| Ama sonra, Bayamanacao Deminan'a döndü ve Deminan'ın sırtına, burnundaki tütün salyalarını sümkürdü. | TED | بعد ذلك استدار بايامانوكوا إلى ديمينان، وبصق التبغ من أنفه على ظهر ديمينان. |
| Ve bu gerçekten üzerinde uğraşmak zorunda olduğumuz bir şeydi: kitabın omurgasında tutkal vardı. | TED | وهذا أحد الأشياء التي كان علينا التعامل معها: كان هناك غراء على ظهر الكتاب. |
| Bayan Sonia cinsel ilişkiye girmek istediyse Bay Raj'ın sırtındaki tırnak izlerini bir kedi mi yaptı yani? | Open Subtitles | أعترض سعادتك لو أن السيدة سونيا أرادت العلاقة هل القط هو الذى أحدث الجروح على ظهر السيد راج؟ |
| Dünya üstünde şimdi yaşıyor ve neden burada olduğunu biliyor. | TED | هو يمشي على ظهر الأرض ويعلم لماذا هو هنا |
| Kedimi yere koymak isterken, onu yanlışlıkla köpeğimin üzerine koymuşum. | Open Subtitles | أتعلم كنت جالس تحت قطتني وبالصدفة وضعتها على ظهر الكلب |
| Planladığım gibi bir kamyonun arkasında, muşamba tentenin altında. | Open Subtitles | بالضبط كما تخيلت على ظهر شاحنة تحت المشمع |
| Ama önemli olan, herkesin dünya üzerindeki her insanın başına gelmiş olması. | Open Subtitles | لكن المهم، أن الأمر قد حدث للجميع لكل إنسان على ظهر الكوكب |
| İlginç olan bir diğer şey de Dracorex'in kafasının arka kısmındaki sivri yapıların da hızla büyümesi. Stygimoloch'un kafasının arkasındaki sivrilikler | TED | المثير للاهتمام هي الشوكة على ظهر الدراكوريكس كانت تنمو بسرعة ايضاً الاشواك على ظهر الستيجيمولوك |
| İlginç. arkada yazan isim "Kızıl Ejder" idi. | Open Subtitles | مضحك، الاسم كان على ظهر السفينه هو التنين الأحمر |
| Mesela, ben Lauran'ın bilgisayarının ekran koruyucusunu Mitt Romney'nin resmi ile değiştirirdim ya da o arabamın arkasına Obama kampanya magneti koyardı. | TED | على سبيل المثال، أن أغيّر شاشة كمبيوتر لورين لصورة ميت رومني، أو أن تضع هي صورة مغناطيسية لحملة أوباما على ظهر سيارتي. |
| Dünya, devasa bir kaplumbağanın sırtından dolaşıyormuş. | Open Subtitles | العالم برمّته محمول على ظهر سلحفاة عملاقة |
| Genç bir arkadaşım film ekibindeydi ve Shim Gun Wook'un sırtında bir yara izi gördüğünü söylemişti. | Open Subtitles | صديق أصغر لي كان من طاقم التصوير ( وقال بأنه رأى ندبة على ظهر ( شيم جون ووك |
| Pardon. Biraz heyecanlıyım da. Daha önce hiç kedi sırtına binmemiştim de. | Open Subtitles | متأسف أنا متحمس جداً لم أركب على ظهر هر من قبل |
| Maymunun sırtına atla, geri dön, herşey sakinleşecek, yüzlerce kişi için sorun olmayacaktı | Open Subtitles | القفز على ظهر القرد ، والعودة ، هدئ أعصابك ، وسوف يكون على ما يرام المئات. موافق؟ |
| Bu yüzden, altlarındaki salgı bezlerinden tutkal salgılayarak kendilerini eşlerinin sırtına yapıştırırlar. | Open Subtitles | لذا فهم يفرزون صمغاً من الغدّد التى فى أسفل بطونهم ليلصقوا أنفسهم على ظهر الأناث |
| Sandalyenin üzerinde, bir çift yeni, ipek çorap? | Open Subtitles | على ظهر الكرسي، زوج جديد من الجوارب الحريرية؟ |
| Barbarların topraklarını geçip aylarca at üzerinde yol aldım. | Open Subtitles | رحلت على ظهر جمل ولعده أشهر في أراضي البرابره |
| At sırtındaki bir adam için, orak çok kullanışlı bir alet, idare etmesi kolay. | Open Subtitles | لرجل على ظهر الحصان النصل المنحني أنه جيد أسهل في الحمل |
| Çad'dan Timbuktu'ya deve üstünde 59 gün geçirdim. | TED | قضيت 59 يوما على ظهر جمل من تشاد الى تمبكتو. |
| Ve manyetik olarak elinin arka tarafında toplanması çip üzerine yoğunlaşmamı sağladı. | Open Subtitles | وطريقة سحبه مغناطيسياً على ظهر اليد هو ما جذب إنتباهي في البداية للرقاقة |
| Floridaya taşınacaktı. Botun arkasında balık tutup anneme yalanlar söyleyecekti. | Open Subtitles | ويضع الاسماك على ظهر القارب ويخبر امى بالاكاذيب |
| Bileklik üzerindeki baş harfleri de kimliğini tespit etmemizde yardımcı oldu. | Open Subtitles | أحرف محفورة على ظهر سوارها المسروق ساعدت على الوصول لتطابق |
| Boynunun arkasındaki yaraya bunu bastır ve telsizle yardım çağır. | Open Subtitles | سلّط ضغطا على الجرح على ظهر رقبته وتطلب النّجدة. |