini bilmek istedim. | TED | أردت أن أعرف السبب من السماح لذلك بالسيطرة على حياتي، وسبب وراء شغفي بذلك، وسبب ردة الفعل القوية التي يقوم بها الآخرين حيال ذلك. |
Benim tutkum ve son birkaç yılı araştırmaya adadığım şey, işbirlikçi davranışlar ve bu sistemler içerisindeki güven mekanizmaları. | TED | شغفي والذي قضيت فيه سنواتي الأخيرة متفرغة للبحث، هي السلوكيات التعاونية و آليات الثقة المتأصلة في هذه النظم. |
Çocukluğumdan beri en büyük tutkumdu. | Open Subtitles | لقد كان هذا شغفي منذ كنتُ طفلة |
Bu zanatkar dünyası işte bu yüzden sanat eğitimi aldım kendi gerçek tutkularımın peşinden koşmak için. | Open Subtitles | هذا العالم الحرفي لهذا درست الفن من الأساس لمتابعة شغفي الحقيقي |
Dünya'daki çatışmalar için 18. deveyi bulmak benim için hayati bir tutku. | TED | ان ايجاد مقاربة حل مثل ايجاد حل ال18 جملاً كان شغفي في الحياة |
ve sanırım çocuklar ve eğitimin yaşamımda neden en önemli iki tutku olduğunu anlıyacaksınız. | TED | و أعتقد إنكم سوف ترون إن شغفي الكبير في حياتي اليوم هو الأطفال و التعليم. |
- Duramıyorum! Düşünce, tutku, şehvet, akıl, beş kızı da benim isteklerime bağlı kılacak. | Open Subtitles | سيحكم تفكيري و إرادتي و شغفي و حكمتي الفتيات الخمس لاتباع رغباتي |
Ancak senin yaşında , sınırlı farkındalığı olan birisi bu kadın için bütün tutkumun fiziksel olmaktan öte bir şey olduğunu anlamakta zorluk çekerdi. | Open Subtitles | فقط شخص بعمرك بوعي محدود ربما يمكن ان يتصور أن شغفي الكامل بهذه المرأة ليس أكثر من جسدي |
Fanny ve kızları o küflü apartman - onlar tutkumun bir parçası. | Open Subtitles | "فاني" وابنتيها, تلك الشقّة العفنة جزء من شغفي. |
Sen beni seyredince, tutkumun içinde... arzularım eriyor. | Open Subtitles | وعندما تشاهدني, شغفي... يتغلب على الرغبة |
Sinema benim gizli tutkumdur. | Open Subtitles | السينما هي شغفي السريّ |
Şeker benim tutkumdur. | Open Subtitles | تعلمين، الحلويات هي شغفي. |
Nükleer Fizik ana tutkumdur. | Open Subtitles | إن الفيزياء النووية شغفي |
Bu zihniyet benim şahsen tutkulu olduğum zihniyet. | TED | شخصيًا هذه العقلية تثير شغفي. |
İşimde tutkulu olmam için odağa ihtiyacım yok. | Open Subtitles | احتاج التركيز لاحصل على شغفي في العمل |
Ve benim tutkum, yedi yaşında iken ailem beni Sahra Çölün kenarına, yani Fas'a götürdüklerinde canlandı. | TED | و قد أُثير شغفي في سن السابعة عندما سافر بي والداي إلى المغرب لأول مرة على أطراف الصحراء الكبرى. |
Bahçelere olan tutkum ve bağım işte tam o an başladı. | TED | شغفي و علاقتي بالحديقة بدأت في نفس اللحظة. |
Ama benim en büyük tutkumdu! | Open Subtitles | لكن كانت شغفي الكبير |
Biliyorsunuz, artık diziyle bir bağım yok, bu sayede gerçek tutkularımın peşinden gitme vaktim oldu: | Open Subtitles | أتعرف الان بعد ما اصبحت ليس مقيدا بالمسلسل, اعطاني هذا وقت اكثر لمتابعة شغفي الحقيقي : |
Gösterim aracılığıyla tutkumu sizinle paylaşmama izin verir misiniz? | TED | اسمحوا لي أن أشاركم شغفي من خلال أدائي ؟ |
Benim için bir tutkudur. | Open Subtitles | أعتقد بأنه شغفي فحسب |