| Sen bütün yolu bana bunu söylemek için mi teptiniz? | Open Subtitles | جئت كلّ هذا الطريق حتى هنا.. لتخبرني بذلك ؟ حسنا.. |
| O kadar yolu, bana bunu söylemek için mi geldiniz? | Open Subtitles | جئت كلّ هذا الطريق حتى هنا.. لتخبرني بذلك ؟ حسنا.. |
| - Yaralanmamanıza sevindim ama neden bunu bana söylemeye geldiniz? | Open Subtitles | من الجيد سماع أنك لم تتأذى ولكن .. لم أتيت إلى هنا لتخبرني بذلك ؟ |
| Dün Rhea arayıp sonsuza kadar Paris'e gitmek istediğini söyledi. | Open Subtitles | ريها كلمتني من باريس البارحة لتخبرني أنها ستغادر على الأبد |
| Sana güvenmemi istiyorsun, ama bana doğruları söyleyecek kadar güvenmiyorsun. | Open Subtitles | تريدني أن أثق بك لكنك لا تثق بي لتخبرني الحقيقة |
| Bu çılgınlığı durdurmak için bilmem gerekeni söylemen için yeterince zamanın var. | Open Subtitles | هناك ما يكفيك من وقت لتخبرني بما اريد لنوقف هذا الجنون، أرجوك |
| - Evime gelip erkek arkadaşımın benimle planlı olarak mı çıktığını söylüyorsun? | Open Subtitles | اتيت لمنزلي لتخبرني بأن صديقي الجديد بأنه معي فقط كجزء من مؤامرة |
| Lütfen ısıtmanın bozuk olduğunu söylemek için bana acil çağrısını attığını söyleme. | Open Subtitles | أخبرني رجاءً أنّكَ لم ترسل لي نداء طارىء لتخبرني بأنّ المدفأة معطوبة |
| Eminim buraya ne kadar harika bir iş çıkardığımı söylemek için çağırmamışsındır. | Open Subtitles | أنا متأكد من أنك لم تستدعيني إلى هنا، لتخبرني بمدى براعة عملي |
| Bu hoş fakat buraya bana bunu söylemek için gelmediğini biliyorum. | Open Subtitles | هذا لطيف, لكنِ أعرف. أنك لم تأتي إلى هُنا لتخبرني بذلك. |
| İnsanların olayın başından beri beklediği şeyi söylemek için mi geldin? | Open Subtitles | قطعت كل هذه المسافة لتخبرني, ما يتوقعه الناس منذ بداية الأمر؟ |
| Bir şey söylemeye mi, zaman öldürmeye mi geldin? | Open Subtitles | هل جئت هنا لتخبرني بذلك؟ أو لتضييع الوقت؟ |
| Maddie Hayward ofisime geldi ve bana Peter'a karşı adaylığını koyacağını söyledi. | Open Subtitles | جاءت مادي هايوورد إلى مكتبي للتو لتخبرني أنها سترشح نفسها ضد بيتر |
| Bunu benim yüzüme söyleyecek kadar da mı namussun yoktu? | Open Subtitles | هل كنتَ على الأقل تملكَ الكرامة لتخبرني, و تواجهني ؟ |
| Ok... karanlık çökene kadar sana izin veriyorum yarın sabah nerede buluşacağımızı söylemen için. Hey adamım, ben bir döngünün parçasıyım! | Open Subtitles | سأمنحك حتى هبوط الليل لتخبرني أين سنلتقي غداً صباحاً، أنا بارع |
| Bunu bana kapıyı çalmadan 2 saniye önce mi söylüyorsun? | Open Subtitles | هل سنلعب لعبة الألغاز ؟ وانتظرت آخر ثانيتين لتخبرني ذلك |
| Detay vermen gerekmiyor, ne zaman eğilmem gerektiğini söyle yeter. | Open Subtitles | أتعلم لا داعي لتخبرني التفاصيل فقط أخبرني أين أنزاح جانباً |
| Hepimizin sırları var. Ve sanırım seninkini anlatma vakti geldi. | Open Subtitles | كل منا لديه سر و أظن أنه حان الوقت لتخبرني بسرك |
| Haklı olduğumu söylemene gerek yok. Zaten biliyorum. | Open Subtitles | لا داعي لتخبرني بأنني محقة أعلم أنني محقة |
| Kız arkadaşın olduğunu söylemenin bu kadar uzun zaman alması ilginç. | Open Subtitles | أجد هذا مثيراً للأهتمام أن تنتظر طيلة هذه المدة لتخبرني بصديقتك |
| Annem iyi hissetmediğini, öksürüğünün geçmediğini, nefes almakta sıkıntı çektiğini anlatmak için beni aradı. | TED | اتصلت بي أمي لتخبرني أنها تشعر بتعب، كانت تعاني من سعال مستمر، وضيق في التنفس ومتعبة. |
| Bana nereye gittiğini kiminle görüştüğünü ve neler anlattığını söyleyeceksin. | Open Subtitles | ليس لأي شىء , ولكن لتخبرني فقط أين ستذهب. منرأته,وما الذيرأته ؟ .. |
| Çünkü eğer halletseydin beni arayıp söylerdin. | Open Subtitles | - لأنّي أعرف أنّك كنت لتتّصل بي لتخبرني أن الأمر مرّ على خير |
| Bana söylemek zorunda değilsin, ama birbirimize güvendiğimizi sanıyordum. | Open Subtitles | لست بحاجة لتخبرني ، لكن ظننت أننا نأتمن بعضنا بالأسرار الآن |