| Salatamız neredeyse bitti. Bu iyiye işaret! | Open Subtitles | حسناً، لقد أنهينا السلطة تقريباً هذا فأل جيد |
| Bu kadar çabuk gelmeleri, iyiye mi kötüye mi işaret? | Open Subtitles | اتو بهذه السرعه ,هل هذا فأل طيب ام فأل سيئ ؟ |
| Bir yatakta 13 kız, kötü şans getirir. 12'nizin yataktan çıkması gerek. | Open Subtitles | ثلاثة عشر فتاة في مكان واحد فأل سيء إثنى عشر منكن يجب أن يخرجن |
| Bize şans getirir. Hayır, çıkar şu şeyi buradan. | Open Subtitles | ربما تكون فأل حسن، ستجلب لنا الحظ السعيد |
| Bu, iyiye alamet midir? Evet. | Open Subtitles | وأنت تعتبر هذا فأل خير؟ |
| Ama hayra alâmet bu. Gidelim. | Open Subtitles | سأفعل , ولكنها عبارة عن فأل حسن لنذهب |
| Yolculuğa çıkmadan önce kara kedi doğurması nasıl bir alamettir? | Open Subtitles | هل يمكن لهذا أن يكون فأل سيء قبيل الرحلة؟ |
| Durell, bu bir işaret. Bu bir kehanet. | Open Subtitles | دوريل، تلك كانت إشارة ذلك كان فأل سيئ |
| ilk denemede kırılmalı yoksa iyiye işaret değildir. | Open Subtitles | ستنكسر من أوّل محاولة، وإلا لن تكون فأل خير |
| Bunun kötüye işaret olduğunu biliyorsun, Ted. Evrenin mesajlarına inanırsın sen. | Open Subtitles | انت تعرف أن هذا فأل شؤم انت تعتقد بهذا اليس كذلك ؟ |
| Bunun kötüye işaret olduğunu biliyorsun, Ted. | Open Subtitles | ؟ كذلك اليس بهذا تعتقد انت شؤم فأل هذا أن تعرف انت |
| Hikâyeye inansın ya da inanmasın her gerçek Amerikalı, ...bunun bir işaret olduğunu bilir. | Open Subtitles | ويعرف كل أميركي أصلي ، إذا كان يعتقد أنه قصة أم لا ، ان هذا فأل قوية... |
| Cevap yok. İyiye işaret değil. | Open Subtitles | لا يوجد جواب، لم تكن فأل خير أبداً |
| Şimdi artık buradan uzaklaş. Beni bu elbiseler içinde görmen kötü şans getirir. Yapma! | Open Subtitles | والآن اذهب من هنا إنه فأل سيىء أن تراني في ردائي |
| Tamam, Mercedes, örümcek bulmana ihtiyacım var, ...çünkü gelinliğinin üstünde örümcek dolaşması iyi şans getirir. | Open Subtitles | حسناً مرسيدس أحضري لي عنكبوت لأنه فأل جيد بأن تضعي عنكبوت على فستانك |
| Sakın bakma. Kötü şans getirir. | Open Subtitles | ــ لا , لا , لا , لا ــ لا تنظر , هذا فأل سيّء |
| - Mini kafeinli içecek? Bu da kötüye alamet. | Open Subtitles | "ميني باو". هذا فأل سيء آخر. |
| 13. Cuma kötü bir alâmet. | Open Subtitles | الثالث عشر من يوم الجمعة فأل سيئ |
| Düşürürsen, bu kötüye alamettir. | Open Subtitles | أذا أسقطتِ هذا ، فهذا فأل سىء. |
| Bir kehanet görmüş gibi verdi. | Open Subtitles | هي أعطتني إياها أشعر و كأنها فأل حسن |
| Kahpe kaderin parmağı sizi seçtiğinde en tehlikesiz durum bile bir kötülük alameti olabilir. | Open Subtitles | انه عندما يشير اصبع القدر المتقلب الى اتجاهك اكثر فأل حسن قد يكون مبشراً بالموت |
| Aynı zamanda bu kendimi kötü hissettirdi, kademsizlik gibi. | Open Subtitles | وفي الوقت نفسه ، أعطاني شعور سيء وكأنه فأل شر |
| Annem saklamama gerek olmadığını söyledi. Kötü şans getirirmiş. Bu... | Open Subtitles | أخبرتني أمي ألا أحتفظ بها قالت أنها فأل سيء |
| Altın kuşun ölümü onlar için uğursuzluk işaretiydi. | Open Subtitles | لقد كان موت العصفور بمثابة فأل سيئ بالنسبة لهم |
| Evlenmeden önce arkadaşının içeriyi görmesine izin vermek uğursuzluktur. | Open Subtitles | انه فأل سيء ان تدعي الرفيق يراك فيها قبل أن تتزوجيه |