| Clark müdürün asi çocuk listesinde. Her şeyin bir ilki vardır. | Open Subtitles | كلارك على قائمة المدير للطلبة الأشرار هناك مرة أولى لكل شئ |
| Safetex müşteri listesinde saldırıya uğramamış olan yalnızca bir isim var. | Open Subtitles | هناك اسم واحد على قائمة الزبائن المؤمن عليهم لم يضرب بعد |
| Ziyaretçi kabul edilmiyor. Özel giriş çıkış listesinde adınızın olması gerekiyor. | Open Subtitles | لا زوّار مسموح لهم عليك أن تكون على قائمة واضحة خاصّة |
| Vericilerin listesini alan ki si, BOPRA bilgisayarlarına girmiş olmalı. | Open Subtitles | الشخص الذي حصل على قائمة المتبرعين اخترق كمبيوتر خدمة المجتمع |
| Sekiz yıl önce bu adam vurulacaklar listesindeydi. | Open Subtitles | منذ ثمان سنوات ، هذا الرجل كان موجودا على قائمة الإغتيالات |
| Onları bırakmayı planladığını ve müşteri listesi karşılığında onu ölmüş gibi göstereceğini söyle. | Open Subtitles | قل له أنك راغب فى تزييف موته فى مقابل الحصول على قائمة زبائنه. |
| Yani, Senato'nun santral numarası hızlı arama listemde kayıtlı. | Open Subtitles | لدرجة أني وضعت رقم اللجنة على قائمة الطلب السريع بهاتفي |
| Savunma Bakanlığı'nın el koyulacaklar listesinde bir sonraki eşya, bir sürtünmesiz grafen servo*. | Open Subtitles | العنصر التالي على قائمة حجز وزارة الدفاع هو الآلة المُؤازة الجرافين بدون احتكاك. |
| En nefret edilenler listesinde tütün ve ilaç şirketlerinden hemen sonra geliyoruz. | Open Subtitles | مباشرة خلف شركات التبغ الكبرى وشركات الادوية على قائمة الشركات الاكثر بغضا |
| İlk kez adı ölüm listesinde olup ta henüz öldürülmemiş birinin adı vardı. | Open Subtitles | لأول مرة أصبح لدي اسم شخص على قائمة القتل، لم يتم قتله بعد. |
| O kadar zamandır kira listesinde varım ki sonunda geldiğime inanamıyorum yani. | Open Subtitles | لقد كنت على قائمة الانتظار فترة طويلة لا اصدق انني هنا أخيرا |
| En çok satanlar listesinde 14 hafta, sekiz baskı ve hâlâ sapasağlam. | TED | أربعة عشر أسبوعا على قائمة الأكثر مبيعا، ثمان طبعات، ولا تزال مستمرة بقوة. |
| 2014 Haziran'da, Fransız güvenlik hizmetleri, Said ve Cherif Kouachi'nin iletişimini dinlemeyi bıraktılar, bunlar üç yıldır terörist izleme listesinde bulunan iki kardeşti. | TED | في يونيو 2014 قام الأمن الفرنسي بالتوقف عن مراقبة اتصالات سعيد و شريف كواشي، الأخين الذين كانا على قائمة مراقبة الإرهاب لثلاث سنوات. |
| Daha fazla kişi davet edebilmem için e-posta listesini verip veremeyeceğini soracağım. | Open Subtitles | لأرى إن كنت أستطيع الحصول على قائمة إتصاله لأدعوا أناسً أكثر للحفله |
| Bu depoya erişim imkanı olan insanların listesini alabilir miyiz? | Open Subtitles | أيمكننا الحصول على قائمة بأسماء المصرَّح لهم دخول هذا المخزن؟ |
| Kesinlikle muhtemel ürünler listesindeydi, evet. | Open Subtitles | أجل ذلك على قائمة المنتجات المحتملة بالتأكيد إن د. |
| Burada kullanan ülkelerin bir listesi var, burada da yakında kullanmaya başlayacak olanların. | TED | ويحتوي الموقع على قائمة بأسماء الدول التى لديها مثل تلك القوانين. وهناك عدد آخر قليل سيضمن في القائمة قريباً. |
| Taraf olan bir tanığı çağırırsam, listemde olmasına gerek yoktur. | Open Subtitles | أنه لا يجب أن يكون على قائمة الشهود إذا كنت أستدعيه كشاهد إتهام |
| Ben herkesin kara listesindeyim dostum. Sadece hızlı koşamıyorum. | Open Subtitles | أنا على قائمة الجميع يا رجل لكنني لا أستطيع الركض بتلك السرعة |
| Ben senin favori kişiler listende olmadığımı düşünüyordum. | Open Subtitles | ظننت أنني لم أكن بالضبط على قائمة الأشخاص المفضلة لديك. |
| CIA'in terörist listesindesin. | Open Subtitles | أنتَ على قائمة الإستخبارات الأمريكية الإرهابية. |
| Ve ülkelerin karbon emisyonları listesine gemi taşımacılığı emisyonlarını koyarsanız, yaklaşık altıncı sırada gelir, Almanya'ya yakın bir yerde. | TED | و إذا وضعت انبعاثات النقل البحري على قائمة انبعاثات الكربون للدول، ستأتي تقريبا في المركز السادس، قريبا من ألمانيا. |
| Hastanın ismini listeye koymadan önce bir miktar ön ödeme yapmanız gerekiyor. | Open Subtitles | يتطلّب دفعة أوليّة قبل أن نسجل اسم المريض على قائمة المتبرع إليهم |
| İnşallah bu da değişecek. Kornea nakli için listede, sıramı bekliyorum. | Open Subtitles | على أمل أن ذلك سيتغير، أنا على قائمة الانتظار لزرع القرنية |
| Hiçbir saygıdeğer bilim insanı, hiçbir saygıdeğer insan öyle bir listeyi saklamaz. | Open Subtitles | لا عالم محترم، لا شخص محترم سوف يبقي على قائمة مثل هذه |
| Sizin hayatınızı düşünüyorlar. Bu yüzden sizi nakil listesinin en başına taşıdılar. | Open Subtitles | لقد رفعوك إلى القمة على قائمة نقل الأعضاء |
| Molly Fisher da Peter Swan'ın listesindeymiş. | Open Subtitles | مولي فيشر أيضاً على قائمة بيتر سوان |
| Nakil listesindeki bir çok kişinin zamanı tükeniyor. | Open Subtitles | حفنة كاملة من الناس على قائمة المستلمين المانحة نفاد الوقت. |