| — Üzgünüm evlat, bir süre sonra olur. — Kalk seni orospu çocuğu. | Open Subtitles | ــ عذراً يا بني، قد يستغرق الأمر بعض الوقت ــ استيقظ أيّها السافل |
| - Dinle, Şerif. Kızkardeşin için hissettiğin endişe için Üzgünüm. | Open Subtitles | عذراً عن القلق الذي لابد انك تشعر به على أختك |
| Affedersin "psişik harika" ama bu konuda biraz daha inançlı olmalısın. | Open Subtitles | حسناً , عذراً أيها الروحاني الخارق لكن عليك أن تؤمن بهذا |
| Özür dilerim, rahatsız etmek istemem ama arkadaşım hasta ve zamanımız çok dar. | Open Subtitles | عذراً, لا أقصد إزعاجك لكن صديقي مريض و نحن نسير بخطه زمنيه دقيقه |
| - Tutmadım zaten. Benim odamda kalacaksın. - Anlamadım? | Open Subtitles | لم افعل , سوف تقيمين ببيتى استمحيك عذراً |
| Affedersiniz, Efendim, ama buna sebep olan sadece rüzgar değil. -Ne demek istiyorsunuz, Bay Tabb? | Open Subtitles | عذراً يا سيدى لكن هناك بعض التفاصيل فى ذلك |
| Yani, buraya gelmek için onca şeyi almayı bahane mi ediyordun? | Open Subtitles | إذاً إشتريتي كل هذه الأشياء حتى تجدي عذراً للقدوم إلى هنا؟ |
| Afedersin, Eşyalarım elimden alındığından beri çok kötü durumdayım. | Open Subtitles | عذراً ، ولكن الآمور تسير معى مؤخراً على نحو سيئ |
| Yüce makamına kendi geçemedi diye emrindeki köpeklerin çalmasını sağladı. Özür dilerim, Anlayamadım. | Open Subtitles | لم تستطع وراثة الرئاسة لذلك جندت كلابها لمساعدتها في سرقته أستمحيك عذراً |
| Evet daha hızlı kaçsan iyi edersin. Rahatsız ettiğim için Üzgünüm. | Open Subtitles | نعم ، أنت محق من الأفضل لك أن تبتعد عذراً لإزعاجك |
| Benle aynı fikirde olduğunu görmek güzel. Üzgünüm, çok geç oldu. | Open Subtitles | شكراً على موافقتك على رؤيتي عذراً على مجيئي في وقت متأخر |
| Üzgünüm anne. Huysuz değilim, sadece yorgunum. | Open Subtitles | عذراً يا أمي , أنا لست غاضبة إنما متعبة فحسب |
| O zaman dedim ki: "Üzgünüm binbaşı, güvence yoksa, tepe de yok." | Open Subtitles | عذراً أيها الرائد " "إن لم توجد ضمانات كافية فلن أقتحم التل" |
| ES: Affedersin, seni duyamadım, tekrarlar mısın? | TED | إد: عذراً لم أقدر على سماعك, اعد مرة أخرى؟ |
| Affedersin ama solgun görünüyorsun. İş mi arıyorsun? | Open Subtitles | عذراً ، و لكنك تبدين باهتة هل كنت تصطادين ؟ |
| Affedersin. Oturma planını görmedim. | Open Subtitles | أوه ، أستمحيك عذراً إننى لم أرى لافتة الجلوس |
| Özür dilerim, bir gece Downway'de kalacağım. En hızlı şekilde otobana nasıl varırım? | Open Subtitles | عذراً , إننى غريب عن المكان ما هو أفضل طريق للطريق السريع ؟ |
| Özür dilerim Bayan Amma ama söylediğinizden fazlasını bildiğinizi biliyorum. | Open Subtitles | عذراً سيدة إيما لكنني أعتقد أنك تعرفين أكثر مما تقولين |
| Afedersiniz, Anlamadım. | Open Subtitles | عذراً , قابلناها بالخارج في موقف السيارات كثيراً |
| Affedersiniz, Efendim, ama buna sebep olan sadece rüzgar değil. | Open Subtitles | عذراً يا سيدى لكن هناك بعض التفاصيل فى ذلك |
| Ellis, annenle hep zor zamanlar geçirdim ama bu bir bahane değil. | Open Subtitles | إليس، لقد كان دائماً الوقت عصيباً مع والدتك ولكن هذا ليس عذراً |
| Afedersin, şoför, neden bu çıkışa girdik? | Open Subtitles | عذراً أيها السائق، لماذا نسلك هذا المَخرج؟ |
| - İşte mücadeleniz. - Anlayamadım, Efendim. | Open Subtitles | ولكن هناك تحدى أستميحك عذراً يا سيدي |
| Afedersiniz. Pardon. İzninizle. | Open Subtitles | استمحيكم عذراً، العفو العفو، استمحيكم عذراً |
| Bir keresinde yüksek IQ'ya sahip olmanın banyo yapmamak için mazeret olmadığını söylemişti. | Open Subtitles | أخبرني ذات مرّة أنّ وجود معدّل ذكاء عالي لديّ ليس عذراً لعدم الإستحمام |
| - Pardon, çok mu büyük? - Evet. Ama iyileşecek. | Open Subtitles | ـ عذراً كبير جدا ـ نعم فعلا لكنه سوف يعيش |
| Kusura bakmayın, geciktim. - Neden bir sonraki turu ben ısmarlamıyorum? | Open Subtitles | عذراً لتأخري، ما رأيكم لو تكون جولة الشراب المقبلة على حسابي؟ |
| Oh, Afedersiniz, ama Bay Üç, Neden onları boyamanız gerekiyor kırmızıya? | Open Subtitles | عذراً لكن يا سيد ثلاثة لماذا يجب أن تلون الورود بالأحمر |
| Affedersiniz, acaba sizde güvenilir bir atlas var mıdır diye soracaktım. | Open Subtitles | أهلا آنسه داشوود.. عذراً لكن هل لديك أطلس يمكن الوثوق به؟ |