| evrenin soğuk ve yalnız bir bölümünde yüzen bu küçük küre. | TED | هذا الجرم السماوي الصغير، يطفو في البرد جزءاً وحيداً من الكون. |
| Buna rağmen evrenin küçük bir parçasının simülasyonunu tamamlamak aylar alıyor. | Open Subtitles | وبرغم هذا فالأمر يتطلب شهور لإكمال محاكاة جزء صغير من الكون |
| Durum bundan ibaret değilse, hayattaki gelişmeler başkalarının kararlarından bağımsızsa bile yine de senin niyetini anlamak için evrenin gönderdiği | Open Subtitles | حتى عند عدم حدوث ذلك، وحين تكون أحداث الحياة غير متصلة بقرارات الآخرين، لا يكون ذلك اختباراً مرسلاً من الكون |
| Zaman, bir yanılsama mı, Evreni anlamlı yapmak için yarattığımız? | Open Subtitles | هل الزمن هو وهم ابتكرناه لنجعل من الكون شيء منطقي |
| Sanatçılar bizimle tanıdık, fakat bir o kadar da uzak bir evrenden sesleniyor. | Open Subtitles | تبدو لوحات الكهف كما لو أنها تتحدث إلينا من الكون المألوف بعيد المنال |
| Do notasında. Diğer evrende ise bu frekans 392 Hz. Sol notası. | Open Subtitles | مفتاح سي ، الأشياء من الكون الأخر على 392 هرتز مفتاح جي |
| Kimse dediklerimi umursamıyor ama restoran Evren'in diğer sonunda. | Open Subtitles | لا أحد يهتم لما أقوله لكن المطعم فى النهاية المقابلة من الكون |
| Ve kuşkusuz, evrenin bir yerinde iki kara delik kaynaşmış bulunmaktadır. | TED | و من المؤكد، أنه في مكان ما من الكون قد قام ثقبين أسودين بالإندماج. |
| Ortasında gözyaşı olan büyükçe bir gökyüzüne devam ettik ve gözyaşından, evrenin derin kısımlarını görebilirdiniz. | TED | وتحركنا على رقعة من السماء بوجود ثقب في الوسط، وخلال الثقب، يمكنكم رؤية أجزاء عميقة من الكون. |
| Bunlar aslında yalıtılmış sistemler, dolayısıyla onları, tüm evrenin küçük ölçekli birer örneği olarak düşünebiliriz. | TED | إنّها بالأساس أنظمة منعزلة، لذا يمكننا التّفكير فيها كأنّها نسخة مصغّرة من الكون كلّه. |
| Bunun anlamı uzay ve zaman olarak bildiğimiz şeyin sadece evrenin bir parçası olduğu ve onun ötesinde var olmadığı. | TED | يعني هذا أن ما نعرفه بالمكان والزمان يوجد فقط كجزء من الكون وليس ما بعده. |
| Başka türlü, evrenin hiçbir yerinde hiç parçacık kalmaz ve tabii insanlar da var olmazdı. | TED | وإلا لما وجدت أي جزيئات إطلاقًا في أي مكان من الكون ولما وجد الجنس البشري. |
| Görünen o ki karanlık enerji evrenin %68'ini ve karanlık madde evrenin %27'sini oluşturuyor. Bu bize ve görebildiğimiz her şeye sadece %5'ini bırakıyor. | TED | يبدو أن الطاقة المظلمة تشكل ما يقارب 68% من الكون والمادة المظلمة ما يقارب 27% ، ويبقى فقط 5% لنا ولكل شيء آخر نراه. |
| Nasıl oluyor da, evrenin iki ayrı ucunda bulunan kedilerin durumları bu şekilde dolanık olabiliyor? | TED | كيف يتم ذلك وحالتا القطتين على طرفي نقيض من الكون يمكن أن تكون متشابكة بهذه الطريقة؟ |
| Sadece gözlerimizle, evrenin küçük bir bölgesini keşfedebiliyoruz. | TED | ومن خلال أعيننا وحسب، يمكننا استكشاف زاويتنا الصغيرة من الكون. |
| Kurban 1 17, Yu Fook Law, Monoceros Evreni. | Open Subtitles | الضحيه رقم 117, يو فووك لاو,. من الكون مونشيروز |
| Kurban 1 18, Swen Law, Tucana Evreni. | Open Subtitles | الضحيه رقم 118, سوين لاو,. من الكون توكانا |
| Kurban 1 19, Ni Dilaw, Canopus Evreni. | Open Subtitles | الضحيه رقم 119, نى ديلاو,. من الكون كانوبوس |
| Vera, canım, sorun yok sadece evrenden gelen mesajlar vardır. | Open Subtitles | فيرا , عزيزتي ليس هناك مشاكل فقط رسائل من الكون |
| evrende, birleştirilmiş bir teori olmadan tamamen anlayamayacağımız tuhaflıklar mevcuttur. | Open Subtitles | هناك عوالم غريبة من الكون التى لن تُفهم بالكامل .حتى نجد نظرية موحدة |
| Gemide, tamam, Destiny Evren'in öbür ucunda. | Open Subtitles | إنه على السفينه .. المصير على الجانب الآخر من الكون |
| Bende bıraktığı yoğun duygu korkutucu bir saygı ve keyifti evrene ve bizim olabildiğine anlamaya çalışma gücümüze. | TED | ولقد تركني بشعور مكثف من الرهبة والبهجة من الكون وقدرتنا على الفهم بقدر ما نفعل. |