| Patlamanın ardından serpinti başlamadan önce barınak bulmak için en azından 15 dakikanız olur. | TED | بعد الانفجار سيكون هناك على الأقل 15 دقيقة للعثور على مأوى قبل أن تبدأ التداعيات. |
| Ama neyse ki New York'taki bir barınak tarafından kurtarıldılar. | TED | ولكن لحسن الحظ، تم إنقاذهما من قبل مأوى حيوانات في ولاية نيويورك. |
| Hiçbir zaman, hiçbir şekilde. Benimkiler hep bir ev hayali kurdular. | Open Subtitles | ولم أكن أملك شيئاً أيضاً، أهلي كانوا يريدون الحصول على مأوى |
| Şimdilik size kalacak bir yer vereceğim ayaklarınız üzerinde durana kadar. | Open Subtitles | ،سأعطيكم مأوى في الوقت الراهن إلى غاية الوقوف على أقدامكم ثانية |
| Koruyucu bakım büyük tehlikede olan çocuklar için birincil koruma barınağı. | TED | صُممت دور الرعاية لتكون مأوى حماية عاجل للأطفال المعرضين لمخاطر عالية. |
| Örneğin geceyi geçireceği güvenli bir yuva yapmak yıllar süren bir çalışma gerektirir. | Open Subtitles | بناء مأوى مُصان لقضاء الليل على سبيل المثال، يتطلب سنوات من التدريب. |
| Dünya üzerinde... evsizler için daha soğuk... ya da evi olanlar için daha sıcak başka bir yer yokmuş gibi geldi. | Open Subtitles | وقد بدا لى انه لاتوجد مدينة فى هذا العالم تكون أشد برودة للمشردين او تكون أكثر دفئا لمن له مأوى و بيت |
| Bugünkü Brunch'ı arkadaşı, erkek arkadaşı... ...ve kaçacak yeri olmadan terk ettiğini duyduk. | Open Subtitles | سمعنا أنها تركت حفل اليوم دون أصدقاء أو حبيب، أو مأوى |
| Engin ormanlar ve eşsiz vahşi hayat onların sığınağı. | Open Subtitles | لغاباتها الواسعة. . و مأوى الحياة البرية الفريدة |
| Bir cins köpek seçtim bile, onu bir barınakta buldum, onu sabah alırız. | Open Subtitles | اخترت بالفعل نوعه وجدته في مأوى , سنصحبه صباح الغد |
| Açık bir barınak yok. | Open Subtitles | حسناً، ليس هنالك أي مأوى للحيوانات مفتوح |
| barınak da yapabiliriz. | Open Subtitles | لدينا طعام في الوقت الحاضر ويمكننا بناء مأوى |
| Eğer bir barınak arıyorsan yanlış yere geldin. | Open Subtitles | إذا كنت تبحثي عن مأوى فقد حضرتي للمكان الخطأ |
| Biliyoruz ki, fâni dünyadaki evimiz yıkıldığında, Tanrı'dan bir evimiz olacak ellerle yapılan değil cennette ebedi bir ev. | Open Subtitles | نعرف أنه إذا ما تحطّمت الخيمة الدنيويّة التي نعيش فيها، فلدينا مأوى من الرب، منزل ليس من صنع الأيدي، |
| Bir çocuğa ev ve yemekten başka ne verebiliriz ki? | Open Subtitles | ماذا يمكننا ان نوفر لطفل غير مأوى و طعام ؟ |
| Burada daha fazla kalamayız. Karada sığınacak bir yer bulmamız lazım. | Open Subtitles | ما عاد بوسعنا البقاء هنا أكثر، علينا إيجاد مأوى على اليابسة. |
| Bazıları ise sınırı geçip kendi ülkeleri dışında sığınacak bir yer arayışındalar. | TED | بينما عبر آخرون الحدود باحثين عن مأوى خارج بلدانهم. |
| Nerede olduğumuzdan emin değilim ama etrafta yılan barınağı olmadığı kesin. | Open Subtitles | لستُ متيقنة من مكاننا لكنني أعرف أنّه ليس قريباً من مأوى الزواحف. |
| Benim için saklanacak yuva da olmadığından yuva yaptım. | Open Subtitles | و لم يكن هناك مأوى لأختبئ في لذلك بنيتُ واحداً |
| Karnımda bir piçin piçini taşıyorum ve doğduğunda bir evi olmayacak. | Open Subtitles | لأني حبلى بوغد من ذلك الوغد. و ليس لديه مأوى عندما يولد. |
| Ne evi, ne gidecek bir yeri vardı hem de Buffalo'da, Aralık'ın ortasında. | Open Subtitles | لم يكن لديها منزل أو مأوى للذهاب اليه في منتصف شهر ديسمبر في بوفالو |
| Bu yer, bu genç çiftin bir sığınağı oldu. | Open Subtitles | في هذا المكان الذي أصبح مأوى هذين الزوجين |
| Sosyal Hizmetler görevlisini arayıp barınakta yer ayarlamalarını isteyeceğiz. | Open Subtitles | سنتصل بعاملة اجتماعية لنرى إذا استكعنا أن نجد له مأوى |
| Bizler birer Sığınak, birer sınıf, güvenli bölge, yemekhane, kaynak merkezi ve evet, hatta cankurtaran halatıyız. | TED | نحن مأوى طبيعي، صف دراسي، ملاذ آمن، غرفة غداء، محور الموارد ونعم، نحن حتى شريان حياة. |
| Ama gerçekte psikolojik destek için kadın sığınma evinde oluyorum. | Open Subtitles | و لكني في الحقيقة في مأوى النساء للحصول على المشورة. |
| Bir başka sefer Los Angeles şehir merkezindeki bu evsizler barınağına bir bahçe kurdum. | TED | ومرة أخرى كنت قد زرعت حديقة في مأوى مشردين في وسط لوس أنجلوس. |
| O asla cinayet zanlısı olmamış,ama evsizler barınağında ayda bir kez gönüllü çalışıyor. | Open Subtitles | لم يتم الإشتباه به أبدا في جريمة قتل لكنه يعمل في مأوى للمشردين كل شهر |
| Çocukların akrabası ve gidecek bir yerleri olmadığı için komşuları Maddy onlara sahip çıktı. | Open Subtitles | فتى بلا مأوى أو قارب، جارته " مادي" قامت بتربيته. |
| Santralden 10 km uzakta kurulan barınağa götürülüyorlar. | Open Subtitles | جاري إخلائهم إلى مأوى مُخصص يبعد 10 كم عن محطة الطاقة. |