| Bu çocuk için endişelenmemize gerek yok. Başının çaresine bakabilir. | Open Subtitles | لا داعى أن نقلق بهذا الشأن يبدو أنها ستعتنى بنفسها |
| Siyah çanta araştırılırken zarar gördü. Çok üzgünüm. Özüre gerek yok. | Open Subtitles | الحقيبة السوداء تلفت عند فحصها ، آسفة جدا لا داعى للأسف |
| Bayanlar ve Baylar Lütfen sakin olun. Gitmenize gerek yok. | Open Subtitles | سيداتى و سادتى أرجوكم إبقوا هادئين و لا داعى للخروج |
| Bakınmanıza gerek yok, ben sizi görürüm. | Open Subtitles | لا داعى ان تنظرى تجاهى, سوف اراقبك بسهولة |
| Merak etme. Arabada daha çok şampanyamız var. | Open Subtitles | لا داعى للقلق يوجد الكثير من الشمبانيا فى السيارة |
| Endişelenmenize gerek yok. Ofise gidip paraları alacağım. | Open Subtitles | ولكن لا داعى للقلق سأذهب إلى المكتب وأحضر النقود بنفسى |
| Bahçeye bakalım. İnsanları rahatsız etmeye gerek yok. | Open Subtitles | دعنا نلقى نظره فى الحدائق اولاً لا داعى من ازعاج الناس |
| Heyecanlanmanıza gerek yok hanımefendi! | Open Subtitles | بحوزتهم بوبى لا داعى للقلق سيدتى، الطفل فى أمان |
| - Buna gerek yok Ed. Artık bütün kasaba onu beklediğini biliyor. | Open Subtitles | لا داعى لذلك يا إد البلدة بأكملها تعرف أنك تنتظره الان |
| Bunu yapmana hiç gerek yok,Sam. Michelle burada kalabilir. | Open Subtitles | لا داعى أن تفعل ذلك يمكنك أن تتركها هنا. |
| Bunları Star'a koymaya hiç gerek yok, öyle değil mi Kipling? | Open Subtitles | لا داعى لترك أى من هذا يدخل النجم , أنا آخذه يا كيبلينج ؟ |
| Ellinis gibi görünüyorsun. Babana sinir olmana gerek yok. | Open Subtitles | تبدو خائفاً بشكل كبير . لا داعى لأن تبدو عصبياً مع والدك |
| Karşı karşıya olduğumuz mutlak krizi hatırlatmama gerek yok. | Open Subtitles | لا داعى لتذكيرك بالأزمة المطبقة التى نعانيها هنا |
| Bir dakika. - Eğer suçlu değilsen korkmana gerek yok. | Open Subtitles | توقفوا دقيقة واحدة لو أنك برىء لا داعى للخوف |
| Ateş etmenize gerek yok , bayan. ya da nişan almanıza. | Open Subtitles | لا داعى لإطلاق هذا يا آنسة أو حتى تصويبه نحوى |
| Kibar olmana gerek yok. Madem oğlumla evlenemiyorsun. | Open Subtitles | .لا داعى لأن تكونى مهذبة إذا لم يكن بإمكانك الزواج من ابنى، |
| Bu konuda endişelenmene gerek yok. Ben o konuyu hallettim. | Open Subtitles | هذا شىء لا داعى بأن تقلقى حياله لأنى لن أعير كلّ ذلك اهتمام |
| Bu sadece küçük bir kaçamaktı. Babana söylemene gerek yok. | Open Subtitles | إنّها مجرّد تهوّر، لا داعى لإخبار والدكِ |
| Merak etme. Bir sürü kimliğim var. Hazırlıklıyım. | Open Subtitles | لا داعى للقلق لدى ما يكفى من أوراق الهوية للسيارة. |
| Kalkmanı gerektirecek bir şey yok. Gidecek bir işin yok, hayatım. | Open Subtitles | لا داعى لتستيقظى مبكراً يا عزيزتى فليس لديكِ عمل لتذهبى إليه |
| Sevgili çocuğum, bana itizar etmek zorunda değilsin. Hepimiz açık fikirliyiz. | Open Subtitles | ولدى العزيز , لا داعى للأعذار بيننا كلنا متحررون هنا |